|
28 Şubat"ın no name mağdurları ekranda

İyi: 28 Şubat, yıldönümü nedeniyle yeniden gündemde. Belgeseller, yayınlar, yayınlardaki itiraflar aldı başını gidiyor. Dönem hatırlanırken hemen hemen tüm kanallar aynı isimlere mikrofon uzatıyorlar. Onlar da (siyasetçiler ya da gazeteciler) bu sürecin mağdurlar yarattığını söylüyor. Kim bunlar? Geniş bir kalabalık. Mesela başörtülüler. Ama isimleri yok. Hilal Kaplan işte bu tanınmayan, bilinmeyen mağdurları ekrana çıkararak bunca program arasından sıyrılan bir yayına imza attı. Önceki akşam Muhalif''e konuk olanlardan biri henüz 14 yaşındayken idama mahkum edilen Yakup Köse''ydi. Daha evvel suçu bulunmadığından müebbete çevrilmiş cezası. Yaşı nedeniyle de inmiş biraz, neticede 10 yıl yatmış içeride. Daha da 7.5 yıllık cezası varmış cezaevindeki ''Noel Baba'' operasyonuna direndiği için verilen. Ve henüz geri alınmayan. Dört konuk her biri çarpıcı ayrıntılar verdiler. No name mağdurların yaşadıklarını anlattığı Muhalif ''iyi'' bir yayına imza attı.

Kötü: Tolga Çevik, televizyonun sevilen simalarından. Komedi Dükkanı geniş bir kitleye ulaşmıştı. Uzadığını düşünenler olsa da bittiğinde hala o kitle, gülme hevesiyle ekran başına geçiyor, aradığını da buluyordu. Çevik''in bir film yaptığı duyulduğunda bu durum ilgi uyandırdı. Sen Kimsin''in fragmanı da umut vaat ediyordu. Ve fakat kendi adıma aradığımı bulamadım ben... Dedektiflik yapmayı beceremeyen bir adamın bir işi çözmek için girdiği ve türlü sakarlıklar, yanlış anlamalar sebebiyle her şeyi daha da karıştırdığı bir komedi bu. Bir filme tümden ''kötü'' demek pek yakışık alan bir durum değil. Zaten tümden kötü de değil. Ama yıl 2012. Bir senaryo yazılıyorsa ve her ne kadar işin komedi yönüne ağırlık veriliyorsa da arkada akan maceranın biraz da ilgi çekmesi gerekmiyor mu?

Çirkin: Sinemaseverlerin yakından bildiği bir filmden; Kardeş Gibiydiler''den uyarlama Suskunlar önceki gün ilk bölümüyle ekrandaydı. Küçük yaşta cezaevine giren çocukların sonrasında hayata tutunamamalarını, kendi yöntemleriyle intikam için harekete geçtiklerinde de başlarına neler geldiğini anlatacak dizi.

İçeride olmak kolay katlanılır bir durum değil haliyle. Dizide de küçük yaşta cezaevine giren çocuklar yapayalnızlar. Gardiyanlardan dayak yiyor, işkence görüyorlar. Kendilerinden yaşça büyük çocuklar tarafından taciz ediliyor, tecavüze uğruyorlar.

Filmi izleyenler bilir aslında bu ''çirkin'' eylem orijinal filmde gardiyanların işi. Bizde sadece göz yumuyor gardiyanlar. Suskunlar ekibi çekindi büyük ihtimalle. Devletin gölgesi var ne de olsa. Bir de gardiyanların ayaklanması olur, o eksik kalmaz. Ne de olsa meslek birliği denen şeyi, dizilerdeki kötü örneklere karşı birleşip eylem yapma sanan büyük bir çoğunluk var ülkemizde. Hemen ortaya dökülüp ''biz öyle değiliz'' diye bağırıp çağırırlar şüphesiz. Velhasıl dizide mahkum çocukların kötülüğü olarak verilmiş hadise. Ayan beyan da değil, sanatsal bir sahneyle aktarılmış.

İşin gerçek olduğunu, olabileceğini söylemek ise habercilere düştü. En yalın haliyle Pozantı''daki çocuklar ''arkadaşımın başına geldi'' diye anlatmışlar yaşadıklarını. Dizide olanı inkar etmek kolay. Gerçekse ağır.

Bu gerçekliği iyi bir mesafede durarak, duyguları sömürmeden ama acıyı hatırlatarak vermek/verebilmekse başarı. Neticede dizi iyi. Suskunlar, içinde çirkin şeyi çok olan iyi bir dizi.

12 yıl önce
28 Şubat"ın no name mağdurları ekranda
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle