Son günlerde birbiri peşi sıra Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu''na devredilen bankalara daha yenileri de eklenecek mi bilmiyoruz ama bildiğimiz kadarı ile Türkiye''de çalışan banka sayısı batırılan banka sayısının çok altında.
Sümerbank çatısı altında birleştirilen Egebank, Bank Kapital, Yurtbank ve Yaşarbank''ı da "batmış" kabul edersek, Türk bankacılık sisteminde cumhuriyet dönemini kapsayan 78 yılda 86 bankayı "elbirliği" ile batırmış olduk. Buna karşılık bazıları Fon''a devredilmiş olsa da çalışan banka sayısı henüz cumhuriyetimizin yaşıyla eşit sayıda. O da 78.
Batan bankaların çoğu özel sektöre ait. Bankacılık uzmanları "Eğer kötü niyet ve kötü yönetim yoksa bir bankanın batması olanaksız" diyorlar ama her geçen gün bir bankanın daha çok "kötü niyetle" batırıldığına şahit oluyoruz. Batan bankaların 56''sı özel sektöre ait. 78 yılda 20 yabancı banka da tasfiye olmuş.
Kimine göre "gayrı reel" kimine göre "mali sektör"de durumumuz içler acısı.
Türkiye''ye vermeyen Amerika, Derviş''e verdi
Amerika''nın Türkiye''ye "kurtarıcı" olarak gönderdiği Kemal Derviş, halen Amerika''da "Türkiye''ye verilecek paralar" için pazarlık yapıyor.
Amerika, "Program yoksa, para da yok. Batık bankalara da para yok. Devlet arpalıklarına da para yok" diyor.
Türkiye''ye karşı oldukça "temkinli ve cimri" olan Amerika, kendi bağrından çıkmış Kemal Derviş''e oldukça "mültefit ve cömert" davranıyor. Dünya Bankası''nda 23 yıllık hizmeti olan Kemal Derviş''e 400 bin dolar emekli ikramiyesi ve ayda 5 bin dolar emekli maaşı veriyor.
400 bin dolar, yaklaşık 360 milyar Türk Lirası eder. Bu para da Milli Piyango gibi şans çekilişlerinin "büyük ikramiyesi" kadar bir para. Alacağı emekli maaşı da, bizim emeklilerinki gibi 150- 200 milyon lira değil, yaklaşık 4.5 milyar lira.
Oh beee!.. Hem "kurtarıcı" gele, hem de "büyük ikramiyeyi" kazan, ayrıca ayda da 4.5 milyar emekli maaşı al, sonra da sana "Kemal Derviş çok büyük fedakarlıkta bulunuyor" desinler. Böyle fedakarlıklara can kurban.
Demiralp TOBB''un içine dinamit attı
Hazine eski Müsteşarı Selçuk Demiralp, kimilerine göre "ilginç bir formül" buldu, kimilerine göre de "TOBB''un içine bir dinamit" attı.
Selçuk Demiralp, Şubat''ta başlayan ve 14 aydır uygulanan ekonomik programın askıya alınması ile sonuçlanan krizin reel sektörde ağır tahribat yaptığını vurgulayarak "fünyesi çekilmiş el bombasını" TOBB''un içine fırlatıverdi.
Şubat''ta gecelik yüzde 7 bin 500''lere fırlayan faizlerle TOBB gibi örgütlerin büyük paralar kazandığını söyleyen Selçuk Demiralp, "Bu örgütlerin üyeleri aldıkları krediler yüzünden çok zor durumdalar. TOBB elindeki büyük fonları bankalarda tutup ''paradan para kazanacağına'', bu fonları üyelerine dağıtarak dertlerine derman olmalı" diyor.
Selçuk Demiralp, "fonların nasıl dağıtılacağını, kime öncelik verileceğini" belirtmiyor ama TOBB''un içinde de "Başkan bizden aldığın ve fonladığın paraları bize dağıt" kavgasını başlatıyor.
Bakalım gelecek günler zaten İTO ile arası açık olan TOBB''da ne gibi gelişmeler gösterecek.
Karanfil Hoca''dan yararlı bilgiler
Ekonomimiz krize girdiğinden bu yana günlük konuşma dilimizde "reel ekonomi, reel sektör, reel olmayan ekonomi, mali sektör" sözleri çok sık geçiyor oldu. Ben "saf ve temiz bir Anadolu çocuğu" olarak bu konuşmalardan bir şey anlamadım. Bu sözlerin ne anlama geldiğini gidip Karanfil Hoca''ya sordum.
- Reel ekonomi nedir Hocam?
- Reel ekonomi tarım, madencilik, imalat, ticaret, inşaat, taşımacılık, turizm gibi mal veya hizmet üreten faaliyetin tamamına denir.
- Peki reel ekonomi var da "reel olmayan, gayri reel ekonomi" de var mı Hocam?
- Olmaz olur mu elbette var. Bankacılık, borsacılık, sigortacılık gibi "para"yı temel alan faaliyet alanlarına ise "reel olmayan yani gayri reel ekonomi" denir.
Daha doğrusu reel ekonomiye gerçek iktisat, reel olmayan ekonomiye de gerçek olmayan iktisat denir.
- Teşekkür ederim Hocam.
