|
Parantezler

Bıcağın sessiz ağırlığını hissettim tenimde biraz önce. İki küçük çan hafif bir esinti yakalayıp birbirlerine çarptılar. Bir ağacın dallarına asılıp sallanmaya başladı üç çocuk. Çatıdan çatıya atladı bir siyah ve bir de tekir kedi. Bir kaseti sarıp bir şarkıyı yarıda kesti bir kasetçalar.

Hafifçe kasketini geriye itti terli bir köylü. Ağzına kereste sürülen bir bıçkı makinesi o dayanılmaz sesi çıkarıp sustu. Dondurmasını yaladı oburca bir kız. Geriye doğru ilerlemelerini istedi yolculardan öfkeli bir şoför. Kurumuş bir mısır koçanı düştü anlamsızca bir çatıdan. Camı silerken düşme tehlikesi atlattı bir kadın. Gördüğü kızlardan birinin peşine takıldı bir delikanlı. Bir simit parçası koparılıp atıldı denizin yüzüne. Bir elektrik süpürgesinin çalışmasına son verildi gürültüsüyle birlikte. Acı bir nefes çekildi havadan. Korkulu bir şifa duası duyuldu hastane koridorunda. Ayrı yazılacak bir "da" birleşik yazıldı yanlışlıkla. Duvarı aşıp caddeye düştü bir basket topu. Gazete yayılıp, üstüne domates ve peynir kondu bir mola yerinde. Bir çekiç bir çiviyi tahtaya gömdü bir vuruşta. Ölüm hissi geçti orta yaşlı bir adamın içinden. Meşgul çaldı aranan bir telefon. Beklenen bir mektubu bıraktı posta kutusuna postacı. Tek celsede boşandı geçinemeyen bir çift. Kendi kendine homurdandı bir musluk. Daldan hışımla yere düştü fazla olgunlaşmış bir kiraz tanesi. Kendini tanıyamadı aynaya bakan bir yüz. Sıcağın sessiz ağırlığı dokundu omzuma. Bir an içinde ne çok şey yaşandığını düşündüm birbirine dokunmadan. Ve sonra sordum kendi kendime: Anların zabtını tutuyor mu birileri acaba?

Hayat ardarda dizilmiş anların zincirlemesidir. Birini yaşar, sonra diğerine geçeriz. Hiçbirini atlayamayız ve hiçbiri de önemsiz değildir.

Anları farketmeden, hayatı hissedemeyiz. Anların sırrını çözmeden, yaşamanın sırrını çözemeyiz.

Daha dün çok iyi tanıdığımı sanıyordum seni. Bugün hiç tanımıyorum! Bir günde değişip bambaşka biri olmayı nasıl başarabiliyorsun? Nasıl bu kadar çok kılığa girebiliyorsun. Baksana bana, doğduğumdan beri hep aynı şeyim. Kendimden ne kadar sıkılsam da bir yere gidemiyorum. Beni arayan bıraktığı yerde bulabiliyor her zaman. Oysa sen öyle misin, sana bir adres uydurmak mümkün değil! Bir gün buradasın, bir gün başka yerde. Bir gün çok yakındasın, bir gün çok uzakta. Bir gün dokunulabiliyor ruhuna, bir gün yaklaşılmıyor bile yanına. Milyonlarca kez kaydettim seni hafızama. Ama bir kez bile işime yaramadı kayıtların. Çünkü sen her yeni güne bir yabancı olarak başlıyorsun. Her yeni günün içine yepyeni biri olarak giriyorsun. Seni ancak başkalığından tanıyabiliyorum. Sorsalar adını bile söyleyemeyeceğim. Her gün yeni bir kelime tanımlıyor çünkü seni. Sanırım iyi bir eşleşme değil bizimkisi. Evet sanırım iyi bir eşleşme değil. Değişme yeteneğim olsa peşinden gelebilirdim. Bir an için değişmeyebilsen, benimle karşılaşabilirdin. Ama sen sürekli başkasısın ve ben sürekli aynı kişiyim. Korkarım hiç tesadüf etmeyeceğiz birbirimize. Korkarım hiç karşılaşmayacağız.

Bir kırlangıç bir elektrik direğine konar. Bir görüşte sevdalanır elektrik direği kırlangıca. Bir an sonra yerinde duramaz, uçar kırlangıç. Uçamadığını o zaman farkeder elektrik direği.

Aşk kanatsızlıktır bazen.

25 yıl önce
Parantezler
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî