|
Halkın siyasi partilere güveni

Türk halkının artık siyasi partilere güveninin kalmadığını söyleyenler var. Kendi varlığının hakkını veren bir siyasi partiye kavuşmanın Türkiye''ye talih getireceğine inanan bir kişi olarak ben "halk partilere güvenmiyor" diyenlerin hangi gayeyi güderek konuştuklarını hiç umursamıyorum. Ola ki bu kabil bir hükmü ihtiva eden cümleyi işitenlerin büyük bir kısmı büyük bir ihtimalle manâlı bir sözle karşılaştığı zehabına kapılıyordur. Halbuki yoktur böyle bir sözün manâsı ve olamaz. Türkiye''de partilerin güven kaybına uğradıkları ne doğrulanabilir, ne de yanlışlanabilir türden bir önermedir. Çünkü Türkiye''de siyasi partilerin mevcudiyetiyle halkın bu partilere güven duymaları arasında anlam bağı kuramazsınız. Eğer biri çıkıp Türk halkı mevcut siyasi partilerin devlete ait birer organ olmadıklarını veya onların devlet nezdinde hiçbir ağırlık taşımadıkları gerçeğini daha yeni keşfedebilmiştir deseydi bunu doğrulanabilir veya yanlışlanabilir bir önerme kabul edebilirdik. Çünkü güven-güvensizlik meselesi Türk milleti ile Türk devleti arasında bilhassa cumhuriyetin ilânıyla beraber doğmuş bir meseledir. Buna mukabil siyasi partiler ile halk arasında cereyan eden hadiseler güvene veya güvensizliğe konu olabilecek türden değildir.

Batı Avrupa kültüründe siyasi partilerin temelleri toplumu oluşturan insan öbekleri arasındaki önce din, sonra sınıf ve nihayet ideal farklılıklarına dayalıdır. Oysa Avrupa''yı siyasi partilere götüren yoldan hiç geçmeden gelinen yerdeki Türk siyasi kültüründe kendine bir temel seçip oradan yükselen parti veya partilerin doğmasına fırsat verilmemiştir. Sebebi ne olursa olsun böyle bir fırsatın elde edilmesi uğruna sıkıntıyı göze alan da olmamış. Devletle hükümeti yekpare bir unsur gibi ele alan CHP içinden DP''yi kolayca çıkarmış, 27 Mayıs 1960''tan sonra zuhur eden AP''nin hayat sahasının sınırları kolayca çizilmiş ve bu partinin ne olacağına dair karar asla bu partinin kendi kurullarının girişimine bırakılmamış, 12 Mart 1971''den sonra zuhur eden MSP o günlerdeki vazifesine verilen sipariş gereği kolayca başlamış. 12 Eylül 1980''den sonra zuhur eden ANAP kendine mahsus temel edinmemek, yani dört siyasi eğilimi sindirme şartını kolayca yerine getirmek suretiyle kurulmuştur. Cumhuriyet ilân edildiği günden bu yana Türk halkıyla, halkın herhangi bir kesimiyle siyasi partilerin herhangi birisi arasında güveni esas alan bir sözleşme gerçekleşmiş değildir. Olmayan güvenin kaybedilmesinden bahis açmak da neyin nesi oluyor?

Türkiye Cumhuriyeti''nin siyasi partilerle bağlantısı sosyal değil, diplomatik karakterlidir ve kronolojisi şudur: 1917 Rus İhtilâli (tek parti), 1923 Anadolu İhtilâli (tek parti), 1928 İtalyan İhtilâli (tek parti), 1933 Alman İhtilâli (tek parti), 1945''te dünya hakimiyeti faşizmi ve nazizmi ezen ABD''nin eline geçiyor (iki parti). 1950''de Türkiye''de Demokrat Parti hükümet etmeye başlamakla 27 yıllık tek parti yönetimine son veriyor (iki parti).

٪d سنوات قبل
Halkın siyasi partilere güveni
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle