|
Modern cemaatlerin şafağı

4-5 sene önce Şam''da, Emevi Camiinin yakınlarında bir Şazeli dergâhına gitmiştim. Yatsı namazından sonra başlayan gazel ve kasideler olağanüstü idi. Sonrasında kurulan zikir halkasını tarife ise kelimelerim yetmez.

Ertesi gün, şehri dolaşırken şeyh efendiyi gördüm. Sanki dün gece bütün müridânın elini öpüp saygı gösterdiği, karşısında el pençe divan durdukları adam o değilmiş gibi, kumaş ve başörtüsü satan ufak bir dükkânda ''ekmek parası'' için müşteri bekliyordu.


Çok şaşırdığımı hatırlıyorum gördüğüm bu manzara karşısında.

Bu, burada bir dursun.

Türkiye''deki modern cemaatlerin reel politik ve ekonomik yapılanma ile temasının ne zaman ve ne şekilde başladığı; uzmanlarından okunup öğrenilebilir. Ancak gelinen noktada modern cemaatlerin reel politik ve ekonomik yapılanma meseleleri ile imtihanlarını (pek az istisna hariç) kaybettiklerini hiç çekinmeden söyleyebilirim.

Safdil değilim. Elbette modern hayatta Müslüman bireyin tek başına bir ''dini hayat'' sürdürmesinin pek çok bakımdan çok zor olduğunu biliyorum. Cemaatlerin, Müslüman-dindar bireye her şeyden önce bir ''sosyolojik zemin'' sağladıklarını da...

Bu yanıyla cemaatler, bir bakıma Türkiye''deki ''dini hayat''ın teminatı gibiler. Ancak çok başka gerekçelerle aynı cemaatlerin aynı zamanda Türkiye''deki İslami düşüncenin önündeki en büyük engel olduklarını da söylemek lazım...

Niçin? Çünkü Türkiye''deki modern cemaatler Süleymaniye Camiinin yanında tezgah açıp başörtüsü satmakla yetinmek istemiyorlar. Anlamlandırmakta zorlandığım biçimde ''daha güçlü, daha zengin, daha nüfuzlu, daha muktedir'' olmak istiyorlar.

Anlamlandıramıyorum; zira asıl işlevlerinin ''şuurlu Müslüman birey'', ''hizmet eri'', ''derviş'', ''gönül insanı'' yetiştirmek olduğunu iddia eden modern cemaatlerin bazı hareketlerini hiçbir kalıba sığdıramıyorum.

Falanca yere bir vali, bir daire başkanı, bir emniyet müdürü mü atanacak? Modern cemaatin biri hemen ''mutlaka bizim bir arkadaşımız oturmalı o koltuğa'' diyor ve sıvıyor kolları.

Falanca vakıf öğrencilere burs mu dağıtacak? Yaptıkları mülakatlarda öyle sorular soruyorlar ki bursu mutlaka ''cemaatin gençleri'' alsın.

Modern bir cemaate bağlı falanca sivil toplum kuruluşu bir etkinlik mi düzenleyecek? O etkinlikteki konuşmacıların da dinleyicilerin de tamamı ''cemaatten'' müteşekkil olacak.

Fıkıh konusunda birinin aklına bir soru mu takıldı? Mutlaka ''cemaatin onay verdiği'' bir hocaya sorulacak.

Bir delikanlı kitap okumak mı istedi? Mutlaka ''cemaatin tasdik ettiği'' bir yazarın kitapları okunacak. (Haklı adamlar. Maazallah, olmadık bir kitap okumak genç dimağların beyninde kalıcı hasara yol açabilir.)

Birbirleriyle teması olan, birbirlerinin kitaplarını okuyan, hizmet ederken ''diğerleri'' ile yardımlaşan, birbirlerinin eylemine destek veren... Geçtik hepsini, birbirlerini lütfedip dinleyen cemaat var mı bugün Türkiye''de?

Kendi küçük ya da büyük ''getto''larına çekilen ve ''temassız yaşam'' ilkesini benimseyen modern cemaatler bir çeşit ''iletişimsizlik'' üretiyor. Kendi içlerine gömüldükçe, kendi bağlılarını ''daha da konservatif'' hale getiren irili ufaklı ''despotizm''lerden söz ediyoruz artık Türkiye''de modern cemaatlerden söz ederken.

Bu iletişimsizlikten bir bereket ve merkezileşmeyi başarabilen bir İslami düşünce, bir hareketlenme çıkmasını bekleyemeyiz.

Kapalı kapılar ardında ''şu kadar bağlım var'' diyerek siyasi pazarlık yapan, kara kaplı defterde cemaate kimin kaç para yardım ettiğinin hesabını tutan, bağlılarını ''faydalı-faydasız'' diye ayıran bir akıldan ''düşünce'' sadır olduğu görülmemiştir çünkü.

Hadi korkmayın ve bana hakaret etmek yerine yukarıda sıraladığım sorunların hangilerinin bağlısı olduğunuz cemaatte de var olduğunu bir düşünün? Şeyhinizin, hocanızın, efendinizin, büyüğünüzün ya da onlar adına söz alan ileri gelenlerin sizden talep ettiklerinin mantığını bir sorgulayın. Korkmayın, bunu yapınca dinden çıkmazsınız.

Bu arada bendeniz, Türkiye''deki modern cemaatlerin yok olmasını istediğim için değil, istemediğim için kaleme alıyorum bu satırları. Zira modern cemaatler bu yaptıklarını yapmaya devam ederlerse kendi kendilerini yok edecekler. Kendisine ''efendim, tekke ve zaviyeler kapatılmış, ne düşünüyorsunuz?'' diye sorulan Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin ''onlar zaten kendilerini kapatmışlardı'' cevabını hiç mi hiç çıkarmayalım aklımızdan.

Ne diyordu Don Kişot? ''Modern cemaatlerin değirmenine su taşımaktansa değirmenin suyunun nasıl temizleneceğine kafa yormak evladır.''

11 yıl önce
Modern cemaatlerin şafağı
Tıynetsiz, fıtratının gereğini yerine getiriyor hala “darbe” istiyor
OECD... İsrail... Utanç...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı