|
El Kaide devleti

Irak işgalinin ilk dönemleriydi. Bütün Ortadoğu üzerine tezler havada uçuşuyordu. Hangi ülke sırada, nerede yeni devletçikler kurulacak, hangi ülke parçalanacak, petrol bölgeleri ne olacak vs.

Neocon istilacılar, Ortadoğu-Güney Asya"da yepyeni haritalar çiziyordu. Pentagon merkezli haritalar yayınlanıyor, bölge ülkeleri istilanın tedirginliğini yaşıyordu. Büyük Kürdistan, Büyük Belucistan devletleri konuşuluyordu.

Irak üç parçaya bölünüyordu. Osmanlı dönemindeki Bağdat, Basra ve Musul vilayetleri gibi devletçikler dile getiriliyordu. Suudi Arabistan"ın parçalanacağı, Doğu"daki petrol bölgelerinde yaşayan Şiiler"in kopacağı, Körfez bölgesinin yeniden yapılanacağı iddia ediliyordu.

En önemlisi de, İslam yurdu Şii ve Sünni olarak iki keskin cepheye ayrılıyordu. Irak ve Suriye"nin kaderi birleştiriliyor, iki ülkenin parçalanması ve yeniden yapılandırılması isteniyordu.

Bütün bu harita taslaklarının en önemlisi şuydu: Irak ve Suriye parçalanacak. İki ülkedeki Sünniler birleştirilecek. Bölgede yeni bir Sünni devlet oluşturulacaktı. Bu Sünni devlet ağırlıklı olarak S. Arabistan etkisinde olacaktı.

Tabi, enerji kaynakları ve koridorları ile mezhep eksenli yeniden yapılandırmaya dayalı harita çizimleri müthiş derecede paralellik arzediyordu. Bir şey daha var; İşgal sonrası ortaya çıkan örgütlerden bazılarının faaliyet ve ilgi alanları da bu yeni harita ve enerji projeleriyle birebir örtüşüyordu.

Türkiye dahil, bütün dünya karşı olmasına rağmen Irak fiziki olarak olmasa da fiili olarak bölündü. Millet olma özelliğini yitirdi. Kürtler fiilen ayrıldı. Sünniler Şii merkezi yönetiminden koptu. Şimdi Suriye"de benzer bir durum olup olmayacağı konuşuluyor. Bir Nusayri devleti ve Sünni çoğunluk üzerinden Suriye bir daha biraraya gelemeyecek şekilde, en azından manevi olarak bölündü.

Hem Irak"ta hem de Suriye"de örgütler bu parçalanmaya ayarlı eylem stratejileri uyguladı. Şu an bunu Suriye"de apaçık görüyoruz. Özgür Suriye Ordusu muhalifleri temsil ederken El Kaide kökenli örgütler çokuluslu bölünme stratejilerine, enerji politikalarına paralellik arzeden eylemlere girişiyor.

Son günlerde El Kaide kökenli örgütlerin gerek Suriye"de gerekse Irak"ta öne çıkması, petrol bölgelerine yönelmesi, muhaliflerle çatışmalara girmesi en önemlisi de Irak ve Suriye"de uyguladıkları eylem stratejisinin birbirini tamamlıyor görüntü vermesi endişe verici.

O malum Sünni devlet projesi yeniden harekete mi geçiriliyor? Irak ve Suriye Sünnileri üzerinden başka bir tasarım mı söz konusu? 2003"teki neocon projeler tekrar mı gündeme getirildi?

El Kaide, ulaştığı bütün ülkelerde büyük yıkımlara neden oldu. Daha doğrusu, bir Truva atı gibi, arkasından uluslararası güçleri o bölgelere taşıdı. Ya da uluslararası güçlerin enerji ve jeopolitik hesapları gereği hedef aldığı hemen her coğrafyada bir şekilde El Kaide etkisi güçlendi.

Bu bir rastlantı mı yoksa bir proje mi ayrı konu. Ama son dönemde, hem de İkinci Cenevre Zirvesi öncesinde El Kaide kökenli örgütlerin etkinliğinin bu kadar artması, tam da bu dönemde, Irak"ın petrol kaynaklarını dünya pazarlarına ulaştıracak koridorlar üzerinde yeni planların devreye sokulması üzerinde ciddi biçimde düşünmek lazım.

2003"te Irak petrollerini İsrail limanlarına taşıma projesi vardı. Şimdi benzer projeler yeniden gündeme geldi ve bu sefer Suriye üzerinden Akdeniz"e, İsrail"e ulaştırılmak isteniyor.

Burada şu soruyu sormak lazım: Ortak Sünni devleti tekrar gündeme taşır nitelikte El Kaide"nin yeniden tırmanışa geçmesinin arkasında kimler var? S. Arabistan mı? ABD-Avrupa neocon çevreler mi? İsrail mi? Petrol şirketleri mi? Bu oyunun kurucuları kimler ve nasıl bir oyun planlanıyor?

Olayın Türkiye boyutları da var. Söz konusu örgütler Türkiye sınırına dayandı. Öteden beri Suriye muhalefetine verdiği destek yüzünden Türkiye dışarıda El Kaide ile bağlantılı ülke gösterilmek isteniyor. Özellikle ABD-İngiliz finans çevreleri bu yönde algıyı besleyecek şekilde çok ciddi bir operasyon yürütüyor.

17 Aralık"tan bu yana, bu operasyonun Türkiye içinde de güçlü destekçileri var. Belli çevreler Türkiye"yi teröre destek veren ülke ilan ettirmek, El Kaide"ye destek veren ülke ilan ettirmek, bu yönde Ankara üzerinde uluslararası baskı oluşturmak için yoğun çaba harcıyor. Aynı çevreler üzerinde yaşadıkları ülkeye büyük bir tuzak kuruyor daha doğrusu başkalarının kurduğu bu oyunun Türkiye ayağını oluşturuyor. MİT"e ait TIR"a, dışarıdan geldiği muhtemel olan bir ihbarla "suçüstü" yaptırmak isteyip devletin savcısını bu iş için seferber edenlerle oyun kurucular arasında organik bağ olduğunu düşünmemek için aptal olmak lazım.

Aslında, resmen tamamına bakınca, Türkiye içinde operasyon yapanlarla El Kaide"nin bölge genelindeki eylem stratejisinin birbiriyle nasıl da örtüştüğü çok iyi görülecektir.

Çok tuhaf bir durum bu! İki tarafın eylem ve icraatları da o bilindik oyun kurucuların hanesine yazılıyor. İkisi de bulunduğu bölgeleri, ülkeleri istikrarsızlaştırıyor. Şaşırtıcı, inanması zor ve son derece rahatsız edici.

El Kaide tarzı örgütlerin Suriye ve Irak"ta hızla güç kazanması ile Türkiye"deki "operasyon" arasındaki bağı gözden kaçırmak mümkün değil. Başbakan"ın İkinci Cenevre Zirvesi bağlamında "Çok önemli gelişmeler olacak" dediği şeyin ne olduğunu gerçekten çok merak ediyorum.

10 yıl önce
El Kaide devleti
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?