|
Gelecek 4 yıl kimin elinde?

ABD hafta başı itibariyle ülkeyi vuran en yıkıcı kasırgalardan birinin etkisi altına girmiş ve aylardır başkanlık seçimine kilitlenmiş olan gündem bir anda hızı saatte 130 kilometreyi aşan rüzgârla bambaşka bir yöne evrilmiş olsa da, ülkenin yeni başkanının belirlenmesine çok değil, sadece üç gün kaldı.

Dünya 2008"dekine benzer bir değişim heyecanı içinde değil. Ancak oylamadan çıkacak sonuç, muhtemel küresel etkileri paralelinde düşünüldüğünde, kuşkusuz büyük bir merakla bekleniyor. 2008 seçimlerinde kullandığı "değişim ve umut" sloganları büyük bir heyecanla karşılanan ABD başkanı, 4 yılın ardından seçmeni "ileri" sloganıyla kendisini desteklemeye çağırıyor; işini bitirebilmek için onlardan izin istiyor. Ancak seçmen de 2008"deki motivasyondan hayli uzaklaşmış durumda.

Geçen süreçte iç politikada kritik adımlar atılsa da, henüz ucu görünmeyen ekonomik kriz, yüzde 8"i bulan işsizlik oranları ve büyüme rakamları gibi nedenlerle Obama yönetiminin ekonomi karnesi zayıf… Dış politika da geçen dört yılın bilançosu, benzer şekilde beklentilerin çok altında.

Göreve geldiği anda Bush döneminin hatalarını ve küresel planda Amerikan imajını düzeltmek amacıyla kolları sıvayan Obama yönetimi, doktriner anlamda yaşanacak bir değişimle, realizmden idealist realizme, askeri güçten yumuşak hatta akıllı güce, emperyal biriciklikten karşılıklı bağımlılık siyasetine kayacağının sinyallerini veriyordu. Irak ve Afganistan işgallerinin ardından Müslüman bir ülkedeki son konuşmasında kendisine ayakkabı fırlatılan selefi Bush"un aksine, Kahire"den İslam dünyasına verdiği sıcak mesajlarla da yeni bir dönemin yaklaşmakta olduğuna dikkat çekiyordu. Ancak ABD başkanının Kahire Üniversitesi"nden Müslümanlara seslenirken, aslında sessizce içine gömüldüğü Batı-İslam düalizmi, geçen dört yılın çelişkilerine de ışık tutacak mahiyette.

Nitekim dünya bu dönemde de, kendini zımnen sistemin yegâne iktidar unsuru olarak gören ABD"nin barışçıl ve kuşatıcı olmaktan uzak politik hamlelerine şahit oldu. Yani dış politikaya içkin "küresel şef" anlayışı tamamen bir kenara bırakılmadı, şekil değiştirerek daha gizlice ama yine de etkili şekilde uygulanmaya devam etti.

Obama göreve geldikten hemen sonra ülke gündemini meşgul eden iki kritik konuda, yani Irak ve Afganistan"da seçmenin taleplerine kulak verdi. 2011 yılının sonunda Amerikan askerlerini Irak''tan çekeceğini duyurdu; çekilme gerçekleşti. Ancak geride siyasi açmazların, mezhep odaklı gerilimin, bölgesel krizlerin ve her gün patlamalarla kan gölüne dönen sokakların olduğu bir ülke bıraktı. 30 bin ek asker gönderme kararı aldığı Afganistan"dan 2014 yılının sonundan itibaren çekileceğini ilan etti. 2014 yaklaşırken bölgesel müttefiklerle de arası açılan Washington yönetimi, Taliban"la görüşmeyi kabul ederek aslında 2001 yılından bu yana süren savaşı kaybettiğinin sinyalini vermiş oluyordu.

Yaşananların akabinde ise güvenlik ve savunma politikasında radikal bir değişikliğe gidildi; uzun dönemli askeri operasyonlardan, daha küçük kara güçlerine dayalı bir askeri stratejiye geçildi. Buna göre ABD"nin yeni odağı, Amerikan menfaatlerine rakip olduğu düşünülen, kendisine karşı çevreleme operasyonlarının yürütüldüğü Çin ile Ortadoğu"nun farklı coğrafyaları. Durum İslam coğrafyası için yeni açmazlara gebe.

Yeni stratejinin, özel operasyon güçlerine mensup Amerikan askerlerinin, onlarca ülkede yürütmesi muhtemel baskınların ve gizli operasyonların işaretçisi olduğu söylenebilir. Kamuoyunun bilgisi dışındaki bu operasyonlar, Amerika"nın yeni ve oldukça gizli küresel savaşının da habercisi gibi.

ABD Başkanı Barack Obama''nın, pek çok ülkede yürütülmesi muhtemel operasyonlarla ilgili kimlerin öldürülecekler listesine girmesi gerektiğini belirlemeye yönelik çok gizli bir prosedürü şahsen denetlediğine yönelik haberler Amerikan basınında yer almıştı. El Kaide"nin üslendiği Yemen ve Pakistan, yahut el Şebab"ın üslendiği Somali gibi ülkeleri insansız uçaklar vasıtasıyla hedef alan bu operasyonlar CIA tarafından Vietnam"da yürütülen kampanyaları akıllara getiriyor. Üç kıtaya yayılan insansız uçak üslerinde mevzilenen "drone" uçaklar şüphelileri öldürmek için emir bekliyor. Bunun bir önceki dönemden miras alınan önleyici savaş doktrininin, Oval Ofis"te giderek daha fazla normalleştiğinin kanıtı olduğunu söylemek de zor değil.

Öte yandan Filistin-İsrail meselesinde arabulucu kisvesiyle start alıp sonuca İsrail"e bağımlı bir stratejiyle varan Obama yönetimi, 1967 öncesi sınırları esas alan iki devletli çözümü savunsa da - Tel Aviv yönetiminin uzlaşmaz tutumu nedeniyle- bilhassa son dönemde sessizliğe bürünmüş durumda. İran konusunda da "şer ekseni" retoriğinden kurtarılan ve müzakereye açık olarak başlayan 4 yıllık süreç, "İsrail"in güvenliği" merkezli bir yaklaşımla sona erdi. Obama İran"a müdahaleye net olarak karşı çıkmasa da yine yumuşak güç perspektifi dâhilinde yaptırımlarla Tahran yönetimini köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.

7 Kasım sabahı Obama"nın zaferini kutlaması halinde dünya, gelecek dört yılda nelerin değişip nelerin mukim kalacağından az çok haberdar. Asıl soru ise cumhuriyetçi aday Mitt Romney"nin zaferi durumunda küresel politik arenayı bekleyenler. ABD"deki İsrail lobisinin tam desteğini alan Romney"nin İran"a müdahaleye karşı çıkmaması, cumhuriyetçilerin olası iktidarı için dile getirilen en büyük endişelerin başında geliyor. Rusya"yı "bir numaralı jeopolitik tehdit" olarak adlandıran ve Çin"le de ilişkileri gözden geçireceğinin sinyallerini veren Romney izolasyonist ve daha kavgacı bir politikaya geri dönüşün de resmini çiziyor.

Meselenin şu sıralar Türkiye"yi en fazla ilgilendiren boyutuysa kuşkusuz Suriye krizi. Askeri bir müdahale ihtimaline oldukça mesafeli duran Obama "ya karşın Romney, yeterince destek verilmediğini düşündüğü Suriyeli muhaliflere silah gönderilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak dış politika altyapısı hayli zayıf olan Cumhuriyetçi adayın galibiyetinin, ABD"yi yeniden sert güç kullanımını önceleyen politikalara yönelme ihtimali oldukça tartışmalı. Zira bu yönelişin getireceği bölgesel maliyetin yanı sıra, süregiden ekonomik darboğaz ve mevcut kamuoyu baskısı Suriye krizine yönelik radikal adımlar atılmasını engelleyecek gibi görünmekte.

12 yıl önce
Gelecek 4 yıl kimin elinde?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!