TV ekranlarında bazı maçları izlediğimizde, futbolumuzdaki kalitenin son günlerde ne denli bir düşüş içinde olduğunu çok iyi anlıyoruz... Barcelona-Real Madrid karşılaşmasını zevkle izlerken ister istemez aklımıza acaba bizim liglerimizde oynanan gerçekten futbol mu sorusu aklımıza geliyor!..

Chelsea-Barcelona karşılaşması ise herkesin kafasını karıştırdı... Seyir zevki veren futbolun doyumsuz güzelliklerini izlerken bazı olumsuzluklar da bu maça damgasını vurdu..

Karşılaşmanın bitimine sayılı dakikalar var iken artık maçı yitirdiğini sanan Barcelona''nın hocası Guardiyola''nın rakibi Hiddink''e sevgi ile sarılarak kutlama girişimi ülkemizde olmasını hasretle beklediğimiz çok güzel ve olumlu bir davranış örneği idi.. Acaba ders alanlarımız var mı?..

Olumsuzlukların baş aktörü ise Norveç''li hakem Ovrebo idi. Onu izlediğimizde bizim hakemlerimize ne denli haksızlık ettiğimizi, onları nasıl insafsızca mahkum edip yargısız infaz ettiğimizi hatırladık..

Hakemlik mesleğinin ne denli zor olduğunu unutup hakemlerimizi eleştirirken hiçbir zaman bir an için olsa bile kendimizi onların yerine koyarak karar vermeyi düşünmedik!.

Evet, ülkemizdeki futbolseverlerin büyük çoğunluğu gibi benim de gönlüm Barcelona''nın kazanmasından yana idi ama Norveç''li göz göre göre resmen maçı Chelsea''nin elinden alıp İspanyollara verdi.

Hadi iki penaltıyı bir an için unuttuk diyelim... Gözüne batarcasına topu ceza sahasında eli ile kesen Pique''nin hareketine göz yumması anlaşılır gibi değil..

İnsanların sinirleri de çelikten yapılmadı herhalde!.. Profesyonelliklerinin sınırlarını ancak bu kadar zorlayabildi Ballack ve Drogba.. Bizde olsa maazallah Norveç''liyi dayak yemekten güvenlik kuvvetleri bile zor kurtarırdı..

Bu hakemin bir Fenerbahçe-Galatasaray maçını yönettiğini ve aynı hareketleri yaptığını hayal edin bir an için... Düşünülmesi bile insanın içini ürpertiyor!..

Başta bizler, yani medya çalışanları olmak üzre hepimizin, bu olaydan ders almamız gerekmiyor mu?..

Ne dersiniz?..