|
Uyurken üstünü açan dünya

Çaresizliğin yüzlerden okunduğu nice fotoğraf var ki, her birinden uzanıp kalbimize hançer gibi saplanıyor bir çift göz!



Çocukları savunmasız bırakan şey, henüz kötülüğe inanamayacak kadar saf olmaları... İçinde kötü adamların, devlerin, haramilerin bulunduğu masallar onları dünyaya hazırlamak için...



Hayatımızın soğuk duvarlarına asabilelim diye satın alınabilir ürünler üretiyor durmadan estetiğin endüstrisi; çünkü dünyada üstünü örtmemiz gereken çok çirkinlik var!



Herkesin kimliksiz sayılabilecek kadar birbirine benzeyen siluetlere dönüştüğü ve bizim de o siluetlerden farklı olduğumuza dair ortaya bir delil koyamadığımız bir yer... Herhalde sırıtkan bir özçekim için arkaya daha çarpıcı bir fon bulamazdık!



Zenginlerin dünyasında yoksullar hiçbir zaman, yoksulluğun fotoğrafları kadar ilgi görmedi.



Acıları fotoğraf karelerinde donup kalan insanlar var, Birleşmiş Milletler ne zaman bir fotoşop birimi kuracak!



“ne çok güz ölüsü böyle/ diyorum küllerinde bir ateş çatsam” diyor merhum İlhami Çiçek, 'Kesit' şiirinde.



Utancından merhemlerin yüzüne bakamayan, içindeki kanamayı bir kır ateşi gibi canlı tutan insanlar da var.



Hayatın renkleri soldukça, panik içinde her şeyi daha abartılı renklerle boyamaya başladık sanki.



“Benim gizlim saklım yok, her şeyim ortada” dedi biri. “Evet öyle, çabucak bitiyorsun!” dedi diğeri.



Havalar soğuyup insanlar şamatalarını da alarak evlerine geri döndüklerinde, aralarındaki muhabbeti asıl o zaman koyulaştırır deniz ve kıyı...



“İçinden herhangi bir sayı tut” diye mırıldandı kendi kendine, “tuttuysan, şimdi saymayı unut!”



Bazen masumiyet, sandalın ucuna konan ürkek bir martı gibi ilişiyor hayatımızın ucuna.



Bütün ayak izleri bizi bir yerlere götürür sanıyoruz, oysa vazgeçenler de oldu gittiği yerden.



“İki lahza arasında soluyordu bir ağaç/ Bir oda kavuşuyordu eşiğine./ Bir kuş sapa yollarında ilerliyordu boşluğun/ Ve bir pencere kaybolmuştu gece ile gündüzün sınırında” diyor 'Masal Kuşu' isimli şiirinde Sohrâb-i Sipihrî.



Bir metrekarelik pencereden uzandı uzandı gökyüzüne inatçı akasya ağacı, etraf hep kaldırımdı.



“Sen bir ömür hakikatin peşinde koşarsın” dedi beyaz saçlı adam, “ama o seni bir adımda yakalar!”



Kalbin bazı şeyleri çok fazla önemsiyorsa, hafızan öteki şeyleri elbette ihmal eder, hayat böyle!



“Ne arıyorsun?” diye sordu biri. “Bilmem” diye cevapladı diğeri, “Galiba henüz sadece ne aradığımı arıyorum!”.



Merdiven sadece merdivendir, inen aşağıya doğru iner, çıkan yukarıya doğru çıkar.



“Dostun hep seninle” dedi meczup, “sen asıl düşmanını bul!”


#dünya
#meczup
#çocuk
#yaşam
8 yıl önce
Uyurken üstünü açan dünya
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle