|
Adamın ağzını büzüşünden belli Ömer diyeceği
D
EAŞ
terör örgütü için ilk kullanılan deyim,
“Gelmiş geçmiş en cani örgüt”
ifadesiydi. İkincisiyse
“İngiliz anahtarı”
tanımlaması.
Çünkü daha sonra çoğu mizansen olduğu anlaşılan kafa kesme görüntüleri üzerinden
“cani örgüt”
imajı pekiştirilmişti. İngiliz anahtarı tanımının nedeniyse,
işgal edilecek bir bölgeye önce DEAŞ’ın girmesiydi.

Bir yer işgal mi edilecek? Önce DEAŞ oraya sokuluyor. Sonra orayı kurtarma bahanesiyle işgal başlıyordu. Irak’ta olan buydu. Suriye’de olan da.

Musul nasıl işgal edildi? Suriye’de demografik yapı nasıl değiştirildi? Unuttuk mu? Hayır.
Peki ya “Rakka’yı DEAŞ’tan temizledik” diyen Amerika ve Suriye’deki kara gücü PYD/YPG-PKK’nın iki yüzlüğünü unuttuk mu? Hayır.

Hatırlayın, BBC’nin dünyaya servis ettiği görüntülerde, TIR’ların kasalarına binmiş yüzlerce DEAŞ militanı yanlarında eşleri ve çocuklarıyla ellerinde ağır makineli silahlarla Rakka’dan PYD/YPG-PKK nezaretinde çıkmışlardı.

O çıkan DEAŞ’lılar nerede şimdi?
Bir kısmı buharlaştı. Bir kısmı, Mısır’ın Sina Yarımadası’na geçti.
Bir kısmı Afrin’in kırsalında. Bir kısmı deniz yoluyla Avrupa’ya geçti. Bir kısmı Türkiye’ye sızmaya çalışıyor.
Belki de sızdı!
Bir kısmı sakallarını kesip PYD/YPG-PKK saflarına geçti.
DEAŞ APARATI GÖZ
BOYAMANIN KOLAY YOLU

Kısa bir hatırlatma daha…

Pikapların üzerindeki siyah giymiş DEAŞ teröristlerinin bir düğün konvoyu edasıyla Irak’ın, Suriye’nin şehirlerini işgal etmesini sinemaskopik görüntülerle izlettiler, önce.

O görüntüler sırasında Amerika’nın ya da koalisyon güçlerinin neden müdahale etmediğini ise hiç bir zaman sorgulatmadılar..!

DEAŞ üzerinden illüzyon izlettiler. Yeni korkular inşa ettiler. Yeni kurtarıcılar icat ettiler.
Çünkü
DEAŞ’ın kurmay zekâsı, onunla mücadele ediyor gibi yapıp bölgemizi yeniden istila eden uluslararası aktörlerdi. Ve o aktörler, istilacılarla işbirliği yapan kuklalar eliyle bölgenin haritasını değiştirme girişiminde bulundu.
“Rojava devrimi” denen göz boyama nasıl gerçekleşti?
Hatırlıyor musunuz? DEAŞ bahane edilerek, yapılmadı mı bu göz boyama da?

Gözden kaçmasın!

11 Ağustos 2016
’da seçim kampanyası sırasında konuşan
Trump, “Obama DEAŞ’ı kurdu. Ve şunu da söylemeliyim, yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı”
demişti.

“Obama’nın kurduğu DEAŞ” bahane edilerek Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturuldu. İşte Rojova devrimi denen göz boyama tam da budur.

Peki neden DEAŞ’ı yeniden gündeme taşıyorsun diyebilirsiniz.

Hayır, hayır. Ben taşımıyorum. Amerikalılar DEAŞ’ı yeniden zikretmeye başladı bugünlerde, oraya odaklanmamız gerektiğine vurgu yapıyorum, sadece.

DEAŞ ile ilgili Amerikalıların son çıkışını söylemeden önce şunu da bir hatırlayalım…

MERDİ KIPTÎ ŞECAAT ARZEDERKEN SİRKATİN SÖYLÜYOR
John Bass Amerika’nın son Ankara Büyükelçisi’
ydi
. 11 Ekim 2017’de
giderayak basın toplantısı düzenledi.Sözü dönüp dolaşıp güvenliğe getirdi ve aynen şöyle deri,
“9.5 aydır terör yok. Bu DEAŞ vazgeçtiği için değil, işbirliğimizin sonucudur.
Eskiler
“Merdi kıptî şecaat arz ederken sirkatin söyler”
demişler. Bu deyim Bass’ın ifşası için çok uygun. Çünkü, terörle mücadele konusunda iki ülkenin uyumunu anlatayım derken zımnen
“Biz DEAŞ’ın eylem yapmasının önüne geçiyoruz”
demiş oldu.
O açıklamanın hemen ardından
28 Ekim 2017
’de İstanbul Bayrampaşa’daki bir AVM’de DEAŞ’ın kanlı eylemi kıl payı önlendi. Eylem hazırlığındaki DEAŞ’lılar İstanbul Emniyeti’nin başarılı operasyonu ile kıskıvrak yakalandı. Kanlı eylem akamete uğratıldı.
Bugün de benzer bir durumla karşı karşıyayız.
PYD/YPG-PKK
terör örgütünün Suriye’deki yapılanmasını bizzat örgütleyen, örgütün bütün eğitim ve plan işleriyle yakından ilgilenen Amerikalı
Bret McGurk
, Afrin’e düzenlediğimiz Zeytin Dalı Harekatı hakkında,
“Yenilginin eşiğine gelen DEAŞ’a can verme riski taşıyor”
demiş!
Bakın hele! Biz Afrin’de hem DEAŞ’la hem PYD/YPG-PKK ile mücadele ediyoruz ve bunu ilk günden ilan ettik. Afrin kırsalındaki DEAŞ unsurlarını da vurduk, vuruyoruz. Ama ne hikmetse McGurk, bu müdahalemizi,
“DEAŞ’a can verebilir”
şeklinde yorumluyor.
Aman dikkat!

ABD Başkanı Trump’ın DAEŞ ile mücadele özel temsilcisi olarak görevlendirilen, ancak mesaisinin çoğunu Kuzey Suriye’de oluşturulmak istenen terör koridoru için harcayan Brett McGurk’un kurduğu bu cümlenin altını çizmekte ve bir yere not etmekte fayda var.

Zira Suriye’de DEAŞ ile mücadele eden tek güç Türkiye’yken…. Fırat Kalkanı Harekatı ile DEAŞ’la nasıl mücadele edileceğini dünya aleme göstermişken... Yine sınırları içinde en fazla DEAŞ saldırısına uğrayan ve canı yanan ülke Türkiye’yken… Türkiye’ye yine DEAŞ sopası gösteriliyor. Hem de “stratejik ortağı” hem de müttefiki tarafından!

En son Rakka’daki tiyatroyu hep birlikte izledik. DEAŞ bahane edilerek, Suriye’nin kuzeyinde yapılan etnik temizliği de biliyoruz, bir terör koridoru kurulmak istendiğini de…

O halde, McGurk, Afrin harekatımız için neden, “
Yenilginin eşiğine gelen DEAŞ’a can verme riski taşıyor”
diye bir cümle kurmuş olabilir?

Yoksa, buharlaşan DEAŞ’ı çok yakında yeniden aktif hale getirmeyi mi planlıyorlar? Ve “Bakın Türkiye Afrin’e operasyon yaptığı için DEAŞ yeniden hortladı” mı diyecekler?

Sanki şimdiden bunun yolunu yapıyorlar.

Zira “Adamın ağzını büzüşünden belli Ömer diyeceği!”

Bass’ın tehdidini ve sonrasında önlenen büyük eylemi de hatırlayarak bir düşünün derim.

Yanılmak isterim ama işin aslı sanki bu!

#Afrin
#Suriye
#Terör
#PKK
#DEAŞ
6 yıl önce
Adamın ağzını büzüşünden belli Ömer diyeceği
Çalıştay bildirisindeki kamu mühendislerine ilişkin göze çarpanlar
Hedef Avrupa'da kupa
Ara seçimlere Ukrayna gölgesi düştü
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...