|
Fatih Camii"nde ne oldu?

TVNET olarak Fatih Camii"ndeki Cuma namazlarını her hafta canlı yayınlıyoruz.

Bunu yapma "gerekçelerimizden biri"; Cuma namazlarının aynı zamanda "haber değeri" olduğuna inanmamızdır. Bir ibadet olduğu kadar aynı zamanda bir toplumsal faaliyettir. Her hangi bir yerde beş-on kişi yürüdüğü veya bir faaliyet yaptığında haber olur. Peki yüzbinlerce, milyonlarca insanın Cuma namazı neden televizyonların ilgisini çekmez?

Ama dün gerçekten canlı yayın "haber"e dönüştü.

Kalabalıktan biri kişi ayağa kalkıp bağırmaya başladı. Bıçak çekip mihraba yönelen kişi, "Ey cemaat beni dinleyin. Ben askerim. Ümmeti Muhammed bana sahip çıksın" diyerek bağırmaya başlayınca canlı yayını kestik.

İmam ve cemaatin olgun, sağduyulu tutumu cami içinde gelişebilecek olası bir provokasyonun önüne geçti. Durum sakinleşince de yayına devam ettik.

Sonradan öğrendik ki; dün sadece Fatih Camii"nde değil, Konya Hacıveyiszade Camii ile İstanbul Yenibosna"daki Aksa Camii"nde de benzer rahatsız edici olaylar yaşanmış.

Hepsinde imamların ve cemaatin olgunluğu daha da üzücü olabilecek gelişmelerin önüne geçmişti.

İstanbul Valiliği tarafından yapılan açıklamaya göre, Fransa"da yaşayan, sabıkası olan, psikolojik rahatsızlığı bulunan Selami Okuyucu askerlik için Türkiye"ye gelmiş. Saçını kestirmek istememiş, rapor almış vs...

Meczup olabilir. Dengesiz biri olabilir. Üç olay da münferit hadiseler olabilir. Bu olaylardan genel kanaatler çıkarılması doğru da olmayabilir.

Ama burası Türkiye. Öyle şeyler yaşıyoruz ki, küçük, münferit olayların bambaşka bağlantıları ortaya çıkabiliyor, bu gelişmeler bir anda toplumsal hareketlenmelere neden olabiliyor.

Çatıdan düşüp hayatını kaybeden bir gencimiz üzerinden "katil devlet" sloganlarıyla örgütler sokaklara dökülebiliyor, kitleler üzerine isyan baskısı kurabiliyor.

Yeşili, çevreyi koruma kaygısıyla harekete geçenlerin eylemleri darbe senaryosuna dönüşebiliyor. Biriler bu olaylar üzerinden Türkiye"de rejim değişikliği projeleri tartışabiliyor.

Yine sıradan bir olay, taraflardan birinin kimliği üzerinden etnik veya mezhep çatışmaları şeklinde servis edilebiliyor, kitleler sokağa çekilebiliyor.

Hemen bütün askeri müdahalelerden önce "şeriat tehlikesi" söylemleri pazarlanıp kan dökülebiliyor. Akla hayale gelmeyecek senaryolarla Türkiye toplumu kamplara ayrılıyor, çatıştırılıyor, kan üzerinden iktidar hesapları yapılabiliyor.

Sivas"lar, Maraş"lar, Aczimendi gösterileri, kasetler, ev basmalar gibi iyi işlenmiş senaryolar üzerinden darbe hazırlıkları yapılabiliyor, bu darbeler gerçekleşiyor, milyonlarca insan devlet düşmanı ilan ediliyor.

O kadar çok tecrübemiz var ki, her meczup hikayesinin, her psikolojisi bozuk adamın bağırıp çağırmasının arkasında bir şeyler arıyoruz. Nedense bu endişeler çoğu zaman doğru çıkıyor.

Türkiye gerilimli günler yaşıyor. Birileri; sokakların tahammülsüzlük ve öfke ile kuşatılmasını istiyor. Etnik çatışmalarla on yıllarını harcayan bir ülkeye, yeni bir iç tehdit dayatılıyor, Alevi-Sünni gerilimine yatırım yapılıyor.

Sıradan bir olay üzerinden ısrarla bu senaryo servis ediliyor. Bunu yapanların nasıl bir Türkiye hesabı olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz.

Suriye meselesi içerideki bu gerilimi besliyor. Mısır"daki darbe, bu çevrelerin cesaretini artırıyor. Tahrir gibi özgürlük sloganlarıyla dünyaya örnek olanların bir anda darbe çağrısı yapabiliyor olmaları, toplumsal olayların ne kadar yönetilebildiğine dair çarpıcı bir örnek sundu bize.

Tam da bu sırada, üç camide birden benzer olayların olmasının bizi endişelendirmesinden daha normal bir şey yoktur. Hele ki, 28 Şubat öncesi o kirli tezgahlara tanık olmuşsak.

Irak"ta camiler ve türbeler üzerinden iç savaş başlatıldı. Suriye"de Sünni ve Nusayrilerin kimlikleri üzerinden bir savaş yürütülüyor. Mısır"da Cami-Kilise ekseninde iç çatışma senaryoları servis edildi.

Öyleyse Fatih Camii"ndeki talihsiz olayı biraz önemsemek gerekir. Bu olay bir meczubun, psikolojisi bozuk bir kişinin bireysel, ölçüsüz davranışı olabilir.

Ancak son aylarda bir çok şeyin kutsallar üzerinden yürütülmesi dikkat çekici değil mi? Hiç değilse olabileceklere hazırlıklı olmak gerekmez mi?

11 yıl önce
Fatih Camii"nde ne oldu?
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?