|
-den, -dan, -ten, -tan

Dilimizin ad çekim eklerinden biri de, "-den"dir. Uyum kuralları gereğince bu ekin sesleri, kalınlaşmaya ve sertleşmeye uğrayabilir. Böylece denizden, dağdan, sisten ve buluttan başka başka sesler gelir bize. Bu cümle, bize seslerin kaynağının, çıkış yerinin "deniz, dağ, sis ve bulut" olduğunu anlatır.

Ekin en yaygın temel işlevine örnek olsun diye Behçet Necatigil''in Evin Halleri şiirinin beşinci ve son dörtlüğünü okuyabiliriz:

Evin –den hâli, uzaksınız

Hattâ içinde yaşarken

Aşkların, ölümlerin omzunda

Ayrılmak varken evden.

Şair, "ayrılmak" ve "uzaksınız" sözcükleriyle, eki adlandırmak için kullanılan "ayrılma, uzaklaşma hâli" terimine de işaret etmiş oluyor. "Çıkma durumu" terimiyle de adlandırılan ekin Avrupalı karşılığı, "ablatif". Ablation''un bir tıp terimi olarak anlamı Redhouse''a göre, bedenden bir urun veya uzvun alınması, çıkarılması imiş.

Bir yerden çıkıp ayrılanın başka bir yere yönelmesi, neredeyse kaçınılmaz bir durumdur. Böyle olunca, -den ekinin olduğu yerde, -e yönelme eki de, sık sık karşımıza çıkar: "Ezelden ebede, doğumdan ölüme, İstanbul''dan Üsküdar''a, dededen toruna, sabahtan akşama, vb." derken başlangıç ve varış noktalarını belirtmiş oluruz. Bu durumda –den eki, yalnızca "Nereden?" sorusunun değil, -e eki almış sözcükle öbek oluşturarak "Nereden nereye?" sorusunun yanıtını verir.

Anahtarını unuttuğu için evine balkondan giren insan ile aynı eve bacadan giren hırsız ise, sanki balkonu veya bacayı bir "kaynak, çıkış yeri" olmaktan çok bir "geçit, ara, araç" gibi kullanmaktadır.

-den eki almış sözcükler, karşımıza yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç) görevinde çıkabildikleri gibi, durum belirteci (hâl zarfı) olarak da çıkmaktadır. Böylece, "Nereden?" sorusunun değil, "Neden, niçin?" sorusunu yanıtlamaktadır: Kimileri sevinçten havalara uçarken, kimileri üzüntüden kahrolmaktadır.

"İçten davranış, candan gülüş, sıradan adam, uzaktan akraba" örneklerinde görüldüğü gibi, -den''in yapım eki gibi iş gördüğü de olmaktadır. "Allah''tan korkmayandan korkulur." cümlesindeki "-tan, -dan" ekleri durum ekidir de, "Allahtan, şemsiyemi yanıma almışım." cümlesinde "yapım eki" görevindedir.

"Bu konuyu yeniden / baştan / yeni baştan düşünelim.", "Önceden düşünseydiniz!", "Sonradan aklımız başımıza geldi." gibi cümlelerde, bu ekin az çok farklı bir işleviyle karşılaşıyoruz. Bu cümlelerde sanki, "Ne zaman, nasıl?" sorularının yanıtlarını buluyoruz.

Gazeteci-yazarlarımızdan Avni Özgürel ile Ruşen Çakır''ın konuşmalarında "tekrar" yerine "tekrardan" dediklerini işitince, "tekrar" ile "yeni"yi farkında olmadan karıştırdıklarını düşündüm. Tekrardan zarar gelmez ama ''tekrardan''dan herhangi bir yarar beklenmez.

Yeri gelmişken, yazı diliyle pek alışverişi olmayanlar arasında "yeniden" diyecekken "yenişten" veya "yinişten" diyenlere rastladığımı da belirteyim.

Yeniden buluşmak, tekrar görüşmek umuduyla...

23 yıl önce
-den, -dan, -ten, -tan
Esma-i hüsna / Allah’ın güzel isimlerini nasıl anlayacağız (2)
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!