Semerkand Günlükleri, Mart, Nisan ile birlikte Mayıs ayı boyunca devam edecek olan yaklaşık 70 günlük serüvenin çıktılarından sadece biri. Henüz bir kısmını paylaşabildiğimiz program ve içeriklerin yanında, hazırlığı, kurgusu, planlaması devam eden belgesel ve videolar serisi, sıranın kendisine gelmesini bekliyor. O belgesel çekimlerimizden bir tanesini Buhara’da gerçekleştirdik. Geçtiğimiz hafta ilk olarak “İbn Sina’nın köyüne iftara davetlisiniz” başlıklı yazı ile duyurduğumuz çekimleri gerçekleştirdik. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Halil Üçer ile gerçekleştirdiğimiz, Buhara Efşana’daki İbn-i Sina Müzesi ile başladığımız çekimler, yakında izleyicisi ile buluşacak. Şeyh-ül Reis’in kronolojisinin dışında, felsefesi, düşünce tarzı, sistematiği, seyahatleri, hocaları, talebeleri, eserleri ile birlikte üretkenlikte zirvede yer alan zihinsel serüveninin, kendisinden öncesi ve sonrasına dair yeni okumalar yapmayı da beraberinde getirecek ayrıcalıklarının da anlatıldığı yapımımıza vereceğim belgesel ismi için bana kapıyı açan da yine kendi seyahatlerinden biri oldu. O seyahatlerin bir kısmı kayda şöyle geçmiştir.
Ebu Said’in de cevaben “Benim gördüklerimi o biliyor” şeklinde mukabele ettiğini hatırda tutarak bu büyük karşılaşmaların izini sürmeye devam edelim.
Prof. Dr. Hasan Çiftçi hocanın kaleme aldığı o karşılaşmanın adresi de makamı da bu kez farklıdır. Buyrunuz.
Ebu Said Ebu-l Hayr’a, Hasan Harakânî hazretleri ile buluşmasında, Mekke seyahatini yarıda bıraktıracak kadar ne yaşadı, ne yaşandı bilemeyiz elbette ama ondan geriye bu sözü kalsın arzu ederim.
“Er dediğin güler yüzlü; ama kalbi yanık olmalı. Böylesi erler çok az bulunur.”