|
Avrupa açık düşmanlığı seçti, peki şimdi biz ne yapacağız!
Yaşlı Avrupa,
dağılmaya yüz tuttu
ğu, motivasyonunu kaybettiği, dünyaya
model/örnek
niteliğini yitirdiği,
güçten düştüğü
bir dönemde, Türkiye'ye
ayar vermeye
,
ülkemizin sınırlarını tartışmaya açmaya
, terörle
içeriden vurmaya
, ekonomik krizle
terbiye
etmeye çalışıyor.


Hâlâ bize

efendilik

taslıyor,

hâlâ 20. yüzyıl vesayetçileri gibi

hareket ediyor. Hâlâ o kadar güçlü olduğunu, her istediğini yapabileceğini, Türkiye'yi

kendi hamuruyla yoğurabileceğini

sanıyor. Ve hâlâ 20. yüzyılda yaşadığımızı sanıyor.



Yeni Roma çökerken..


Bir zamanlar

Yeni Roma İmparatorluğu

olarak görülen,

Baltık Denizi'nden Suriye sınırına

kadar uzanan,

ABD'nin burnunu sürtmesiyle

bölgesel ve küresel etkisi

sıfırlanan

, hantal görünümüne ters orantılı bir şekilde küçülen birlik, son birkaç yılda, sadece Türkiye karşıtlığı yapacağım diye olağanüstü

acemilikler, basiretsizlikler

, şaşırtıcı yanlışlar yapıyor.



Avrupa Birliği

ortak aklı

, kendini oluşturan devletlerin aklının bile gerisine düştü. Coğrafyamızda, Atlantik çevresinde, dünyanın her bölgesinde

köklü sorunlar

yaşanırken, küresel güç haritası değişirken,

dünyanın ekseni kaymışken

, bu sorunlara çözüm üretme yerine

kendi içinde çatışan

, ayrışan, dışlayıcı politikalara teslim olan bir AB var karşımızda.



Terör örgütlerine teslim oldu


Bu büyüklükte bir yapının

politika tarzı, bırakın AB'yi, bırakın devlet aklını, bir örgüt aklına geriled

i. Suriyeli

mülteciler sorununun nükleer tehdit gören

,

Beşparmak Dağlarına çizilen Türk bayrağını

ciddi sorun olarak tartışan bir AB aklından söz ediyoruz. Bu yüzdendir ki AB ülkeleri, ortak karar mekanizmaları

terör örgütleriyle iş tutmaya, onlar üzerinden siyaset yapmaya, koca AB'nin İslâm dünyası ile ilişkilerini bu örgütler üzerinden yürütmeye

başladı, FETÖ ve PKK'ya yakın olmayı Türkiye ile ilişkilere tercih etti.



Mesele sadece bu kadar olsa düzeltilme ihtimali yine de vardı. Ama

çok daha vahim

bir gerçek var ki o da

Avrupa'da hızla yükselen ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslâm düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığı

.. Avrupa Parlamentosu'nun dün aldığı

“müzakereleri geçici dondurma”

kararının arkasında bu düşmanlık yatmaktadır. İşte Avrupa için korkutucu gelecek budur.



15 Temmuz saldırısı hâlâ devam ediyor


Bu gerilemenin,

bu zihinsel körlüğün, bu açık düşmanlığın, bu felâketin en büyük örneği 15 Temmuz'dur

. Türkiye, 15 Temmuz'da yaşadığı

darbe ve iç savaş

girişiminde dostunu ve düşmanını tanımıştır.

ABD istihbaratının planlayıp uyguladığı, Avrupa ülkelerinin açık destek verdiği bir çokuluslu saldırı

yaşadı. Her ne kadar açıklıkla ifade edilmese de, bu saldırıda AB ülkelerinin ne tür sorumlulukları olduğu, ne tür destek ve himayeleri olduğu biliniyor.



Türkiye'nin

içeriden teslim alınıp, dışarıdan vurulmasına ve parçalanması

na yönelik bu çokuluslu saldırı, terör örgütleri kullanılmış olmasına rağmen

Batı'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye'yi vurduğu ikinci saldırıdır

.

Gülen ve teröristleri ile PKK

bu saldırıda etkin biçimde kullanılmıştır. Bir devlet için bundan daha net bir düşmanlık söz konusu değildir. Türkiye,

müttefiklerinin

saldırısına uğramış, AB ile ortaklık görüşmeleri olan

tek Müslüman ülke

parçalanmak istenmiştir.



Bu aslında İslâm'la savaştır


ABD ve AB ülkeleri,

demokrasi ve değerler yerine savaşı, müttefikleri yerine terör örgütlerini

tercih etmiş, Türkiye'ye karşı ne kadar örgüt varsa onlara

kol kanat

germiş, savunmuş, Türkiye'ye karşı kullanmıştır.

Avrupa'yı rehin alacak olan, Atlantik kıyılarını yoklayan ırkçılık ve İslâm düşmanlığının ilk büyük göstergesi 15 Temmuz saldırısıdır

. Bir millet tankların önünde ezilirken,

kurşunlara direnirken

AB ülkelerinden

tek bir cümle

destek açıklaması gelmemiştir.



15 Temmuz'un başarılı olacağından o kadar eminlerdi ki, başarısızlık için kendilerini hazırlama gereği bile duymamışlardır.

AB'nin son kararının, AB'nin Türkiye ile ilişkileri germesini, Almanya ve havarilerinin Türkiye karşıtlığına sarılmalarının en önemli gerekçesinin bu olduğunu düşünüyorum

. 15 Temmuz başarısız olunca başka türlü bir düşmanlık, karşıtlık,

kriz politikası

başlattılar. Bu bile onların söz konusu saldırıda ortaklıklarını ortaya koyar nitelikte.



Terör saldırılarını onlar yaptırıyor..


Darbe girişimi başarısız olunca

ABD ve Avrupa ülkeleri ne kadar FETÖ'cü varsa korumaya aldılar, bazılarını Türkiye'den kaçırdılar

. Çünkü bu kişiler doğrudan

onların istihbarat teşkilatlarına çalışıyordu

. Binlerce PKK mensubu Almanya ve diğer AB ülkeleri tarafından korumaya alındı. Türkiye ile bu ülkeler arasındaki bütün

güvenlik
anlaşmaları fiilen uygulanamaz hale geldi

.



Bazı Avrupa ülkeleri, Türkiye içindeki terör saldırılarından, sivil katliamlardan bizzat sorumludur

. Bazı saldırıları

onların istihbarat teşkilatları planlayıp yönetmişti

r. Saldırganlara istihbarat,

silah ve mühimmat

sağlamış, hedef göstermiştir. AB, bırakın ortaklığı, Türkiye ile açık savaş içindedir ve bu savaş sadece 15 Temmuz saldırısıyla sınırlı değildir.



PKK ile Suriye'de bizi vuruyorlar..


Suriye'de yaptıklarını yazmıyorum bile.

PKK ile DEAŞ ile beraber olup Türkiye'yi çevrelemek, kuşatmak

için yürüttükleri

koridor planına

girmiyorum bile. Bugün hâlâ,

Fırat Kalkanı'na karşı terör örgütleriyle ortak hareket edenler

,

Türk askerine saldırıları planlayanlar onlardır

.



Bütün bunlar olurken

hangi Avrupa değerleri

nden söz ediliyor? Hangi Türk-AB ilişkilerinden dem vuruluyor? Bırakın artık ortak gelecek saçmalığını.

Türkiye-AB ilişkileri bitmiştir

, bir geleceği olmayacaktır. AB, Türkiye için bir kamburdur,

ayaklarında bir bağdır

, hareket alanını daraltmaktadır.



52 yıllık utanç: AB'nin çöküşünü izleyelim..


52 yıldır kapıda bekletilmek bir utançtır

, milletimizin gururunu kırmaktadır. Devam etmeyecek ama 52 yıl daha yaşasa AB Türkiye'yi ortak etmeyecektir. Türkiye'nin Avrupa ile tek ilişki biçimi kalmıştır o da AB ile değil, devletten devlete ikili ilişkileri öncelemektir.



Bırakalım Avrupa

kendini zehirlemeye

devam etsin. Bırakalım

yavaş yavaş dağılmalarını

seyredelim. Türkiye'yi parçalamak isteyenlerin

kendi içinde parçalanışını

görelim. Seçimlerde

ırkçıların kazanmasını, her Avrupa ülkesine bir Trump

planını izleyelim.



Türkiye ile krizi yükselterek kendi içlerindeki krizi örtmelerine

izin vermeyelim. Güney Avrupa'nın kopuşunu, her ülkenin kendi

ulusal politikalarına

dönüşünü, AB'nin

merkezinin çöküşünü

, ırkçı dalgaların getireceği

sosyal patlamaları

görelim. Onların artık değer diye bir siyasi söylemi hiç olmayacak.



Bırakın Avrupa terörle oynaşmaya devam etsin


Bundan sonra

içerideki krizleri İslâm düşmanlığı ile, Türkiye düşmanlığı ile, yabancı düşmanlığı ile, faşist yasa ve uygulamalarla örtmeye

devam edecekler. Biz kendi yolumuza,

kendi doğrularımıza

, kendi gelecek hesaplarımıza yönelelim. Öyle bir uluslararası ilişkiler dönemi başlıyor ki,

her ülke kendi arayışına yoğunlaşmak

zorunda kalacaktır.

Yeni bir dünya kuruluyor, dünyanın ağırlık merkezi Atlantik dışına kayıyorsa

biz de bu yenilikleri iyi okuyup ona göre hareket etmek zorundayız.

Tek bloklu, tek eksenli ilişkileri ağı çoktan bitti

.



Çok yönlü, çok kutuplu, çok boyutlu ilişkilere yönelik, kendi öz savunma ve var olma mücadelemize odaklanma dönemindeyiz.

Biz bu yola zaten girmiştik.

AB'yi zihnimizden ve kalbimizden silmiştik. Son karar sadece Türkiye düşmanlıklarını biraz daha açık etti. Başka bir anlamı yok bizim için.

Bırakın onlar terör örgütleriyle oynaşmaya devam etsin

.


#Avrupa birliği
#Ortadoğu
#Suriyeli mülteciler
#DEAŞ
#PKK
il y a 7 ans
Avrupa açık düşmanlığı seçti, peki şimdi biz ne yapacağız!
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü