|
Değişim ve Devrimsizlik

Devrim deyince aklımıza gürültü patırtı koparan ve yüklüce cana mal olan bir tablo gelir. Sözlüklerdeki ansiklopedilerdeki tanımlar da bunu destekler mahiyette. Devrim kelimesi eski haşmetini sergileyemiyor. Olur olmaz şeylere devrim diyerek bu kelimenin tedavülde kalmasını sağlıyoruz. Her yeniliğe devrim diyerek de bu kelimenin içi de boşaltıyoruz.

Ancak devrimlerin yaşanmaması değişime engel değil. Dünyanın her ülkesi değişimlerden nasibini alıyor. Buna en küçük ülkelerden Vatikan ve en büyük ülkelerden ABD de dahil. Arap Baharı olarak adlandırılan süreçlerin klasik anlamdaki devrim tanımlarına uymadığı vakıa ama sadece değişim demek de gelişmeleri tam olarak anlatmaktan uzak duruyor. Devrimle değişim arasında bir kelimeye duyulan ihtiyaç artıyor.

Teknoloji ve sosyal değişimin keskin karışımı dünyayı adeta laboratuvara çevirdi. Bilgi teknolojilerinde yaşanan gelişmeler her toplum üzerinde farklı etkiler oluşturuyor. Öncül devrimler arasında sayabileceğimiz Endüstri Devrimi ve Fransız Devrimi, kopyalandığı ülkelerde yerel farklılıklar göstermekle birlikte benzer sonuçları sağlamışlardı. Endüstrisini kuran ülkelerin ardında ulus-devletlerini kuran toplumlar bu devrim trenlerine eklenen vagonlar oldular. Enformasyon devrimi olarak öngörülen ve iletişim teknolojileriyle toplumları ve dünyayı dönüştürme macerası ise devrim niteliklerine uymuyor.

İşin içinde geniş toplum kitleleri olmasına karşın devrimden çok yenilik talepleri dile getiriliyor. Arap ülkelerinde yaşanan toplumsal gelişmelerde halk işin içinde olmasına rağmen yeni bir düzenin gelişindeki sıkıntılar nedeniyle kimse ağzını doldura doldura devrim diyemiyor. Devrim yapmaya yeter nitelikteki fikir yayma araçlarına herkesin sahip olması beraberinde ironik olarak devrimsizlik getiriyor.

İletişim teknolojilerinin işin içine girmesi kitlelere yayılmayı sağlarken köklü değişiklikleri de engelliyor. Sosyal medya özü itibariyle rahata alıştırdığı toplumları devrim yerine evrime yönlendiriyor. Kullanılan dilin veya ortaya konulan retoriğin ne kadar keskin olduğunun bu aşamada pek bir önemi kalmıyor. Papa 16. Benedikt"in Twitter dünyasına giriş yapmasını da devrimlerden pek hoşlanmayan ve kendisi devrimlere maruz kalan Vatikan"ın bakışını simgeleyen güzel bir örnek.

Hristiyan Twitter"cılar kutsandığına göre doğrudan mesajlarla günah çıkarma aşaması da yakın olsa gerek.

Değişimin devrimi zorladığı günümüzde ya değişimin ya da devrimin tanımını değiştirmemiz gerekiyor. Arka kapılarını CIA"e açmış Twitter ve Facebook gibi sosyal medya araçlarına internet sansürcülüğü ile nam salmış Çin"de geliştirilen WeChat gibi uygulamalar ekleniyor. Diğer yandan Suudi Arabistan"da Twitter takipçileri milyonları bulan din adamları değişimi farklı bir alanda zorluyor. Madalyonun iki yüzü arasındaki farklılıklar dikkatlerden kaçmıyor.

Devrimsiz bir çağın içinden geçerken dijital araçların bize bunu sağlayacağını düşünmek yanılgısına düşmememiz gerekiyor. Devrimlerin araçlarının devrimlerden fazla söz edildiği bir ortamda gerçek bir devrimden söz etmek gerçekçi olmaz. Eğer gerçek bir "devrim" arıyorsak, bunun için Endüstri Devrimi örneğinde olduğu gibi tüketicilerden ziyade üreticilerin sahip olduğu araçlara bakmamız yerinde olacaktır. İki yıl önce Tunus"ta başlayan ve Arap dünyasını sarsan değişim taleplerinin yaşadığı sancılara bir defa da devrimsizlik parantezinden bakmamız yerinde olacaktır.

11 yıl önce
Değişim ve Devrimsizlik
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle