|
Genom Projesi ve alın yazısı

Bir köşe yazısında şunları okuyoruz: "Haziran yaklaşıyor. Dünyanın 6 ülkesindeki 16 laboratuvarda 1100 uzman, 13 yıldır günde 24 saat, haftada 7 gün çalışarak, Homo Sapiens''in kendi kaderini kendi ellerine almak için giriştiği büyük savaşın son kalelerini fethetmeye çalışıyorlar: Genom Projesi bitti bitecek! İnsan genlerinin tümü deşifre oldu olacak..." Yazı şöyle bitiyor: "Alın yazısı haksızlığına son! Yaşasın genetik adalet!"

Yazar genetik adaletsizlikten, "insanların zekâ, güzellik, sağlık gibi konularda genlere bağlı olarak birbirinden farklı olmalarını ve doğmalarını" kastediyor, bu güne kadar da insanoğlunun bu farkı (adaletsizliği) gidermeyi başaramadığını, "Ne yapalım bu kader, alınyazısı" deyip geçtiklerini, proje bitince insanların kaderlerini ellerine alacaklarını ve alın yazısı haksızlığının son bulacağını ifade ediyor. Gerçi yazıda, genel olarak dinlere, özel olarak da İslam''a bir atıf yapılmıyor, ama "alın yazısı, kader" kelimeleri kullanıldığında dinin akla gelmemesi mümkün olmuyor. Bilindiği gibi İslam''ın altı inanç ilkesinden biri de "kadere iman"dır. İlgili kaynakların çoğunda kadere iman şöyle anlatılır: Allah insanın beden ve ruh özelliklerini ve bütün hayat macerasını belirler, böyle olsun diye hükmeder, bu hükmünü kulun alnına (manevi kimlik kartına, siciline) yazdırır, bu yazı "yazgıdır, kaderdir" değişmez. Aynı kaynaklarda bir de kulun imtihanından, irade hürriyetinden, bu hürriyeti kullanmasına bağlı sorumluluğundan söz edilir. Yazgı ile irade özgürlüğü kavramları arasındaki çelişki görünümünün giderilmesine yönelik olarak çeşitli doktiriner açıklamalar yapılır, bu açıklamalar, ait oldukları "kaderiyye, cebriyye, eş''ariyye, mâtürîdiyye" gibi doktrinlerle, mezheplerle birlikte anılır.

Açıklamalar yapılırken insanla ilgili oluşumlar ve davranışlar ikiye ayrılır: İnsanın iradesine bağlı olanlar, olmayanlar. Her ikisi de kader içinde bulunmakla beraber insanın iradesine, tercihine bağlı olmayanlardan sorumluluğun bulunmadığı, irade ve tercihe bağlı olanlarda ise kulların sorumlu oldukları ifade edilir. İnsan yaratılmasını, ömrünü, mizacını belirleyemez ise bundan sorumlu da olmaz; Allah ona niçin var olduğunu, şu kadar yaşadığını, şöyle bir mizaçta olduğunu sormaz; bunları kendisi takdir etmiştir, hikmetleri, sebepleri vardır, bu mânada farklılık insanlık için zenginliktir, hayırlıdır ve asla adaletsizlik söz konusu değildir. İnsanların hür iradelerine, seçimlerine bırakılmış konularda yapıp ettiklerinden sorumlu olmaları tabîîdir, adalet gereğidir, bu alandaki kusurları da Allah''a yüklemek insaf ve adaletle bağdaşmaz.

İslâmî kaynaklarda her insanın, normal insan fıtratında (tabiatında, insana mahsus beden ve ruh özelliklerine sahip olarak) yaratıldığı ifade edilmektedir. Her şeyi güzel ve mükemmel yapan ve yaratan Allah kusurlu insan yaratmaz. Allah''ın madde âlemine hakim kıldığı kanunları vardır, bunlara "sünnetullah" denir, bu kanunlar içinde sebep-sonuç ilişkisi de vardır, bir yavrunun kalıtım yoluyla kusurlu oluşmasına sebep olacak bir serbest fiil bu sonucu doğurduğunda sorumlu olanlar -bu fiili işleyen- insanlardır, Allah değildir. "Sebep olsun da sonuç olmasın" denilemez. Birçok hastalık vardır ve bunların kimisi tedavi edilmektedir, kimisinin henüz tedavisi bulunamamıştır. Hastalık da kaderdir, tedavi de kaderdir; ayrıca "şifa, iyileşme denilen sonucu doğuracak sebebin bulunup uygulanması demek olan" tedavi teşvik edilmiştir. İnsanoğlu eksiksiz yaratıldığı halde kendi kusuru veya ilâhî-tabîî kanunların işlemesi sonucunda oluşan ve nesillerce devam eden aksaklıkların tedavisi, düzeltilme yolu ve usulü bulunursa bir sebep daha keşfedilmiş olur, bunda İslam''a da, kadere de aykırı bir durum yoktur. İnsan iradesine bağlı alanlarda kader, "Allah''ın, serbest irade ile nelerin yapılacağını ezelde bilmesi ve bu bilginin kaydedilmiş bulunmasıdır." Kişinin seçerek, isteyerek yaptıkları iyi ise kendi lehine, kötü ise aleyhine olarak değerlendirilecektir, bunda adalete aykırı bir taraf yoktur. Bir kimse, gücüne dayanarak ve haksız olarak diğerinin malını elinden alırsa yargı devreye girer ve haksızlığı giderir, böylece insanlar, Allah''ın da istediği adaleti gerçekleştirmiş olurlar. Bir kimsenin veya kimselerin sebep oldukları hastalık, kusur ve sakatlıklar, bunları giderecek sebepler/çareler bulunur da giderilirse yine Allah''ın murad ettiği bir sonuç elde edilmiş, O''nun mükemmel emaneti korunmuş, yerine konulmuş olur.

24 yıl önce
Genom Projesi ve alın yazısı
AVM çocukları tehlikede
Dedim, dedi…
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı