|
Suriye, Kuzey Irak ve Kıbrıs"a dikkat

Abdullah Öcalan''ın PKK''ya silah bırakma ve sınır dışına çekilme talimatı vermesi, PKK Başkanlık Konseyi''nin bu karara kayıtsız şartsız uyacağını açıklaması önümüzdeki günlerde Türkiye''nin hem içinde hem de sınırlarının hemen yakınında çarpıcı gelişmelerin olacağını habercisi. Öcalan''ın çağrısı bugüne kadar yaptığı ateşkes çağrılarının çok ötesinde örgütün tarihinde bir dönüm noktası niteliğinde. Çağrı, örgütün silahlı mücadele tarihine bir nokta koyuyor. Bundan sonrası bilinen anlamıyla ''siyasallaşma" süreci ya da bölgesel pazarlıkların hızlandığı anlamına geliyor.

Yeni süreç

Hem Öcalan''ın çağrısı hem de örgütün buna bütün boyutlarıyla uyacağını açıklaması, PKK açısından tarihi bir dönüm noktası olduğu gibi Türkiye açısından da tarihi bir dönüm noktasıdır. Türkiye açısından, sorunun ''askeri boyutu'' böylece ortadan kalkmış oldu. Örgüte karşı askeri anlamda zafer kazandığını dünyaya deklare eden Türkiye, bölgeye yönelik reformlarla toplumsal huzuru tesise yönelik yatırımlara girişme eğiliminde. Ancak son gelişmeler, Türkiye''nin kendi iradesiyle ortaya koyduğu bir stratejiden ziyade, Fas''tan Kafkaslar''a kadar hızlı bir değişimin yaşandığı Ortadoğu''daki yeni pazarlıkların içinde olduğu çok boyutlu bir denklemin yansımaları gibi. Artık Türkiye''nin Güneydoğusu''nda akan kanın yerini Türkiye''nin ve Kürtler''in taraf olduğu uluslararası boyutta yeni bir tartışma süreci alıyor. Öcalan''ın çağrısı, PKK''nın bittiği anlamına gelmiyor. Aksine örgüt bundan sonra Türkiye ile bir ''taraf'' olarak'' müzakerelere başlama şansını ele geçirmiş oluyor. Türkiye''de ''devlet'' bir taraftan resmi söylemiyle bunu kolay kolay kabul etmez görünüyor diğer taraftan kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Demirel''in Saraybosna ziyaretinden dönerken sarfettiği sözler Türkiye''de de dünyada da aynı yansımayı buldu. Dünya basını Demirel''in sözlerini alıntılayarak, "Türkiye''de Öcalan''ın idamının karşısında güçlü bir kamuoyu oluştuğunu" yazdı. Öcalan''ın çağrısının ardından yapılan yorumlarda ise Türkiye''nin uzlaşma arayışlarına gireceği iddia edildi.

Çağrı, ABD ve AB''de karşılık bulacak

Silahları bırakmış bir PKK''nın siyasal talepleri hem Avrupa''da hem de Amerika''da doğrudan karşılık bulacak. Amerika''nın bugüne kadar PKK''ya yüz vermemesinin gerekçesi terör kelimesiyle özetlenyordu. ''Terör''ün bittiği bir atmosferde Washington''ın bu gerekçesi de ortadan kalkacak. Öcalan''ın ABD''ye bu yönde göndermeler yapması dikkat çekici. İngiltere zaten Amerika ile hemen hemen aynı politikaya sahip ve tavırları da yine aynı olacak. O da PKK''ya terör yüzünden itiraz ediyordu. Silahlı bir PKK''ya bile destek veren Avrupa için ise artık tek muhatap Türkiye. Avrupa Birliği bundan sonraki ilk adımın Ankara tarafından atılması için baskı yapacak. Türkiye''de ABD ve Avrupa''dan gelecek taleplerin karşılık bulacağı bir atmosfer oluştuğu kanaati yaygın. Türkiye''yi Avrupa''dan dışlayan Almanya Helsinki''de yapılacak AB Zirvesi''nde Türkiye''nin aday ülke yapılması için mücadele ediyor. Bu yeni Başbakan Schröder''den kaynaklanan bir gelişme olamaz. Almanya gibi ciddi bir ülkede iktidarlarla devlet politikası değişmez. Türkiye ile yine PKK yüzünden kanlı bıçaklı olan İtalya Türkiye''nin AB üyeliğini destekleyeceğini açıkladı. Yunanistan''ın AB''de Türkiye aleyhine sık sık kullandığı vetolarının önleneceği Türkiye''ye taahhüt ediliyor. Türkiye muhtemelen Helsinki Zirvesi''nde AB''ya aday ülke ilan edilecek. Ne değişti de Avrupa ile buzlar çözülmeye başladı?

Suriye ve Kuzey Irak

Ehud Barak''ın İsrail Başbakanı olmasından sonra Ortadoğu''daki gelişmeler dikkatle takip edilmeli ve Suriye, Kuzey Irak ve Kıbrıs mercek altına alınmalı. Barak''ın göreve başlamasıyla Ortadoğu''da taşlar yerinden oynamaya, Kuzey Afrika''dan Suriye ve İran''a kadar barış rüzgarı esmeye başladı. Filistinliler bir kenara atıldı ve bütün hesaplar Suriye üzerine yapılmaya başlandı. Türkiye-İsrail arasında yapılan ve bölgeye bir nizam vermeyi amaçlayan eksen sarsıldı. Cumhurbaşkanı Demirel''in İsrail ve Mısır ziyareti bir anlamda panik havasında geçti. Stratejik avantajlarının bir kısmının Suriye''ye kaydığı endişesine kapılan Türkiye, garanti istedi. İsrail''le barışmış bir Suriye''nin dikkatlerini Kuzey''e yoğunlaştırmasından ve ABD''nin Türkiye''ye biçtiği misyonu bir anlamda üslenmesinden korkuluyor. Böyle bir durumda Türkiye''nin bazı tavizlere açık olduğu dikkatlerden kaçmamalı. ABD''nin Kuzey Irak''ta bir Kürt devleti kurma planlarının önündeki en büyük engel bugüne kadar Türkiye oldu. Türkiye bunun için Kürt grupların barışmasını hiç bir zaman istemedi. Bölgede kurulacak bir Kürt devleti kısa vadede sorunu Kuzey Irak''a yoğunlaştırsa ve Türkiye''nin üzerindeki ağırlığı kaldırsa da, uzun vadede Kürt sorununu sadece ertelemek anlamı taşıyor. Bugünkü gelinen noktada Türkiye ile Kuzey Irak konusunda bir uzlaşmaya varıldığı sonucu da çıkarılabilir. Ancak nasıl bir formül benimsendiği şimdilik bilinmiyor. ABD''nin Barzani ve Talabani grupları arasında anlaşma sağlandığına dair son açıklaması ve bugünlerde Irak''ta oluşabilecek gelişmeler not edilmeli.

NATO adası Kıbrıs

ABD''nin son günlerde Türkiye''nin keyfini kaçırdığı bir diğer nokta Kıbrıs konusu. G-8 zirvesinde alınan kararlar ve bu kararlar doğrultusunda BM''nin yönlendirilmesi Türkiye''yi oldukça rahatsız etti. Amerika''nın Kıbrıs üzerine bu kadar yoğunlaşması sadece Türk-Yunan sorunuyla bağlantılı bir durum değil. NATO''nun genişlemesi perpektifinden de olaya bakıldığında, Ortadoğu''ya yönelik hesaplarla bir bütünlük arzettiği ortaya çıkıyor. NATO bir dünya gücü olarak Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya''ya yerleşirken bir taraftan da Ortadoğu''ya açılıyor. Kıbrıs''ın bir NATO üssü olarak kullanılması, hem Ortadoğu''nun denetlenmesi hem de Ortadoğu ve Hazar enerji kaynaklarının kontrol altında tutulması açısından çok önemli. Bunun için Kıbrıs sorunu bir an önce çözülecek. Çözüm formülü Türkiye''nin de Yunanistan''ın da kabullenebileceği bir şekilde olması gerekir ancak büyük güçler için bu o kadar da önemli değil. Önemli olan Amerika ve Avrupa dengesinin Ada üzerinde de sağlanması.

Dayatma mı, pazarlık mı?

PKK''nın en güçlü olduğu dönemlerde şiddetle örgütün üzerine giden ve dünyanın onca baskısına rağmen pazarlık ya da uzlaşma kelimelerini ifade edenleri hain ilan eden Türkiye, PKK''nın askeri anlamda bittiği ve zaferin ilan edildiği bir dönemde büyük güçlerle Kürt sorununu pazarlık konusu yapar mı? Ayrıca, Kürt sorunu konusunda, Kuzey Irak''ta, Kıbrıs''ta ve Suriye ekseninde ve gelişen Ortadoğu barışında Türkiye''ye bir dayatma ile mi karşı karşıya yoksa Yeni Ortadoğu Düzeni kapsamında pazarlıklar mı sözkonusu? Her ikisi de olabilir. Ayrıca Suriye, Kuzey Irak, Kıbrıs ve PKK konusunda Türkiye''de oluşan olumlu hava birbirinden bağımsız gelişmeler değil. Türkiye''nin bir dayatmadan ziyade Fas''tan Hazar''a kadar bütün bölgeyi içine alan Yeni Ortadoğu denkleminde konumunu güçlendirme çabası içinde olduğu ihtimali daha güçlü. Ortadoğu ve Hazar enerji kaynaklarını kontrol edecek, bölgede devletlerin çatışmadan ziyade uzlaşması esasına dayanan, uzlaşmayanların dışlanacağı bu yeni projede haritaların değişmesi bile sözkonusu. Irak''taki bir yönetim değişikliği veya Irak''ın bölünmesi Kürt devleti''ne izin vermeyen Türkiye, İran ve Suriye''nin önceliklerini değiştirebilir.


25 yıl önce
Suriye, Kuzey Irak ve Kıbrıs"a dikkat
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle