|
“İllâ..”nın onsuz olmazlığı

Kelime-i Tevhid; birçok insanın belirttiği gibi, önce “Sahte Tanrılar”ı reddetmekle başlar: Lâ ilâhe! (Tanrı yoktur). Ne var ki bunun ardından “illallah!” gelmezse, insan özlediği iç huzuruna yine kavuşamaz. Yahudi-Alman asıllı ruh sağlığı bilgini ve düşünürü Arno Grün, “Sahte Tanrılar”ın teşhisi yönünde çok doğru, çok dikkate değer şeyler söylüyor. “Sahte Tanrılar” önünde secde etmemiş bir muvahhid Musevî de elbette bizim geniş anlamda kardeşimizdir. İhanete uğrayan sevgiden ve bunun karşısında “Sahte Tanrılar”dan söz ettiğine göre, Sevgi''nin Rabbi, bu anlamda da bizzat sevgi demek olan Allah''ı kabul ediyor, tanıyor demektir. Sevgisizlik, demek oluyor ki Allah''ı bulamayış, İnsanlık Tarihi''ndeki şiddetin, kötülüklerin temel sebebidir. Dışa dönük yapıda bir kimsenin, sevgi kaynağına erişememesi dolayısıyla başka insanlara yönelen nefreti, aslında bilinç altında kendinden nefret ettiğinin göstergesidir. İçe dönük yapıda “Sevgi yoksunları” da, nefret ettikleri kendi benliklerini cezalandırmak için, bir cani ve zalimi “sahte Tanrı” kılarak, “sevme” ihtiyacını bu yoldan tatmine çalışır. Ne var ki “sevilme” ihtiyacının yerine kendinden “nefret”i geçirmiş olduğu için de mutsuz olur. “Sahte Tanrı” da kölelerinin sevgisiyle avunmaya çalışsa bile, o büsbütün yalnızdır, çünkü “sevme” ihtiyacını karşılamaktan âcizdir. Meselâ “pirzolayı, bıldırcın etini, kavurmayı severim” diyebilir, ne var ki bir kediceğizi, bir eşekçeğizi sevemez. Sevgisizlik hastalığını nefrete dönüştürmüş zalim ve canilerle bunlara kayıtsız-şartsız kölelik ilân etmiş olan “varlığından nefret edenler”in sorunu çözülmedikçe, Grün''ün dediği gibi, zulüm ve şiddet ortadan kalkmayacaktır.

Ne yapmalıyız? İnsanlığa Âdem tarafından Allah''ın “Vedûd” ismi öğretildi. Daha sonra “Sahte Tanrılar” ardında İblis''e tapma ve yabancılaşma, “Zatına hoşca bakmayı, İzzet-i nefsinin Allah sevgisiyle gerçekleşeceğini, Nefs-i Mutmainne hedefini unutturma” girişimleri, Nuh''dan ve her yüce sevgi elçisinden sonra tekrarlandı. Onsekizinci yüzyılda Allah''ı önce bir varsayım olarak algılama (Kâinat''ın ulu mimarı), ondokuzuncu yüzyılda da artık bu varsayıma gerek kalmadığı meş''um öğretisi pazara sürüldü. “Bilim” adına ilkokul ders kitaplarından başka birşey görmemiş, bazıları onu dahî görmemiş kimseler, Orwell''in koyunları makamında melemeye başladılar: -Ya bilim, ya Tanrı! En iyisi Allah''sız sevgi, kimi seveceğini çobanımız sahte Tanrı bilir, O''nu sev!- mee! mee! mee!

Bazı tosuncuklar, yanlarına veteriner yanaşmasından çok huylanır, toslar ve teperler. Farklı sürülerin tosuncukları, hatta kimi zaman aynı sürünün tosuncukları, düveleri, koçları, kendi aralarında da toslaşır ve tepişirler, sahte Tanrı bir köle gönderip biçare tosuncağızı sunağına sunulmaya lâyık görünceye kadar!

Ey Azizan, görüyorsunuz ki “illâ..sız lâ”, en meş''um ve temel yanıltmacadır. Arno Grün dahî teşhisi çok güzel koyduğu halde, tam anlamıyla tarafsız ve âdil davranamadığı, ön yargılarından kurtulamadığı için mi, yoksa bağlı olduğu cemaatin sahte tanrılarından korktuğu için mi nedir, bir noktadan sonra, “ben Hakk''ı buraya kadar severim!” diyeceği anlaşılıyor. Erich Fromm''un ilerisine geçemeyip gerisinde kalıyor. (İlgilenen Grün, İhanete Uğrayan Sevgi - Sahte Tanrılar, çeviren: İ.İgan, İstanbul 2007, s. 210''u okusun! Hidayeti bulanlara selâm olsun!)

İnsan, “Sahte Tanrı” yontarak “beşerin böyle dalâletleri var! / Putunu kendi yapar, kendi tapar!” kavlince, Allah sevgisine erişemeyen, sevmeyen ve sevilmeyen benliğini cezalandırmak için bu bâtıl Rabbler''in kölesi olursa, elbette mutsuzdur. Bu sahte Tanrılar da aslında mutsuzdur, bunlar Kur''an-ı Kerim''de “endâd” olarak anılırlar. (2/22, 165; 14/30; 34/33; 39/8; 41/9) “Endâd”ın köleleri arasında “kendisi muhtâc-ı himmet bir dede” kabîlinden “sevgi” tacirleri de vardır. Bunlar aslında ispirto ve uyuşturucu tacirleridir.

Ey Azîzan, “Allah''ı bırakıp endâdı sev!- mee!” şeklinde, sevimli kuzu melemeleri işitirseniz, bunu “Allah''ı bırakıp endâdı sevme!” olarak idrâk buyurunuz. (Algılayınız). Tabib-i Kulûb''un da başta Yüce Sevgili olduğunu unutmayınız. Sevmek ve sevilmek Nefs''in teneffüsüdür. “Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz!” Yunus''a da selâm olsun!

17 yıl önce
“İllâ..”nın onsuz olmazlığı
Cârullah yolunda
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?