|
Yarım asırlık direnişin kazanımı

Başörtüsü yasağının temelinde din karşıtlığı ve elitist zihniyet yatıyordu. Ve yasağın her aşamasında CHP ön safta yer alıyordu. Türkiye’nin 50 yılı yasak tartışmalarıyla geçti. 1960 darbesinden sonra yüksek yargıyı ele geçiren CHP zihniyeti, ülkeyi rehin almıştı.

Rahmetli Turgut Özal, yasağı kaldırmak için ilk adım atan siyasetçi oldu. Yaptığı düzenlemeler faşist laikçi yargıçlar tarafından reddedildi. Üstelik verdikleri kararlar sorunu içinden çıkılmaz hale getirdi. Yasak karşısında en büyük direnci Necmettin Erbakan verdi. Refah Partisi’nin kapatılma sebepleri arasında başörtüsü yasağının kaldırılmasını istemesi de yer alıyordu.

AK Parti büyük çoğunlukla iktidara geldiği 2002’den 2013 yılına kadar vesayetçi dayatmalar nedeniyle başörtüsü yasağını kaldıramamıştı. 2007 seçimlerinden sonra AK Parti ve MHP’nin ortak teklifiyle sadece üniversite öğrencilerine yönelik başörtüsü yasağını kaldıran bir Anayasa değişikliği yapıldı.

Değişiklik CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü. Mahkeme, Anayasa değişikliğini iptal ederek, neredeyse bu konuda hiçbir değişiklik yapılamayacağına hükmetti.

“411 el kaosa kalktı”ğı için durumdan vazife çıkaran dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti’ye kapatma davası açtı. Yasağın kaldırılması için Anayasa değişikliği yapan AK Parti kapatılmaktan kıl payı kurtuldu, ama “laiklik karşıtı fillerin odağı” olduğu için cezadan kurtulamamıştı.

Meclis’in yüzde 74’ü Anayasa değişikliğine “Evet” diyen partilerin oy toplamına baktığımızda halkın yüzde 60’ının “Evet” dediği Anayasa değişikliği, CHP zihniyetli yargıçlar tarafından iptal edildi. Meclis’in yasama yetkisi gasp edildi.

AK Parti, ancak üçüncü seçim zaferinden sonra başörtüsü yasağını ortadan kaldırabildi. 2007 seçimlerinden sonra Meclis, cumhurbaşkanı seçemeseydi, seçilen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde Anayasa Mahkemesi’ne yeni üyeler atanmasaydı ve 2010 Anayasa değişikliği olmasaydı, yine yasağın kaldırılması mümkün olmayacaktı.

Bütün bunları başörtüsü konusunda CHP’nin geçmişinin ne kadar kötü olduğunu hatırlatmak için yazmıyorum. Elbette, kapanmayan yaralar var. Ama daha da önemlisi bütün yaşananlara rağmen, fırsat bulsa aynı şeyleri, belki de daha fazlasını yapmayı hayal eden bir kitle var. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da o kitlenin farkında ki, bayram değil seyran değil, muhafazakârlara garanti vermenin derdine düştü.

CHP başörtüsü serbestiyetini yasal güvence altına almak için yasa teklifi verdi. Onun öncesinde de Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, helalleşme kapsamında böyle bir adım atacaklarını ilan etmişti.

Şu an hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda veya herhangi bir eğitim kuruluşunda başörtüsü serbestliği ile ilgili bir sorun yok. O halde CHP niye böyle bir hamle yaptı. Kemal Bey’in adaylık için yanıp tutuştuğunu biliyoruz. Kemal Bey’in adaylığına karşı olanlar “Efendim sizden çok iyi aday olur ama, muhafazakârlar size oy vermez. O kesimden oy alamayan seçimi kazanamaz” tezini iyi işliyor.

Tabii bir de masada malum muhafazakâr görünümlüler var. Onlar da “CHP gelirse eskisi gibi muhafazakârlar üzerinde baskılar oluşur” korkusu üzerinden pazarlık güçlerini artırıyor. Bu konularda sıkışan Kılıçdaroğlu, çareyi başörtüsüne yasal güvencede buldu. Geçti kameranın karşısına “Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız” dedi.

“Kime karşı güvence, yeniden yasağı kim getirecek, yasal güvenceye ihtiyaç var mı?” gibi herhangi bir soru sormadan, bu teklif hemen hayata geçirilmeli. Türkiye’de 50 yıl başörtüsü yasağı kanunsuz bir şekilde uygulandı. Üstelik, uygulandığı dönemlerde hükümetler, durumdan rahatsızdı, siyasiler sorunun çözümü için mücadele ediyordu.

Yasaklayıcı hüküm yokken millete bu zulmü yapanlar, şimdi siyasi sebeplerle ölü taklidi yapıyorlar, ancak ellerinde fırsat geçse 90’lı yılları bize mumla aratırlar.

CHP madem bu kıvama geldi, öyle muğlak bir kanun teklifi ile olmaz. Çok net ifadelerin yer aldığı bir Anayasa değişikliği ile konu tarihin çöplüğüne gönderilebilir. Ayrıca sadece bundan sonra bir daha böyle yasak gelmeyecek güvencesi yeterli değil. Hâlâ 28 Şubat’ın yaraları tam olarak kapanmış değil. Hâlâ mağduriyetler giderilmiş değil. O hakların iadesi için de gerekli düzenlemeler yapılmalı.

İster siyaseten olsun, ister başka hesaplar nedeniyle... Yarım asırlık direnişin kazanımıdır gelinen nokta. Beyazıt Meydanı’ndan Tandoğan Meydanı’na; Türkiye’yi el ele zinciriyle saranlardan eğitimlerini gurbette tamamlayanlara bin selam olsun.

#CHP
#Necmettin Erbakan
#Turgut Özal
#AK Parti
2 yıl önce
Yarım asırlık direnişin kazanımı
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî