|
Başkasının Hayat Tarzı

Başkasının hayat tarzına karışmamak" ifadesi son zamanların Türkiye''sinde kulağa hoş gelmeye, demokrasi ve insan hakları isteyenler tarafından sıkça tekrarlanmaya başlandı. Ancak sıra bu ülkenin uygulanmasına geldiğinde yolun güllük gülistanlık olmadığı, karşımıza önemli problemlerin çıktığı, bunların da bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiği anlaşılıyor.

Dün Üsküdar''dan bir minübüse binmiş Bağlarbaşı''na gidiyordum. Ön sırada oturuyordum, kırk yaşlarında bir bayan da gelip motor kapağının üzerine oturdu. Üzerinde, zaten oldukça kısa ve oturunca daha da kısalan bir kot eteklik vardı. Çorapsız bacakları yukarılara kadar açıldı, ben aldığım terbiye ve dînî hassasiyetim gereği gözlerimi kaçırdım ve "başkasının hayatına karışılmadan farklıların birlikte yaşadıkları" bir toplumda benim inancımı ve dünya görüşümü paylaşan gençlerin halini düşünmeye başladım. Böyle bir durum karşısında onlar da manzaradan gözlerini kaçırmak mecburiyetinde kalacaklardı, bunun için nefis mücadelesi yapmak gerekecekti, bu nefis mücadelesi onlar için yıpratıcı da olabilecek, belki bir kısmının ruh sağlığını olumsuz etkileyecekti. İşte bir problem.

Bunun çözümü için iki şekil ileri sürülebilir: 1. Yaşadığımız çağ ve evrensel değerler (?) gereği artık bu sınırlamalar ortadan kaldırılmalı, gençler açık saçık kadınlarda gözleri kalmayacak ölçüde cinsel doyuma veya muafiyete ulaşmalı, kimsenin giyinme özgürlüğüne müdahale edilmemeli. 2. Özgürlüklerin kullanımı, başkalarının hak ve hürriyetine zarar vermemek şartına bağlıdır, örneğimizde kullanılan giyinme özgürlüğü, farklıların bir arada yaşadıkları bir toplumda, çağın değerleri adına da olsa dinin sınırlarını çiğnemek istemeyen, yine din ve vicdan özgürlüğü gereği olarak evlenmedikçe bir kız veya kadınla cinsel ilişkiye girmeyi haram bilen kimselere zarar vermektedir. Giyinme özgürlüğünü ölçüsüz kullanamamak da bir fedâkârlıktır, bir zarardır, ama karşılaştırıldığı zaman daha az ve katlanılabilir bir mahrumiyettir. Farklılık içinde birlikte ve huzurlu yaşama uğruna bu özgürlük sınırlı kullanılmalıdır.

Benim tercih ettiğim çözüm modeli ikincisidir. Bunu sağlamak için de kanun, yönetmelik çıkarmak, cebir kullanmak yetmez; yetmezin ötesinde medeni insanlara yakışmaz. Yapılacak şey, farklılıklara müsamaha ederek birlikte yaşama ilkesinin gerektirdiği olgunluk ve erdemi eğitim yoluyla insanlara kazandırmaktır. Bu yapılmaz, "tavşana kaç, tazıya tut" denirse, farklı guruplardan bir kısmına sınırsız özgürlük verilir, diğerlerine ya uyum ya katlanma teklif edilirse sağlıklı bir çoğulcu toplum yapısına kavuşmak imkansız hale gelir.


25 yıl önce
Başkasının Hayat Tarzı
Bir yıldız doğuyor
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü