|
ABD-PKK pazarlığı, Muttaki"nin telaşı!

İran Dışişleri Bakanı Manuçer Muttaki neden apar topar Ankara''ya geldi? Siyasi gündemin alabildiğine yoğun olduğu bir dönemde, önceden planlanmamış bir ziyaretin Ankara''da en üst düzeyde ilgi görmesi nasıl açıklanabilir? Medyaya yansıyan, ilk akla gelenler şunlar: Irak''ın Komşuları Zirvesi''nin İstanbul''da değil Kahire''de yapılmasından iki ülkenin de rahatsız olması. Sürecin Türkiye ve İran''ın inisiyatifinden çıkıp ABD ve Bağdat ile Arap ülkelerin kontrolüne girmesi. İran''ın nükleer programı ile tırmanan gerilim için Ankara''nın desteğini almak. ABD tarafından kaçırılan İranlıların serbest bırakılması için yardım istemek. İran''ın Irak''la ilişkilerinin gerilmesi ve Türkiye ile işbirliği ihtiyacı içine girmesi.

Ama bütün bunlar daha önce planlanan bir süreç içinde ele alınabilecek konular. Konuşulanlar bunlarsa, ziyaretin böyle aciliyet kesbeder şekilde gerçekleşmesi yadırganacak bir durum. Ankara''da bazı programların ertelenmesine yol açan, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ile ilgili gündemin tam ortasın düşecek şekilde apar topar yapılan ziyaretin bunlarla sınırlı olduğunu düşünmek bana yeterli gelmiyor.

Dünkü
, Irak merkezli sorunun hangi aşamalara geldiğini özetlemeye çalıştım. Atık bölgesel karakter kazanan kriz, Bağdat''tan Kuzey Irak''a kayacak şekilde gelişiyor. Türkiye''nin önceliği tabi ki K. Irak. Iran için de en az Türkiye kadar önemli olan K. Irak, ABD''nin de askerleri için güvenli bir bölge olarak bir gelecek vaat ediyor.

O zaman mesele, bu merkezden beslenen bir milliyetçilik dalgası ve PKK/PJAK üzerinden devam eden bir terör/güvenlik sorunu olarak bütün bölgenin önünde duruyor. Bu durum, bölgesel kriz merkezi olma ihtimalini besliyor. Nitekim Washington Post''tan David Ignatius; Kuzey Irak''ta “yeni bir büyük tehlikenin ortaya çıktığını, saatli bombanın tıklamayı sürdürdüğünü, Kürt milliyetçiliğinin kaygılandırdığını” belirterek; “Joseph Ralston''un, Bush yönetimine, ABD''nin PKK''yı durdurmaması halinde Türklerin Nisan sonunda işgal edebilecekleri uyarısını yaptığı söyleniyor. Konuyu bilen başka yetkililerin de benzer kaygıları var ve bir analist, Türklerin Irak''ın topraklarının içerisinde 8 mile kadar girebileceğini öngördü” ifadelerini kullandı. Benzer yaklaşımlar oldukça fazla.

Aynı durum İran için de geçerli. ABD''nin, İran''ın içerisinde kargaşa yaratması şartıyla PKK''nın Kandil dağındaki varlığını görmezlikten gelmeyi kabul ettiğine, PKK''yı Irak''tan çıkartma isteksizliğinin arkasında bu pazarlığın bulunduğuna ilişkin bilgiler şimdi açıktan yazılıp çiziliyor.

Oysa, ABD''nin PKK ve PJAK''ı ne amaçla nasıl desteklediğine, İran''a nasıl saldırttığına, PJAK''ı nasıl kurduğuna, eğitip silahlandırdığına, finanse ettiğine, ellerine hedef listesi verdiğine, İran içinde çok sayıda saldırıyı nasıl yaptırdığına ilişkin bilgiler aylardır bu köşede yayınlanıyor.

Aynı ABD''nin, İran karşıtı Halkın Mücahitleri Örgütü ile resmen anlaşma yaptığını, PKK/PJAK''ı üç ülkeye karşı kart olarak elinde tuttuğunu, koordinatörlük formülünün bu yüzden tutmayacağını, Türkiye''yi ve İran''ı aslında aynı tehdit kategorisinde gördüğünü, Türkiye''nin bundan endişe etmesi gerektiğini, bu yüzden PKK''ya karşı ABD ile ortak hareket etme şansı bulamayacağını, kamuoyunun aldatıldığını ve terörle mücadele adına dünyayı seferber edenlerin aslında terör üzerinden iş yürüttüğünü kaç kez yazdım, hatırlamıyorum.

Washington''ın amacı şu: Kürt grupları İran''a karşı bir istikrarsızlık unsuru olarak kullanmak. Bu artık gizlenemez bir gerçek. Bunu yaparken formül şöyle belirlenmiş: İran cepheye Türkiye masaya. Türkiye K. Irak yönetimi ve dolaylı olarak PKK ile barıştırılacak. Bu nasıl olacak, hangi esaslar üzerinden olacak belli değil. Buradan devşirilen enerji, yani Türkler ve Kürtler İran karşısında bir güç olarak şekillenecek. Bu olurken İran, hem Güney Irak''ta hem de Kuzey Irak''ta cepheye çekilecek.

Türkiye, terörü kendisine karşı bile gerektiğinde kullanılmak için yedekte tutan bir gücün önerisini ne kadar çözüm olarak görebilir? Kamuoyu böyle bir pazarlığa nasıl ikna edilecek? Bu, Türk iç politikasında nasıl bir reaksiyona yol açacak? Muhtemelen seçimler sonrasının en büyük tartışma konusu bu. Uzlaşma mı hesaplaşma mı? Askeri seçenek mi ABD tezleri mi? Türkiye kamuoyunda ciddi sarsıntılara yol açacak bir tartışma bu. Yüzyıllarca birlikte yaşayan insanlar, “başkalarının çıkarları için” işte böyle kamplara ayrılıyor ve her iki seçenek de toplumsal zemin bulabiliyor. Barışı seçenler de savaşı seçenler de bedel ödüyor. Neden? Başkaları üzerinden, başkalarının diliyle, başkalarının tezleriyle konuştukları için.

Türkiye ile İran Kuzey Irak''ta ortak bir kaderle yüzleşmeye sürükleniyor. Aynı örgüt Türkiye''ye karşı korunurken İran''la savaştırılıyor. Biz bu oyunları Birinci Dünya Savaşı''ndan beri hep izliyoruz.

Bence Türkiye ile İran arasında konuşulacak en önemli mesele bu! ABD PKK''yı gözden çıkarmayacaksa, İran''a karşı kullanmaya devam edecekse, iki ülke ister istemez bir güvenlik dayanışması içine girecektir. İşte o zaman, K. Irak bölgesel bir kriz merkezine dönüşecek!

17 yıl önce
ABD-PKK pazarlığı, Muttaki"nin telaşı!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi