|
İsrail Beyrut"u bombalar mı?

İsrail''in Güney Lübnan''ı harabeye çevirdiği ama en acı yenilgisini de aldığı 33 günlük savaştan sonra başlayan ve iç çatışmaya doğru giden kriz, pazartesi günü yeni bir çatışmanın patlak vermesiyle farklı bir boyut kazandı. Amerikan destekli Fuad Sinyora hükümeti ile 14 Mart koalisyonu adıyla hareket eden Hizbullah liderliğindeki muhalefet arasındaki gerilimle kaynayan Lübnan''da, 400 bine yakın Filistinli mülteciden 30 bininin yaşadığı Trablus''taki Nahr el Bared kampındaki Filistinlilerin silahsızlandırılmasına yönelik girişim geniş çaplı çatışmaya dönüştü. Çatışmaların Filistinlilerin yaşadığı diğer bölgelere yayılması, iç savaş yeniden başlar mı korkusu taşıyanlar için ciddi bir endişe kaynağı.

Geçtiğimiz yıl Kasım ayında kurulan, daha önce pek adı bilinmeyen, şimdiye kadar teşkilatlanmasına göz yumulduğu anlaşılan, belki de Sünni olduğu için desteklenen Feth-ul İslam, çatışmayı bütün Lübnan''a yayma tehdidinde bulunuyor. Lübnan ordusunun ağır silahlarla bombaladığı mülteci kampında sivillerin ciddi zarar gördüğü, yaralıların sokaklarda beklediği, camilerin hedef olduğu gibi dramatik sahneler aktarılıyor.

Sınırları, hava sahası ve denizi uluslararası güçlerin denetiminde olan, güney bölgesi Hizbullah''a ait olan Lübnan''ın, bir ordudan çok polis teşkilatını andıran güvenlik birimi neden bir anda Filistinlileri silahsızlandırmaya girişti? Suriye ordusunun Lübnan''da bulunmasının temeli olan Taif Anlaşması''na göre mülteci kamplarının denetimi Filistinlilere ait ve kamp içinde silah taşıma izinleri var.

Feh-ul İslam örgütünün El Kaide bağlantılı olduğu, banka soyacağı, saldırı yapacağı, bundan önceki saldırılardan sorumlu olduğu gibi iddialar biraz medyayı etkilemeye dönük gibi. Lübnan ordusunun ülkede hakimiyet kurduğunu gösterme amacı da pek inandırıcı değil. Zaten böyle bir iddiası ve gücü olamaz.

ABD ve İsrail gibi müttefiklerinin o bölgeyi bir garnizon ülkeye dönüştürme projesi, 1975-90 iç savaşı dönemini hatırlatan gelişmeleri hazırlıyor. Refik Hariri''nin öldürülmesinden sonra BM Güvenlik Konseyi kararıyla Suriye Lübnan''dan çıkarıldı. Şam yönetimi hem suikastten hem de daha sonra meydana gelen saldırılardan sorumlu tutuldu. Suikast için kurulması planlanan BM bünyesindeki mahkeme için bugünlerde yeniden tartışma başladı. Hizbullah ve müttefikleri mahkemeye kesinlikle karşı çıkıyor. Saldırılar, mahkeme tartışmasıyla aynı döneme denk geldi. Ama garip biçimde Filistinliler üzerinden kriz patladı. Neden?

Filistinli Hamas örgütü ve Hizbullah''ın sempatiyle bakmadığı Feth-ul İslam neden şimdi gündeme geldi? Refik Hariri çevresinin, özellikle Saad Hariri''nin bu örgüte göz yumduğunu, Sünni olduğu için güç kazanmasını dolaylı olarak desteklediğini hatta para aktarıldığını söyleyenler bile var. Ama şu an hakim iddia, bu örgütün Suriye destekli olduğu yönünde. Lübnan''la ilgili her durumda olduğu gibi, bu sefer de Suriye suçlanıyor. Daha doğrusu Şam''a karşı yeni bir saldırı süreci başlatılıyor.

Örgütün başındaki Ebu Hüseyin unvanıyla anılan Şakir el Absi 1955 Eriha doğumlu bir Filistinli. Yaser Arafat''la birlikte mücadele etti. Arafat''ın laik milliyetçiliğine karşı İslamcı kimliği savunarak ondan ayrıldı. Örgütü Suriye''de kurdu. Ama Suriyeliler onu cezaevine attılar. 2004''te Ürdün''deki Amerikalı diplomat Laurence Foley suikastinden sorumlu tutuldu. Ancak o tarihte cezaevinde olduğu ortaya çıktı.

İlginç açıklamaları var: Amerikalıları Irak''ta öldürmenin yeterli olmadığını, Arap dünyasından çekilmesi için ABD kamuoyunu etkilemek gerektiğini, onları evlerinde vurma hakları olduğunu belirterek, “Terörist olarak nitelenmekten rahatsızlık duymadığını” söylüyor.

Suriye''nin böyle İslamcı bir kişiyi desteklemesi düşünülemez. Özellikle bu kişi Sünni ise ve Suriye Sünnilerini etkileyebilecekse. Şimdi Birleşmiş Milletler Trablus''taki saldırı yayılırsa iç savaşın çıkabileceğini söylüyor. Böyle bir durumda Hizbullah ne yapacak? Ülkedeki yabancı güçler ne yapacak? ABD ve müttefikleri iç çatışmalara müdahale ederse nasıl bir Lübnan olacak? Aynı dönemde İsrail''in yeniden saldıracağını düşünmek de gerekiyor?

Sünnilerin en güçlü bölgesi Trablus''taki durumu, bölgesel kamplaşma ile birlikte değerlendirmek gerekiyor. ABD/İsrail ile İran/Suriye arasında yeni bir restleşmenin göstergesi bu. Tahmin edildiği gibi, örgütün Suriye desteğinde olduğu belirtilerek Şam''a karşı yeni bir süreç başlatılacak. Tahmin edildiği gibi bu savaş İran ya da Suriye topraklarında değil yine Lübnan''da başladı.

Eğer böyleyse yakında başka güçler de sahneye çıkacak demektir. Eğer böyleyse Lübnan''daki uluslar arası güce yeni misyonlar yüklenecek demektir. Eğer böyleyse İsrail Lübnan''a yeniden saldıracak demektir. Peki bu sefer Güney Lübnan''la mı sınırlı kalır? Beyrut''u bombalar mı?

İşte o zaman hem iç savaş yaşanır, hem ABD yeni bir savaşın içinde yer alır, hem İran''dan Trablus''a kadar bütün bölge alev topuna döner… Kuzey Irak ve Filistin iç savaşı da buna dahil!

17 yıl önce
İsrail Beyrut"u bombalar mı?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi