|
Sıradaki suikastler ve jeopolitik kâbus

İran''ın ünlü nükleer fizikçisi Ardeşir Hasanpur 18 Ocak''ta öldürüldü. İran yönetimi Hasanpur''un ölümünü ancak 21. Ocak''ta açıkladı. Ölüm sebebi ise “radyoaktif zehirlenme” olarak duyuruldu. Ama gerçek böyle mi?

İstihbarat kuruluşu Stratfor, Hasanpur''un sanıldığı gibi radyoaktif zehirlenme sonucu ölmediğini, İsrail istihbarat teşkilatı Mossad tarafından öldürüldüğünü, bu konuda güçlü kanıtlar bulunduğunu, sadece Hasanpur''un değil, başka nükleer bilimcilerin de Mossad''ın hedefi olduğunu, bazılarının öldürüldüğünü, bazılarının da yaralandığını iddia etti.

44 yaşındaki Hasanpur İsfahan''daki nükleer tesiste, Natanz nükleer tesisindeki uranyum zenginleştirme programına uranyum-hexafulorid üreten yerde çalışıyordu. İsrail, 1970''lerden bu yana benzer suikastler düzenliyor. 1980''de de Iraklı nükleer fizikçi Yahya el Meşhed, Paris''teki otel odasında öldürülmüştü. Ve İsrail, Irak''ın Osirak nükleer tesisini bombalamış, dünyadan hiçbir tepki yükselmemişti. Aylardır ABD''nin İran nükleer tesislerini vurup vuramayacağı tartışılıyor. Ama özellikle İsrailli resmi çevreler, İran''ın tesislerine saldırı düzenleyebileceklerini açıkça konuşmaktan çekinmiyor.

Hiçbir suikast küçümsenmemeli. İsrail ve ABD''nin Filistinli Şeyh Ahmed Yasin, Abdüzlaziz Rantisi ve diğer Hamas liderlerine yönelik suikastlerinden sonra Filistin''i nasıl iç savaşa sürüklediklerini gördük. Şimdi bu iç çatışmada onlarca insan ölüyor, Filistinli gruplar birbirini boğazlıyor, İsrail ve ABD rahatına bakıyor.

Şah Ahmed Mesud suikastinden sonra Afganistan''ın nasıl işgal edildiğini, Mesud taraftarlarının nasıl kullanıldığını gördük. Bir suikast üzerinden ne ince hesaplar yapılmıştı. Lübnan''da Refik Hariri suikastinin Suriye''yi nasıl hedef haline getirdiğini ve Lübnan''a nasıl iç savaşın eşiğine getirdiğini izliyoruz.

Bölgeye yönelik müdahalelerde suikast politikalarının çok önemli bir işlev islendiğini hep yazdık. Pakistan''dan Somali''ye uzanan coğrafyaya dikkatle bakalım: Her ülkede ya işgal var, ya iç savaş var, ya işgal ve iç savaşa doğru gidiş var, etnik ve mezhep çatışmaları var ya da başlamak üzere. Bütün bunlar rastlantı mı? Tesadüf mü? Böyle düşünmek için insanın gözlerinin kör olması gerekiyor. Bu bölge, böyle kanlı çatışmalar için sadece zaman mı bekliyordu? Kim planlıyor, kim yönetiyor, kim savaştırıyor?

ABD Bağdat''ta görülmemiş bir savaşa hazırlanıyor. Artık kimler kimleri katledecek belli değil. Muhtemelen herkes herkesi öldürecek. Ve bu ülkede kimse kardeş kalamayacak, kimse aynı sokakta barış içinde yaşayamayacak. Son bir haftada binden fazla insan öldü. Toplam bir milyona yakın insan öldü. ABD''nin nihai saldırısı, Irak''ı tüketip komşularına saldırma aşamasına gelmeyi mi amaçlıyor? Muhtemelen öyle.

Zbigniew Brzezinski, geçtiğimiz hafta önemli bir açıklama yaptı. Özeti şuydu: Bush yönetiminin bölgedeki bütün girişimleri, İran''a saldırı hazırlığının işaretleri. Bu savaşın sonuçları, Ortadoğu''daki ABD emperyalizmi ve uluslar arası alanda çok ağır olacak. Ve bu olacak…

Ortadoğu hızla jeopolitik kâbusa sürükleniyor. Bütün bölge Saraybosna''ya dönüştürülmek isteniyor. Bütün bölge mezhep savaşına, Şii-Sünni çatışmasına itiliyor. Bu Irak''ta böyle, Lübnan''da böyle, Pakistan''da böyle. Batı''ya göre Osmanlı-Safavi savaşı yeniden başlamak zorunda. Bölgede herkes bir nevi kıyamet savaşına sürükleniyor. Bölge etnik düşmanlık açısından onlarca yıl sürecek bir nefretin esiri haline getiriliyor. Beyrut''tan Bağdat''a, Gazze''den Kerkük''e, Musul''dan Karaçi''ye bütün bölge adeta mezbahaneye dönüştürülüyor.

Türkiye PKK ile keskin bir hesaplaşmaya hazırlanıyorken, bu hesaplaşma Türk-Kürt hesaplaşmasına dönüştürülmek isteniyor. Gazze''de, Mogadişu''da aynı savaş yaşanıyor. Mısır''da Müslüman Kardeşler Hüsnü Mubarek''i devirme planları yaparken Ürdün Krallığı geleceğini kaybetmek üzere. Pakistan ordusu Belucistan''da bir iç savaş yürütüyor. İsrail, Hizbullah''a ve İran nükleer tesislerine saldırıya hazırlanıyor. Suudi Arabistan ve İran, nükleer ve balistik füzeler dahil korkunç bir silahlanma yarışına girdi. Birileri Ortadoğu için sanki kıyamet saatini kurmuş gibi.

Hasanpur''ün öldürülmesi bütün bunlar içinde münferit bir hadise olarak algılanabilir. Ama öyle değil. Suikastler birbiriyle bağlantılı, bir büyük projeyle bağlantılı. Bölgesel projenin tamamlayıcı unsurları. Ve devamı gelecek. Kimler ne için öldürüldü, ilk bakışta anlaşılamayacak, birbiriyle bağlantılı olmadığı sanılan suikastler bölgedeki her ülkede devam edecek. Irak''ta, İran''da, Lübnan''da, Pakistan''da, Mısır''da ve Türkiye''de, böyle giderse daha çok suikast göreceğiz.

17 yıl önce
Sıradaki suikastler ve jeopolitik kâbus
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle