|
Temmuz kumpanyası

Yine ince beyaz tüllerin sessiz balkon kapılarından uçuştuğu o sıcak esintiler mevsimi geldi.

Yine temmuz geldi.

Yine temmuzlu kıyafetlerini çıkardı esrarlı sandıklarından ihtiyar dünya.

Yine bütün yolları ateşle kesti temmuz.

Yine ellerini eteklerini çekiverdiler hayatımızın bütün kirazları sessizce.

Pişmanlıkların kızıl rengine boyandı parmaklarımız yine.

Temmuz hep o temmuz, hep o tanıdık temmuz ve bir kucak böğürtlen gibi ortaya döküyor o tanıdık senaryosunu.

Ve başlatıyor parmaklarını şıklatarak kumpanyasını.

Bundan önceki bütün kumpanyalarda olduğu gibi aklımızdan hiç çıkmayacak bir ırmak buluyor cebinden.

Anın tarihini minik su damlaları gibi serpiyor yüzümüze.

Hiç düşünmeden serinleyiveriyoruz biz de.

Sokağın biri, bu temmuzun sokağı oluveriyor o andan sonra.

Koltuğun biri, bu temmuzun koltuğu...

Sözcüklerden biri, bu temmuzun kilidi oluveriyor çın çın çınlayarak boşlukta.

Ve kendi notalarından azade bir şarkı, bu temmuzun şarkısı oluveriyor usulca.

Sonra biz, o temmuzun adamı oluveriyoruz birden herşeyimizle.

Dolaşmaya başlıyoruz o temmuzun içinde ve o temmuz, dolaşmaya başlıyor sanki içimizde.

"Kumpanya dediğin böyle olur" diyor görenler, "Kim yazmışsa metnini, iyi yazmış doğrusu!"

Aldırmıyoruz zerre kadar söylediklerine...

Söyleyeceklerine...

Hatta bandırasız gemiler gibi sessizce denizimizden geçip giden varlıklarına bile...

O kadar meşgulüz ki kendimizle; vaktimiz kalmıyor dünyanın hırpani gündeliklerini eşelemeye.

O kadar meşgulüz ki temmuzla; inancımız kalmıyor bir gün diğer ayların da gökyüzünden kopup tek tek bahçemize düşeceğine.

Yani hepimiz, temmuza kör bir nokta gibi takılıp kalıyoruz aslında.

Ve aslında, hepimiz takılacak kör bir nokta arıyoruz bu en buyurgan mevsimin kucağında.

...

İşte yine o, yine o temmuz, laf dinlemez bir zaman sarmaşığı gibi gelip gelip dolanıyor boynumuza.

Savruluyor beyaz köpüklü küçük dalgalar gibi balkon kapılarından ince beyaz tüller.

Ve fısıldıyor o sıcak esintiler her zamanki gerçeği kulaklarımıza:

Bilin ki temmuz bir kaderdir ruhların dirençsiz kıyılarında.

Bilin ki bütün ruhlar toplanır bilinmez bir çağrıyla temmuz hazretlerinin kapısında.

...

Allah bilir ya, bitmez bu temmuz dakikaları, güneşin sarı dikenleri içimize batmadan!

Sahi kim gevşetir her temmuz aklımızın bütün ampullerini hiç aksatmadan?


25 yıl önce
Temmuz kumpanyası
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle