Gece horozlarının sözlüğünde ''bahar''= ''karakış'' , gece=gündüz demektir. Bazıları bilmeden gece horozluğuna soyunurlar. En tehlikelileri de ''yorgan kavgası'' çıkarıp sonunda yağma ve gasb tasarlayanlardır. Bunların büyük kısmı da emperyalizmin el ulakları ve görevlileridir. Bunların ''bahar'' dan bahsettikleri yerde karakış, karakış dan söz ettikleri yerde bahar vardır.
Bilmeksizin gece horozluğu yapanlardan birisi, Allah affetsin, Ziya Gökalp''dir. '' Türkiye büyüyüp Turan olacak/ Düşmanın ülkesi viran olacak!''
Türkiye büyüyüp Turan mı oldu? Maalesef hayır! Sadece, ''bir hilal uğruna, Ya Rabb, ne güneşler battı!''
Kore savaşı'' na katılmamızdan önce de gece horozları ötmeye başlamıştı. O sırada ben küçük bir horoz mukallidi olarak havaya kapılmış, aruz vezniyle, Kore''ye giden bir Mehmetcik ağzından, Feriköy Çobanoğlu sokağında oynadığım yaşlarda '' biz isteyerek can veririz ta beşeriyet/artık bırakıp kavgayı bitsin bu vaziyet!'' tarzında gayet tatsız ve tuzsuz, yavan ve yaşık, ve dahi başarısız beyitler döktürmüştüm. (Tövbe Ya Rabbi hata rahına gittiklerime! / Bilip ettiklerime, bilmeyip ettiklerime!)
İslam tarihi''nin ve Dünya Tarihi''nin en acı verici ve aynı zamanda ibret verici ve uyarıcı olayı olan Kerbela''dan sonra sonuçları İslam Alemi için rahmetli değil, şeametli olan en önemli olay Çaldıran, Mercidabık, Ridaniyye Savaşlarıdır. İslam âlemi Moğol istilasının ve Haçlı Seferleri''nin sonuçlarını da atlatabilirdi. Ne var ki gece horozlarının feryadları etkisinde başlatılan bu ''Dizi'' savaşlar, İslam Âlemi''nin inhitatını da başlattı. İran İslam Devrimi''nden sonra emperyalizmin kuluçka makinelerinden nice civcivler çıkartılarak İslam âlemine dağıtıldı. Ya aklını, ya gönlünü, yahut vicdanını elden vermiş bu sabık civcivler şimdi horoz olarak, gece horozluğunu daha elverişli gördükleri veya akıllarını yitirdikleri için konsere başladılar: Türkiye büyüyüp Turan olacak/Düşmanın ülkesi viran olacak! Oysa bu horozcuklar, düşman olarak kendilerine yine müslümanların gösterildiğini görmez veya görmezlikten gelirler ve emperyalizm de gece horozlarının teşvik ettiği horoz döğüşlerinin sürekli parsasını toplar.
Kasden gece horozluğuna soyunanların bir kurnazlıkları da yanlış yöne kışkırtmalarının sonucunda felaket baş gösterince sorumlu tutulmaları ihtimalini bertaraf etmek için, bir yandan kışkırtırken bir yandan da : ''itidâli terk etmeyelim, soğukkanlı olalım'' demeleridir. ''Bardağı tersine tut, içindeki suyu da dökme!'' der gibi!
Horoz döğüşü kışkırtıcılığı sadece Osmanlı''nın vârisi olan toplum içinde yapılmaz, ''Süper Güç'' ittifakının kendinden saymadığı her toplum içinde yapılır. Saddam''ın da ''ikinci Kadisiye, ikinci Sa''d İbn Ebi Vakkas!'' sloganlarıyla İran''a saldırtıldığı gibi! Şimdi de Irak''daki Maliki hükümetini devirme tertipleri içinde, gerçek bir kişilik olup olmadığını bilmediğim bir kâzib ve Hakk''ı mükezzib (yalancı ve Hakk''ı yalanlayan) çıkarılarak El-Kâtib ismiyle fitneye çağırmaya me''mur edilmiş!
Bizim horozları uyarıyorum: Gece horozu olmayın ve horoz döğüştürücülerin yemine tenezzül etmeyin! Bu gibi Kâziblerin borusu da gerçek fecre kadar öter! Her kâtib Hakk''ın kâtibi değildir. ''Kâtib benim, ben Kâtibin, el ne karışır?'' denecek katiblerden de değildir. ''Vay hâline o gün yalanlayanların!''
Zifiri karanlığı, zulmeti, ''işte fecr!'' diye öterek karşılayan şaşkın horozların ve horozlanıp kostaklananların gürültüsünden, bir Anayasa hazırlayacağımızı dahi unuttuk. Hazırlandığı söylenen bir kaç madde de, yine Yâr''in kokusundan yoksun, temel ilkelerden koparılmışa, hatta yapma güle benziyor. Temel ilkeler belirtilmeksizin, temel ilkeler bilinci olmaksızın, insan onuru ve insan hak ve hürriyeti olur mu? Yakında Meclis de tatile girerse, belki de Meclis açıldıktan sonra ''bir gamlı hazânın seherinde/ısrara ne hâcet, yine bülbül?/ Bil, kalbimizin bahçelerinde/can verdi senin söylediğin gül/ Savrulmada gül şimdi havâda/ Gün doğmada bir başka ziyâda'' denecek.
Ey gerçek Âzizan! Hû diyelim Gerçeklerin demine/ Gerçeklerin demi Nûr'' dan sayılır! Gözü olana esasen Ezel Sabahı'' ndan ışıyan Hakıyat Nûru da ayândır. Gece horozlarının ötüşüne aldanmayalım. Daha önce ''Kurt'' benzetmesi için söylediğim gibi, bütün horozları bu benzetmeden tenzih ederim, Sözüm beşer horozlara, beşer tilkilere, beşer kurtlaradır. Onlar da bilsinler ki gerçek Fecr yakındır ve Kâziblerin de, Kâtiblerin de defterini tutan Kerîm Kâtibler vardır.
