|
Hayata "Ether" koklatmak cesareti

“Ether” yayınlanalı (Hece Yay.) tamı tamına üç yıl olmuş. Nisan 2004''ten bu yana, kitap için tek bir yazı dışında herhangi bir değerlendirme çıktığını görmedim: Olağandır, normaldir; bir genç şair eğer sadece şiirine güveniyor ve dolayısıyla ''şair''liğini öne çıkaracak girişimlerden saydığım her yerde ve her zeminde bulunmak/görünmek ve kendini bir şekilde onaylatmak hevesinden titizlikle kaçınıyorsa, koyu bir suskunluk duvarıyla karşı karşıya kalması, en azından bir süre için onun kaderidir..

Şahsen benim, ilk şiir kitabını yayınlayan gençler üzerine hemen ''yazmamak'', bir süre ''beklemek'', onları ''izlemek'' gibi bir rezervimin olduğunu hatırlayanlar çıkacaktır. Geçen süre zarfında, söz konusu prensibi korudum ve tıpkı şiirlerini izlediğim diğer birkaç genç şairin ilk kitabı gibi Seyhan Arslan''ın kitabı için de yazmadım. Kısmet bugüneymiş..

“Ether”in, kendini bulmak ve bir ''kitap'' hâlini alabilmek için başta dil, hassasiyet, poetik donanım ve estetik nitelik olmak üzere çeşitli ses, yapı, biçim, edâ, tonlama vb. özellikleri aşama aşama katettiğini biliyorum. Seyhan Arslan''ın okuduğum ilk şiirleriyle seçerek kitabına aldığı şiirlerini karşılaştırdığımda, gerek aradaki düzey farkını, gerek oluşum süreçlerinde yükselen şiir kalitesini, gerekse iz süreceği muhtemel arayış kulvarlarını gördüğümü sanıyorum.

“Ether”, şairin, yaşantı kümelenmelerinden damla damla biriken keskin izler ve iç dünyasında duyumsadığı patetik akislerle hemhâl olarak o “ömür dalgalanışları”nı çoğu kere travmatik yakarışlarla büyütüp beslediği, zenginleştirdiği ve bu esnada kaotik işaretler de taşıyan efsunlu bir şiir dünyası oluşturmak sûretiyle kendiyle ve hayatla hesaplaşıp bir tür ''varoluş'' arınışı kollayan bir kitap.

Gamlı, kederli, içinde yoğun hüzün birikintileri taşıyan bir şiir sesi var Seyhan Arslan''ın: Yer yer bir çocuk masumiyeti ve dolayısıyla o sâfiyetin tınılarıyla yol bulup akıyor, yer yer gerilim hamuruyla yoğrulmuş; kimi zaman öfkeli, kimi zaman yorgun..

Kitabın ilk bölümü olan “İbtidâ”; çocukluk ve ilk gençlik yıllarına dönük hâtıraların genellikle iç burkan, can yakan ve fakat öte yandan dünyaya dair tecrübelerin süreç içinde kazanıldığı imgeler ve sembolik formlarla örülmüş. Aile içi hâller ve yaşantılar, ölüm hissi, hayatın ne olduğunu öğrenme gayreti, bu arada şairin sık sık kendine bakışı ve kendini görmek arzusu, rûhî hareketlenmeleri yerli yerine oturtma dilek ve çabası yanında, bütün bunlara keşif gücü, determinizm, kuvvet ve iklim sağlayan bir ''baba'' figürünün son derece fırtınalı yoğunlaşmalar biçiminde belirişi.. Eşya ve hadiseler karşısında, şairin nabzı daha ziyade ''edilgin'' bir konum arz ediyor bölüm boyunca.

“Sürgünden” başlıklı ikinci bölüm, bir taraftan kitap içinde yükselen estetik düzeydeki ivmeyi, diğer taraftan ''etkin'' bir ''ben'' algısı ve kavrayışının sürekli ağırlık, çap ve hacim kazandığı bir psikolojiyi işaret ediyor. Şair nezdinde, ''ben''in iç ve dış dünyaya dair yaralayıcı hesaplaşmaları, yaşam/ölüm ikileminde âdeta bir renk, algı, sezgi, ve duyumsama karmaşası yaratıyor. Bu da “Ether”in psikolojik ve şiirsel aktivitesini çoğaltıyor. Öte yandan ''anne'' imgesi ve zaman zaman öne çıkan flu tondaki ''sen'' zamirinin kaygulu/tedirgin çağrışımları, şiirlerin ana damarlarına imge yüklü motivasyon ve giderek yükselen bir tansiyon katıyor. Tematik özellikler olarak sayabileceğimiz bu unsurların şiirsel atmosferi kışkırtırken büründüğü müzikal ritim ve kompozisyon, okur algısında, daha diplerde uyarılan, kımıldayan, gezinen esrarlı bir ''iç ses''in kabardığı hissine yol açıyor.

“Ether”i, bu yazıyı yazmadan önce birkaç kez daha okuyunca gördüm ki, Seyhan Arslan, şiirde yapı sorununun ne olduğunun farkında. Mısra işçiliğine önem veriyor; ses, tını ve ton uyumu hususunda son derece hassas. Kitap, birbirini tamamlayan iki bölümdeki gerek rûh uyanışları, gerek hayat kavrayışı, gerekse estetik örgü bakımından bir ''bütün'' oluşturuyor.

Seyhan Arslan, meselenin poetik yönü üzerine düşündüğü gibi, şiirde deneme/yenilenme arayışlarına girmekten korkmayan bir şair. Bunu, hem kitaptaki kimi şiirlerde ses/anlam çoğaltma kaygusundan kaynaklandığını sandığım yapı kurgusunda, hem de son dönem yazdığı mensur şiir örneklerinde görüyoruz.

“Ether”, Seyhan Arslan''ın ''iyi şair'' kumaşına sahip olduğunun delili. Yeni şiir kitabı için kollarını sıvadığını umuyorum; bekliyoruz.. Nâçizâne bir de tavsiyem olacak; okurlar, özellikle hüzünlü/kederli hâller içinde bulunduklarında nüfûz etmeyi denemeli bu kitaba!..

17 yıl önce
Hayata "Ether" koklatmak cesareti
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!