|
Kim kime diz çöktürdü!

İran"la P5+1 ülkeleri, yani BM Güvenlik Konseyi"nin beş daimi üyesi ile Almanya arasında Cenevre"de varılan uzlaşma tarihi niteliktedir.

Yıllardır, bölge ile Batı arasındaki hemen bütün meselelerde masada yerini koruyan, nükleer korku üzerine servis edilen, "haritadan silme" tehditlerine kadar varan nükleer krizde ilk kez belirgin bir aşamaya ulaşılabildi.

Görünüşe göre taraflar, altı aylık süre içinde uranyum zenginleştirme konusunda uzlaştılar. İran yüzde üç buçuk oranında zenginleştirilmiş uranyum stoklarını gelecek altı ayda artırmayacak, ek zenginleştirme yapmayacak.

Buna karşılık olarak İran"a yönelik ağır ambargo yumuşatılacak. Hava ambargosu dahil, mali açıdan Tahran yönetimi ciddi anlamda nefes alacak. İran"ın dondurulan paralarının bir kısmı serbest bırakılacak. Taraflar sürecin normal seyrinde gitmesi halinde nihai anlaşma için zemin oluşturmuş olacak.

Nükleer krizin yirmi yıldır dünyayı meşgul ettiği düşünülünce bu anlaşmanın önemi ortaya çıkıyor. İran devriminden bu yana devam eden çatışma ve restleşme tarihinde bir kırılma yaşanıyor. Bir çatışma tarihi, İran-Batı arasında yeni bir diyalog tarihine dönüşüyor. Bunun sadece İran"la sınırlı olmadığını, Ortadoğu"da herkesi etkileyeceğini hatta küresel diplomasi ve güç kavgalarında bir kritik eşik olacağını söylemek durumundayız.

Ambargonun hafifletilmesi, İran"ın milyarlarca dolarlık malvarlığının serbest bırakılması, Türkiye-İran arasındaki ekonomik ilişkileri ciddi oranda güçlendirecek. Son yıllarda özellikle mali açıdan Ankara yoğun baskı altındaydı. Altın ve değerli taşların İran"ı satışı ve bankalar üzerindeki baskı rahatlayacak. Petrol ve doğalgazdan sivil taşımacılığa, bankacılıktan diğer endüstriyel ihtiyaçlara kadar her alanda bir yumuşama söz konusu.

Ekonomik getirisi uzlaşmanın sadece bir bölümü. Asıl önemlisi, İran"la yeni bir sayfa açılması, normalleşmeye doğru kapı aralanması. Etkili sonuçlar bu alanda hissedilecek.

İran anlaşmayı "zafer" olarak kutluyor. Yumuşamanın sembol ismi Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Ayetullah Ali Hamaney"e gönderdiği mesajda, "İran"ın nükleer hakkını dünyanın önde gelen kudretlerine kabul ettirdik. Tüm kırmızı çizgilerimize riayet ettik" diyor. Ancak masanın diğer tarafı, anlaşma ile İran"ın uranyum zenginleştirmeyi dondurduğunu söylüyor.

Türkiye, Cenevre"de varılan sonucu destekledi. Zaten Ankara"nın bu yöndeki politikası hiç değişmedi ve İran"a hiçbir ülkenin vermediği desteği verdi. Bu, yıllardır hep böyleydi. Öyle ki Türkiye, bir çok platformda İran"ın bu hakkını açıkça savundu bu yönde eleştiri ve baskılara direndi.

Ancak iki ülke çok öfkeli: İsrail ve Suudi Arabistan. Netanyahu "Anlaşmayı tanımayacaklarını, İran"ın bu gücüne karşı mücadeleye devam edeceklerini, anlaşmanın büyük bir hata olduğunu ve İran"ı durduracaklarını" açıkladı. Ne gariptir ki, İsrail"in bu mücadelede en büyük "ortağı" S. Arabistan.

İki ülke, İran "tehdidi" konusunda dünyayı etkileme gücünü büyük oranda kaybetti. Adeta yalnızlaştı. Bu yüzden de ortak çıkar ilişkilerini artık gizleme gereği bile duymuyor. İsrail ve S. Arabistan, İran-Batı yakınlaşmasına karşı yepyeni bir cephe inşa ediyor.

Beyrut"ta İran Büyükelçiliği"ne yönelik saldırıyı bu açıdan yorumlamıştık. İsrail-S. Arabistan cephesi ile İran arasında, örgütler üzerinden yeni bir çatışma başlatıldığına, bu çatışmanın terör dalgası olarak hızla yayılacağına, bölgede yeni bir terör tehdidinin ortaya çıktığına dikkat çekmiştik.

Bu, bir süre sonra suikastler olarak da kendini gösterecektir!

Bir önceki Cenevre görüşmelerini yorumlarken; "Fars diplomasisi mi ABD"ye diz çöktürüyor yoksa Barack Obama"nın yumuşama politikası mı İran"ı çözüyor" diye sormuştum.

ABD-İran yakınlaşmasının jeopolitik sarsıntıya yol açacağını belirterek, İsrail ve S. Arabistan arasındaki kader ortaklığına dikkat çekmiştim. Ortada ezber bozacak gelişmeler olduğunu, Ortadoğu"da çok ciddi güç hareketliliği yaşanacağını, yeni bir güç haritası şekilleneceğini not etmiştim.

Tekrar hatırlatmamız lazım: Ne gariptir ki, 17 Mayıs 2010 yılında Türkiye-İran-Brezilya arasında imzalanan Takas Anlaşması"nı sabote eden ülkeler şimdi Cenevre"de aynı masa etrafında barış şovu yapıyor. "Nasıl Türkiye gibi bir ülke, böylesine küresel bir soruna çözüm bulabilir, nasıl Brezilya gibi bir ülke, küresel sisteme hava atacak bir anlaşmaya imza atabilir" diyenler, o zamanlar bilerek bir barışı sabote etmişler hatta iki ülkeyi cezalandırma girişimlerinde bulunmuşlardı. Türkiye ve Brezilya"nın o günkü başarısını bir kez daha takdir etmek, teslim etmek boynumuzun borcu.

Fars diplomasisi mi diz çöktürüyor yoksa Barack Obama"nın yumuşama politikası mı İran"ı çözüyor? Bence Fars diplomasisi başardı. Masanın diğer tarafında oturanlara diz çöktürdü.

İran petrol ve doğal gazı Avrupa"yı yola getirdi. Bundan sonra enerji projeleri nükleer pazarlıkların önüne geçecek. Tabii Türkiye üzerinden...

10 yıl önce
Kim kime diz çöktürdü!
Rabbine hasım kesilen insan!
Sosyal çürüme yazıları 8: Sıkıntı yok cumhuriyeti
Belirsizlik ‘algılamayı’ öldürür
Reisi’nin manidar ölümü
İran bu sancılı günleri nasıl atlatacak?