|
Hafızayı diri tutmak

Geçenlerde sevgili arkadaşlarım Ersin Çelik ve Nuriye Çakmak Çelik’le Saraybosna’da, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nin davetlisi olarak bir konferans gerçekleştirdik. Orada üçümüz de ayrı ayrı 28 Şubat sürecini anlattık. Nuriye, bir noktada “tabii genç arkadaşlar 28 Şubat’ı yaşamadıkları için onlar belki sıkılıyorlardır” dedi. Ben de duraksamadan “hayır, sıkılmaya hakları yok. Ben anlatacağım, biz anlatacağız, onlar da hafıza oluşturmak için, hafızalarını diri tutmak için dinleyecekler” dedim.

Bu konuda çok netim. Hafızasını savunmadan, hafızasını diri tutmadan millet de olamıyor insan toplulukları, neyin mücadelesini verdiğinin farkına da varamıyor.

Gelin size bir hafıza hatırlatması örneği vereyim. Türkiye’deki sol-sosyalist gelenekte kurumsal olarak var olan, ismi bende mahfuz biri, noktası noktasına şöyle yazdı geçenlerde: “2. Mahmut’un korkularıyla teslim ettiği iktidarı, Halidiye’nin elinden alıp kamusallaştırmanın vakti! İkinci yüzyılı Afgani şıhlarla değil, Bedreddini bir toplumda yeniden kurma vakti. Bir oy Piro’ya, bir oy Tip’e.”

İşte hafıza budur. Alacağının, intikamının peşinde koşmak budur. Adam, Bektaşi neşveli ve köhnemiş Yeniçeriliği lağvedip yerine Halidi ağırlıklı ve modern bir ordu kuran 2. Mahmut’u iki yüzyıl sonra yenmenin derdiyle plan yapıyor.

Bir dakika bir dakika. Öyle hemen Halidilik deyip geçmeyelim. Hafızamız balıktan hallice olduğu için Nakşibendi tarikatının müceddidi Mevlana Halid-i Bağdadi’yi ve ona nispet edilen Halidilik kolunun önemini bilmiyoruz ki biz. O zaman hatırlayalım. Deyrizorlu bir Kürt olan Mevlana Halid, Nakşibendi tarikatında yaptığı yapısal değişikliklerin yanı sıra politik olarak 3 önemli meseleyi hayata geçirmiş adamdır. Birincisi, bir “erken dönem İslamcı” olarak anti emperyalist bir çizgiye ilerlemiş ve Osmanlı devletinin bekasını İslam ümmetinin bekasıyla eşitlemiştir. İkincisi, bütün Kürdistan coğrafyasını hızla etkisi altına alıp Türkler, Kürtler ve Araplar arasında tam bir İslam kardeşliği tesis etmek için inisiyatif almıştır. Üçüncüsü, Şii İran’ın yayılmacı ve sapkın görüşlerinin çok çabuk farkına varıp Sünni ana bloku tesis etmiştir.

Şimdi anlaşıldı mı adamlar kimden nelerin intikamını almanın derdindeler? Anadolu kıtasında 250 yıldır verdiğimiz canhıraş var oluş mücadelesi neyin mücadelesidir?

Hafıza tam olarak bu işe yarar işte. Bedreddini falan diye geveleyen adamın asıl derdinin Kürtlük ve Alevilik üzerinden büyük bir fırtına koparmaya çabaladığını ancak Mevlana Halid-i Bağdadi’nin kim olduğunu ve ne yaptığını bilirsen kavrar ve ürperirsin. Ürperirsin, çünkü verdiğin mücadelenin sadece 20 yıllık, sadece 200 yıllık, sadece 2.000 yıllık bir mücadele olmadığını ancak bu ürperti eşliğinde kavrayabilirsin.

Şah İsmail’in, Kalender Şah’ın ve daha nicesinin derdi neyse bazılarının derdinin de hala o olduğunu görmek, anlamak içindir hafıza. Golü beklemediğin köşeden yemene engel olmak içindir.

Bırakalım bir kenara Başbağlar Katliamı’nı, Erbakan Hoca’nın boncuk boncuk terlerini, 28 Şubat sürecini, e-muhtıra rezilliğini, Oslo sürecini, Gezi’yi, 17-25’i falan, az kaldı 15 Temmuz’u unutacağız.

Unuturuz da. Çünkü en çok hafızamızı yaralamayı, bizi hafızasız bırakmayı, başı yenice kesilmiş tavuklar gibi sağa sola çırpınmamızı ve en nihayet kan kaybından yani hafıza kaybından ölüp gitmemizi istiyorlar. En çok bunun için uğraşıyorlar.

Bugün Türkiye’de İslam’ı ve onun büyük, tertemiz Sünni geleneğini dimdik ayakta tutan ismin kim olduğunu onlar biliyor. Sorun şurada: Biz bilmiyoruz.

Uzatmadan söylüyorum: Bu mücadelenin farkında, ayırdında, bilincinde değilsen sakın ola “memleketin geleceği hakkında söz sahibi olmak” gibi bir iddian olmasın. Komik olursun.


İzmir’in AK Partili iki genci

İzmir, tıpkı İstanbul gibi yakından takip ettiğim bir seçim bölgesi. Bilhassa AK Parti’nin iki bölgede iki liste başı adayını epeyce heyecan verici buluyorum. Biri, biliyorsunuzdur, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Kadir İnan. Kendi gençlik kolları başkanını bilmem kaçıncı sıraya layık gören CHP’nin aksine AK Parti, Eyüp Kadir’i İzmir’de liste başı yaptı. O da Allah için liste başı olmanın hakkını vererek sıkı bir seçim kampanyası yürüttü, yürütüyor. Sosyal medya kullanımı, sokak etkileşimi ve gençlerle iletişim konusunda güzel işler yapıyor İnan. Bahtı açık olsun.


İzmir’in diğer seçim bölgesinin AK Parti ilk sıra adayı, Eyüp Kadir İnan kadar “fiziken genç” değil elbette ama ben onu neredeyse hepimize nazaran çok genç buluyorum bir bakıma. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’ndan söz ediyorum. Bakanlığı döneminde nasıl derler “mis gibi” bir performans koydu ortaya. Yurtlaşma, tesisleşme, sporda kurumsallaşma, sportif başarının artmasına yönelik operasyonlar ve kültür alanında yaptığı işler ele gelir, dişe dokunur işlerdi.


Bu seçim kampanyasında Kasapoğlu’nun pek bilmediğimiz bir yanı daha çıktı bence ortaya. Müthiş bir politik enerjisi de var Kasapoğlu bakanın. Bin yıllık siyasetçilere taş çıkartan bir performansla devam ediyor kampanyasına. Bakan bey, yakından şahit olduğum nezaketini sahaya da taşımış ki şu ara en çok ihtiyacımız olan şeyin bu olduğunu söylememe bilmem gerek var mı?


Esasen Kasapoğlu’nun İzmir’e, İzmir’in Kasapoğlu’na çok yakıştığını düşünüyorum. Kasapoğlu’nun İzmir için bir şans olduğunu da. Bakanlık birikimi ve vizyonu ile yeni dönemde İzmir’i doğru şekilde planlar bekan bey, buna şüphe yok. İzmir seçmeni de bu şansı bir fırsata dönüştürecektir bence.


Ezcümle İzmir, kendilerini temsil edecek AK Parti vekilleri konusunda şanslı bir listeye sahip, bu görünüyor. Bir de inadı bırakıp AK Parti ya da başka parti fark etmez, çalışacak, iş üretecek düzgün bir belediye başkanı da seçerlerse seneye, hizmet bakımından yılların geri kalmışlığını telafi edeceklerin devasa bir fırsatları var önlerinde.

#Tarih
#Osmanlı
#İslam
#İsmail Kılıçarslan
1 yıl önce
Hafızayı diri tutmak
Kara dinlilerle milletin savaşı
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler