|
Türkçe Sözlük

Sözlük bir dilin namusudur nereden baksanız. Eskilerin pek sevdiği "en-nâmûs fi''l-kamus" lafı bir çok anlamı çağrıştırmakla birlikte bende sözlüğün bizatihi kendisi-nin dilin namusu olduğu fikrini uyandırmıştır. Zaman zaman yabancı sözlüklerle kıyas-larım kendi dilimizin sözlüklerini : Laurusse''larla, Webters''larla, Oxford''larla... Bizim-kiler pek cılız görünür gözüme. "Türkçenin fakir bir dil olduğunu iddia edenler haklı mı acaba?" diye düşünürüm, içimi sıkıntı basar. Zengin komşusunun bakımlı, gelişmiş, gürbüz çocuğuyla kendi çelimsiz, ufak tefek, sıska çocuğunu karşılaştırıp üzülen, haset eden bir annenin duyguları dolar içime. Binlerce yıldır insanlık medeniyetinin hercümerc olduğu topraklarda yaşayan, kültür üreten bir toplumun dilinin sözlüğü böyle sıska, böyle cılız mı olmalı diye hayıflanırım. "Bin yıllık tarih buçuk hisse mi verdi?" diye şairin isyanına karışır duygularım.

Oysa bilirim ki, sözlük diye bize sunulanlar Türkçenin söz varlığını ihata etmek-ten pek uzaktırlar. Bilirim ki, ortalama bir aydının masasın üzerinde duran herhangi bir Türkçe sözlük metinlerde karşılaştığı kelimelerin ne olduğunu göstermeye yetecek vüs''atte değildir. Bilirim ki, bir mütercime aradığı kavramın ne olduğunu gösterecek kılavuzları yoktur önünde.

Her aydının güvenebileceği, gerektiğinde sığınabileceği dil kalesi değildir bizdeki sözlükler.

Bütünüyle ümitsiz de olmamalıyız. İleride daha geniş kapsamlı, çok değişik kulla-nım alanlarının ihtiyacına cevap verebilen sözlüklerimiz de olacaktır.

Türkçe Sözlük''ün dokuzuncu baskısı

Şimdi, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük''ünün 9. baskısını (Ankara 1988) bu yolda atılmış bir adım olarak değerlendirebiliriz. Türkçe Sözlük''ün yeni baskısında madde başı ve madde içi söz varlığı 75 bine yaklaşmıştır. Bir önceki baskıda bu sayının toplam 62 bin olduğu göz önünde tutunca bir hayli yeni kelimenin sözlüğe dahil edildiği anlaşı-lır.

Türkçe Sözlük''ün bu dokuzuncu baskısının en önemli farkı, önceki baskılarda madde içinde verilen birçok birleşik sözcüğün madde başı yapılmış olması. Önceki bas-kıların çoğunda meselâ dış açı, dış âlem, dış gebelik, dış kredi, dış satım, dış politika gibi kelimeler dış kelimesinin içinde veriliyordu. Oysa bunlar, elbette "dış" ile şöyle veya böyle bir anlam ilişkisini sürdürmekle birlikte, müstakil, ayrı kelimelerdir; başka bir "şey"i göstermektedirler. O halde bunları ayrı madde başı olarak göstermek mantık-lıdır. Eğer dillerin söz varlığı zenginlikleri madde başı olarak alınan kelimelerinin sayı-sıyla hesaplanıyorsa, bu yöntem dilin gerçek söz varlığını göstermek açısından da ö-nemlidir. Sözlüğü hazırlayanlar, bir kullanım kolaylığı sağlamak üzere böyle kendisin-den kelime türetilen her sözcüğün altına bir gönderme listesi koymuşlar ve o sözlere madde başında yer verildiğini hatırlatmışlar.

Sözlükte dilimize yeni yeni girmekte olan yabancı sözcükler konusunda da olduk-ça olumlu bir adım atılmış ve imlâda bu gibi sözcüklerin telaffuzları esas alınmıştır. Bunlardan Türkçe karşılık önerilmiş olanları da bu karşılıklara yönlendiriliyor. Meselâ check up kelimesini arayan bir okuyucu bu kelimeyi buluyor. Buradan çekap kelimesi-ne gönderiliyor. Çekap kelimesini bulunca da tam bakım karşılığını görüyor. Biraz dolambaçlı bir yol olsa da doğru olduğunu düşünüyorum. Fast food için festfut , charter için çartır yazılışına gönderiliyor okuyucu.

Bu uygulamaların dokuzuncu baskının ayırıcı özelliği olduğu açıktır. Yıllardır te-laffuzuna alıştığımız yabancı kelimelerin orijinal yazılışlarını gözümüzün içine sokmaya çalışan, meselâ lazer yerine laser, lokal yerine local yazanların çoğaldığı bir zamanda doğru olanı koruma ve güçlendirme açısından böyle bir imlâ yaklaşımına ancak teşek-kür edebiliriz.

Kimi eksikler

Türkçe Sözlük''ü çeşitli vesilelerle okurken karşılaştığımız eksiklerden birkaçını da burada ifade edelim :

Sözlükte yer alan kelimelerin niçin yer aldığını sormak doğru olmayabilir. Ama kimi sözcüklere niçin yer verilmediğini anlamak zor. Günlük hayatımızın ayrılmaz aksesuvarlarından biri haline gelen cep telefonu bu baskıdaki yerini almış. Hatta cepten aramak bile yer bulmuş kendine. Cep sözlüğü, takvimi, televizyonu ... kelimelerine yer verilirken cep bilgisayarı''na yer verilmemiş. e-mail, e-posta ve bunlara karşılık olarak TDK''nın türettiği elmek kelimeleri de yok. Sanal ve heterodoks kelimeleri de kendilerine yer bulamamış sözlükte, oysa ortodoks kelimesi var.

Kimi kelimelerin anlamı yanlış veya yetersiz. Meselâ amentü''nün anlamı "Kur''an surelerinden birinin adı" mıdır?! Kaytar- fiilinin 1. anlamının halk dilinde "Geri çevirmek" olduğu yazılıyor, 2. anlamı ise "İşten kaçmak". Oysa 1. anlam sadece bir takım Azerî ağızlarına hastır ve "Geri dönmek" anlamındadır. Bu 1. anlamın söz-lükten çıkarılması gerekir.

Virüs kelimesinin bilgisayarla ilgili "Bilgisayar programlarında bozulmaya sebep olan etken" tanımı yanlış anlaşılabilir. "Etken"in ne olduğunun açıkça ifade edilmesi gerekir ki, bazılara bu virüsü canlı bir varlık sanmasın.

Masa üstü yayıncılık ise "Kitap dergi vb. güncel yayınları ön plânda tutan yayın-cılık mesleği" olarak tanımlanmış ki bu tanımlama yanlıştır. Bu tür yayıncılığı diğerin-den ayıran esas özellik, sayfa düzeni ve hatta baskı işlerinin bilgisayar ortamında yapıl-masıdır.

Ådem baba kelimesinin 2. anlamı argoda "Hapishanede çevresindeki mahkûmları haraca bağlayan kimse"; 3. anlamı yine argoda "Afyonkeş" olarak verilmiş. Sanırım bu anlamlar da yanlıştır, bu kelimenin argodaki anlamı "Hayatta kimsesi olmayan, kimse-siz, serseri" ve "Hapishanede parasız, aç, en kötü durumdaki mahkûm"dur.

Sanırım 1988 baskısından sürdürülen bir küçük dizgi yanlışını da -gelenekselleşmemesi için- düzeltmek istiyorum. Çatak bayrak ve çatak kazık keli-meleri çatal bayrak ve çatal kazık olarak düzeltilmelidir.


25 yıl önce
Türkçe Sözlük
Habaset erbabının dikkatine...
Sivil özgürlükler ve siyaset
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile