|
"Öteki"ne dışarıdan bir bakış

Üç aylık Defter dergisinin Bahar 2000 sayısında, Divan edebiyatı üzerine araştırmaları ile tanıdığımız halen yaşayan Amerikalı araştırmacı Walter G. Andrews''in bir yazısını okumuştuk. Burada yazar, "Ne oldu şu Osmanlı edebiyatına?" sorusunu yüksek sesle sorarak, büyük Müslüman "öteki"ni (vurgu yazara ait. H.D.) Kristof Kolomb''dan Birinci Dünya Savaşı''nın sonuna kadar temsil eden Osmanlı İmparatorluğu''nun Kuzey Afrika''dan Ortadoğu''ya, Doğu Avrupa''ya ve Orta Asya''ya kadar çok sayıda insan üzerinde kültürel etkilerinin olduğunu söyler.

Aynı yazarın geçen aylarda İletişim Yayınları arasından Şiirin Sesi Toylumun Şarkısı isimli bir kitabı yayımlandı. Divan edebiyatı üzerine bir yabancının "öteki" gözlüğü ile bakışını öğreniyoruz. Batılılar''ın alışık olmadığımız bu görüşleri, Divan şiirine vakıf olanlar için değil, eski şiirimize birikmiş bir önyargının adesesinden bakanlar için ilginç ve ilginç olduğu kadar itici gelebilir. Eğer bu önyargı katmerleşmişse yerini kör bir bakışa bırakarak kitabın bırakılmasına ve "Bizim buralarda göremediğimizi elin gavuru ta dünyanın öbür ucundan mı görmüş!" gibi aynı bakış açısının gayyasına da götürebilir.

Bilindiği gibi bu ülkenin okullarında yıllar yılı Divan şiirinin ''gerçek'' hayattan, toplumdan kopuk, üretildiği zaman ve mekanla bağı olmayan, ''soyut'' bir şiir olduğu yakın dönem edebiyat tarihinin yerleşik yargılarından biridir. Andrews, bu çalışmasında Osmanlı gazel geleneğini incelerken bu yargının tam tersi bir yaklaşım getiriyor. Gazellerin, Osmanlı toplum ve kültür hayatını hem yansıttığını, hem de şekillendirdiğini gösteriyor.

Cemaatçi dünya görüşünün, tasavvufun etkisinin, istikrarlı iktidar yapısının, meclis, bezm gibi etkinliklerin, duygulara yüklenen aşkın anlamların, gerek Osmanlı toplumunu, gerekse gazelleri anlamak ve yorumlamak için önemini belirtiyor. Gazellerdeki anlam zenginliğini, Osmanlı toplumunun karmaşıklığına uygun çok katmanlı okumalara imkan yarattığını vurguluyor. Böylece bulunduğu dünyada Divan şiiri konusunda bugüne dek yapılmış çalışmaların en önemlisini okuyoruz.

Divan edebiyatına resmi bakış açısını şöyle özetleyebiliriz:

Bu edebiyat yerli bir edebiyat değildir. Araplar''ı ve İranlılar''ı taklit ederek meydene getirilmiştir. Bu edebiyattan çok küçük bir zümre anlar ve toplumun çoğunluğu tarafından okunmaz ve bilinmez. Dolayısıyla bizim olmayan ve yabancı bir edebiyattır. Bu suçlamaların cevabını isterseniz mezkur yabancıdan alalım:

Chaucer''in şiirlerine ne kadar Fransızca ya da Milton''un şiirlerine ne kadar Latince veya Geothe''nin şiirlerine ne kadar İngilizce denebilirse, Osmanlı Divan şairlerinin şiirlerine de o kadar Farsça denebilir. Divan şiiri bir okumuşlar eliti tarafından üretilmiştir, pekiyi ama "yüksek kültüre ait" hangi şiir bu nitelikte değildir ki? Divan şiirinin "zor" veya "kapalı/anlaşılmaz" unsurlarına gelince, bu unsurlar kuşkusuz mevcuttur, ama Divan şiirinin "anlam"ı yalnız bunlarda değildir, sade ve hiç de anlaşılmaz olmayan pek çok unsur da bu şiirin parçasıdır. Kaldı ki bir üniversite sınıfında Shakespeare gayet zor ve kapalı gözükebilir, ama kalabalıkları Globe Tiyatrosu''na çeken herhalde bu özellikleri değildi.

Osmanlı Divan şiirinin, yaklaşık beş yüzyıl boyunca serpilip gelişmesine kaynaklık eden başlıca şey, bu şiirin geniş bir kitlenin ilgilendiği önemli konuları akıcı, anlamlı ve dolaysız bir biçimde dile getirmiş olmasıdır. "Gerçek" hayatla hiçbir ilgisi olmamak şöyle dursun, çok büyük bir ihtimalle, kendisini üreden kültürün ve toplumun hayatıyla her türlü alışverişi vardır.

Ne diyelim? (Dinime küfreyleyen, pardon) eski edebiyatımıza küfreyleyen bari beş asır boyunca canlı bir tablo gibi yaşamış bu edebiyattan anlasa.

24 yıl önce
"Öteki"ne dışarıdan bir bakış
Kuraklık ve Backster etkisi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü