|
"Merkez Sağ" ve Çankaya

Artık "Cumhurbaşkanlığı Seçimi"nde işin son evresine yaklaşıyoruz. Beklenmedik bir gelişmeyle, bu son evre Meclis''in son günlerini de oluşturabilir ve kendimizi bir anda erken seçim atmosferi içinde bulabiliriz.

1999 seçimlerinden hemen sonra bu Meclis''in "Cumhurbaşkanlığı Seçimi" için gereken aritmetiğe sahip olmadığını, Sayın Demirel''in yeniden seçilme şansının da gerekliliğinin de son derece azaldığını, buna bağlı olarak 2000 yılında bir "erken seçim" olasılığının gündeme geleceğini ve bu seçimin yalnızca DSP-MHP eksenine yarayacağını öne sürmüştüm. Bugün de aynı kanıyı taşıyorum. Ancak söylemek istediğim şey TBMM''nin "Cumhurbaşkanlığı Seçimi" sürecinde kilitleneceği ve bir erken seçimin zorunlu hale geleceği değil. Bu son derece düşük bir olasılık. Ama "Cumhurbaşkanlığı Seçimi" bir yenilik, bir tür yenilenme uman kesimlerin beklentisinin tersine, "renksiz", "yansız" ve "yönsüz" bir adın seçilmesiyle sonuçlanacak olursa (ki o doğrultuda yavaş yavaş ilerliyoruz), Meclis dinamiği erken seçime uygun "koşulları" üretmeye başlayabilir. DSP-MHP ekseninin biçim verdiği hükümet "siyasi irade" ve "kararlılık" açısından kamuoyunun beklentisini belli bir düzeyde karşılamış durumdadır. Bu nedenle, bir erken seçimin doğuracağı sonuçlar konusunda düşlere boğulmamak, tam tersine "gerçekçi" olmak gerekiyor. "Gerçek tablo", siyasi irade konusunda ciddi zaaflar ortaya çıktığı zaman, DSP-MHP ekseninin gayet "akılcı" yöntemlere başvuracağını ve belli "koşullar"ın oluşmaya başlayacağını gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı için "yaratıcı taktikler" sergileyen siyasal aktör ve kuruluşlar bu konuda bütünüyle hazırlıksız. Kimbilir, belki böylesi daha iyidir ve bir erken seçim "merkez"in biçimlenmesi yönünde daha olumlu sonuçlar doğurabilir. Ben hazırlık yapmamakta direnenlere küçük bir uyarıda bulunuyorum yalnızca.

Yine, bütün bu gelişmeler içinde, benim kişisel yönelim ve kaygımın "merkez sağ"ın yeniden yapılanması olduğunu belirtmem gerekiyor. Saptama ve önermelerimdeki olası (bir o kadar da bilinçli) sapmalar bu "perspektif"ten kaynaklanıyor.

Anımsarsanız, 5+5 oylaması öncesinde, tam da bu nedenle, Sayın Demirel''in yeniden seçilmesi gereğini savunmuş, altı ay önce Sayın Demirel''in seçilmesini olanaksızlaştıran koşulların bugün tersine döndüğünü öne sürmüştüm. Anayasa değişikliğinin gerçekleşmemesiyle birlikte, altı ay önceki koşullara yeniden dönmüş olduk: Tek fark Sayın Demirel''in, etkisi ve yayılımı şimdiden hesaplanamayacak olan "manevra alanı!" Sayın Demirel koşulları belli ölçüde "güvence"ye almadan herhangi bir riske girmez; ama bu "güvence"nin oluşması konusunda son derece inatçı olacaktır. Sayın Demirel''i şimdiden "denklem dışı" sayanları ilginç bir yıl bekleyebilir. Hep birlikte göreceğiz.

Geniş ve yayılım alanı belirsiz bir "stratejiler bütünü" olarak tanımlanabilecek siyasetin ve iktidar ilişkilerinin en işlevsel yanını "konumlar" oluşturur. Ardını uzun boylu hesaplamadan bir siyasal aktörü yerinden ederseniz, sonuçlarına katlanırsınız. Görünüşte "özgürlükçü" kaygılarla atılmış olan bir adımın Türkiye''yi yeni bir "gerileme"ye tutsak kılmamasını umuyorum. Anayasa değişikliği önergesinin reddini "gerici bir adım" saymam da ("perspektifim"in doğal sonucu olan) bu kaygıdan kaynaklanıyor. Şimdi "renksiz" bir adla başlayacak "tıkanma süreci"ni engellemenin tek bir yolu var: Benim sık sık, "merkez sağ"ın gelecekte sağlıklı bir konuma oturmasını gözeterek tanımladığım biçimiyle "aşağı tasfiye olmuyorsa, yukarı tasfiyeyi gerçekleştirmek!"

Böylece Sayın Mesut Yılmaz''ın da son yıllarda Cumhurbaşkanlığı için sergilediği uzun soluklu, ısrarlı ve bilinçli çaba da boşa gitmemiş olacak.

Kapatılan RP''nin "olumsuz", MHP''nin ise "olumlu" deneyim ve sonuçlar yaşadığı ve yaşattığı süreç gösteriyor ki Türkiye''nin esenliği açısından denklemin anahtarı "merkez sağ"dadır. Artık gereksinim duyduğumuz tek şey Sayın Yılmaz''ın uygun ve doğru bir zamanlamayla adaylığını açıklaması!

24 yıl önce
"Merkez Sağ" ve Çankaya
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz