|
"Bütün yaşamak keder"

O, Türk şiir tarihinin 1930-1970 döneminde -bilinen- 17 şiir, 5 deneme ve 1 de hikâye kitabına imza atmış; dergiler çıkarıp yönetmiş; çeşitli gazetelerde çalışarak yazı işleri müdürlüğü ve köşe yazarlığı yapmış; kitaplarının hepsini kendi bastırıp yayıncıya, dağıtımcıya ve kitapçılara vermeden elden satmış; ''cins'' şairlerin çoğunda görülebileceği üzere, iç dünyasıyla dış dünyası arasındaki derin tenakuzları sürekli besleyerek anlaşılması/anlamlandırılması zor olan ruhsal uçurumlar sarkacında bir oraya bir buraya savrulmuş; özellikle aşkları -Bir keresinde sevdiği kızın ardından, çevresinden topladığı üç beş kuruşla Paris''e gider, yıl 1949''dur ve orada sevdiği kızı bir Fransız''ın kolunda ve hâmile olarak görür; yıkılır!-, "kel"liği -Paris''te, bir gecede bütün saçları dökülür!-, "Napolyon"luğu, patlarcasına sürekli konuşmaları ve gürültülü kahkahalarıyla âdeta yaşayan bir ''efsane'' hâline gelmiş enteresan bir isim..

Fakat aynı zamanda, O, eser verdiği dönemde, şiir çevrelerinin gözünü üzerinden eksik etmediği biriyken; ölümünden -Ki, ölümü de trajiktir; cesedi ölümünden üç gün sonra bulunur!- sonraki yıllarda ve bilhassa günümüzde şiiri hakkında birkaç yaklaşım denemesi dışında maalesef unutulmaya yüz tutmuş ve bu anlamda Türk şiirinin en ''kadersiz'', ''şanssız'' sîmaları arasına yerleşmiş bir şair..

Evet, Celâl Sılay''dan söz ediyoruz; kendi ifadesiyle, "Bütün yolların son durağı" olan bir "Şair"den ya da yine kendi deyimiyle, "''Sırıtkan'' bir küskün"den..

Celâl Sılay son derece zekî, coşkulu, aşırı duygulu, isyankâr, doğaya tutkun, ''düşünür-şair'' bir kişiliktir. Felsefe tahsili görmüş ama daima kitaplara ve dolayısıyla okumaya ''karşı'' çıkmıştır.

İlk şiir kitabını (Çöl Yolcuları-1934) çıkardığında 20 yaşındadır. Peş peşe, her yıl kitap yayımlar: Dört Kapı, Lâcivert Işıklar, Ebedî Renkler, Mısralar, Hüsran Filizleri.. Sonra diğerleri gelir.

Şiir serüveninin bu ilk döneminde Necip Fazıl Kısakürek ve Cahit Sıtkı Tarancı etkileriyle dünya akrabalığı etkindir. Manevî, uhrevî bir arayış ve kaynak bulma saiki baskındır şairde. Daha sonraları metafizik yaklaşım ve dikkatleri öne çıkar, gelişir. Bir taraftan da, örneğin ''şehvet'' duygusunun izini sürer.. Öğretilere, dünya görüşlerine, izmlere prim vermez; imgeye dönük, kendine özgü bir sembolizmi benimser. Mutlak olan''ı, ruh-beden ikilemini, ben kavramını şiirinin ve poetikasının temel sorunsalları arasına alır. Sezgiciliği, ses ve sözcük titizliği bir ölçüde kişisel idealizminin ana damarıdır.

"Sanatkâr için beşerî kıymetler gülünçtür" sözüyle, hayli kırılgan ve örselenmiş bir hayatın özetini verir gibidir Celâl Sılay.. Zira, O''nun yaşamı, yer yer şiirinin önüne geçebilecek ilginçlikler taşımıştır her zaman.

Yaşadığı dönemde, Türk şiirinde hakim olan ve derin izler bırakan iki şiir akımının da -Garip şiiri ve II. Yeni şiiri- ''dışında'' kalmış, hazır duyarlıklara yaslanmamış, kendi şiirinden asla taviz vermemiştir. Bol tekrara dayanan, hikmetli söze ilgi duyan, kısa mısralı, tekerleme-mani türü şiirleriyle örülü bazı kitaplarında estetik zaviyeden düşüyor görünse de, Celâl Sılay daima içtendir; tüm çilesini, tecrübesini ve ruhunun derinliklerindeki gizli hazineleri şiirine yansıtmaktan yanadır..

Son yıllarda Celâl Sılay''ın kitaplarına ulaşmak hemen hemen imkânsızdı. Bu konuda uzunca bir süredir araştırmalar yaparak şairin dost ve arkadaşlarından edindikleri nüshaları biraraya getirip topluca yayıma hazırlayan Doğan Hızlan-İhsan Yılmaz ikilisinin söz konusu çabaları nihayet meyvesini verdi ve Celâl Sılay''ın tüm şiirleri "Hüsran Filizleri" (Yapı Kredi Yayınları, 588 sayfa) adıyla kitaplaştı. Bunun, büyük bir vefakârlık örneği olduğuna hiç şüphe yok! Kendi payıma, Celâl Sılay''ı ve şiirini yeniden Türkçe''ye ve bizlere kazandırdıkları için Doğan Hızlan-İhsan Yılmaz ikilisine teşekkürlerimi arzediyorum. Darısı, unutulmuş/unutturulmuş başka şairlerin de başına..

Evet, bir şair için, Celâl Sılay''ın mısralarıyla:

"Ve madem, ki şu anın kaybolması mukadder

Bütün tesellisiyle mazî,

Bütün vaitleriyle istikbal,

Bütün yaşamak keder."

23 yıl önce
"Bütün yaşamak keder"
Orta yol doğru istikameti gerektirir
Korksak mı?!
Londra izlenimlerim, beklentiler ve riskler
Türkiye’nin enerjisi
Komprador entelektüel ve siyasi işlevi