|
Fakirlik dizilere göre değil

İnsan başka dünyalar görmek için oturuyor ekran başına. Kendininkinden sıkılmış bir halde büyük bir ihtimalle. “İşimiz hayal satmak ve biz de insanlara, hayalini kurdukları o dünyayı sunuyoruz” diyor yapımcılar da. Lüks arabalardan birinden inip diğerine bu yüzden biniyor dizi karakterleri. Görkemli evler, yatlar, katlar, villalar... Oysa izleyicinin tek görmek istediği zengin bir hayat değil. Merak ettiği tek şey o hayatın kendine yakışır zenginlikleri değil. Bir hırsızın hikayesi de dikkatle izlenebilir pekala. Bir doktorun, bir kaçağın öyküsü de... Ekran başındakinin bilmediği, tecrübe etmeye cesaret edemeyeceği, giremediği pek çok hayat var çünkü. Ama yok, payına illa lüks arabalar, lüks evler, lüks restoranlar düşüyor. Bilinmeyen bir dünyayı sunmak zor, zahmetli. Herkesin zenginlik hayali kurduğunu düşünmekse çok daha kolay.

Yüksek duvarlarla çevrili evlerin içine yerleştirilen zengin kahramanlarımız oldukça mutsuz, hep bir tedirginlik içinde tabi. Sahip olduklarını kaybetme riski her zaman mevcut. O kadar da olacak. Olacak ki, izleyici ekran başında biraz olsun rahatlayabilsin. “Aman,” desin “Parayı bulunca bulunur muymuş huzur? Nerede... Kim bulmuş ki?” falan filan.

Buna alıştık yani bu kadarına. Daha doğrusu alışmıştık. Bu defa yapımcılar sürekli aynı şeyi yapmakta olduklarının ayırdına vararak yeni bir yola girdiler. Daha küçük dünyalarla başlıyorlar işe artık. Küçük, kendi dünyasında mutlu bir adam ya da bir kadın görüyoruz önce. Sonra ne oluyorsa oluyor hayatlarına zengin insanlar giriyor. Hem öyle az buz değil, orta halli insanların dahi karşılaşmakta zorluk çekeceği kadar varlıklı olanları.

Ya fakir kıza zengin biri âşık oluyor, ya yoksul karakterimiz bir işe girdiğinde, normalde faks çekmekle başlayacak ve en az altı ay o seviyede kalacak tecrübesizlikte olmasına rağmen birden, hızlıca yükseliyor. Ya karşısına zengin, paylaşmayı seven, yalnızlıktan fena halde sıkılmış -ki bu üç hal bir arada oldukça sırıtıyor aslında- birileri çıkıp kol kanat geriyor.

İzleyici de kurtulmuş oluyor o kasvetli yoksul yaşamdan. Önce derme çatma bir evde yaşamak zorunda kalan Öyle Bir Geçer Zaman ki''nin Cemile''si kurtuldu. 10 dakikalık eşinin mirası ona kaldı. Sonra Fatmagül''ün Suçu Ne''de, Fatmagül ve ailesi, avukatlarının Boğaz''a nazır evlerine taşındı. Görünen o ki Kuzey ve Güney de talih kuşuna çok uzak değiller. Veya diğerleri. Kısacası hikaye bir yerden yine bildik yere dönüveriyor. Biraz daha küçük başlayan öyle devam eden ama başka dünyaların kapılarını aralayan öyküler bekliyoruz aslında. Hepsi bu.

13 yıl önce
Fakirlik dizilere göre değil
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle