|
Çelişkilerin ortasındaki ülke

Gülay Göktürk''ün, liderlerle devlet geleneğimiz arasındaki benzerliği vurgulayan yazısı dikkat çekiciydi. Zaman zaman siyasetin temsil kabiliyeti sorgulanıyor ya hiç kuşkunuz olmasın, liderlerin bu açıdan "kabiliyeti" oldukça iyi. Ama temsil ettikleri halk değil, bürokrasinin kendisi. Ecevit''in "alzheimer" olduğunu savunan bir haber gördüm. Bürokrasinin yakalandığı hastalıkları saymaya başlasak, işin sonu gelmez.

Amerika gibi boyutları bakımından büyük bir ülkenin daha "homojen" bir yapı sergilemesi canımızı sıkıyor. Çünkü çok daha küçük bir nüfusa sahip olan ülkemiz, çelişkilerden, uyumsuzluklardan geçilmiyor. Demek ki Türkiye, içinde barındırdığı farklı kültürler ve inanışlar için "melting pot" (eritme kabı) olamıyor. Mesela bütün Amerikalılar için (sokaklarındaki serseriler için bile) George Washington ve Martin Luter King birer kahramandır. İnsan hakları, din ve girişim özgürlüğü en önemli değerlerdir.

Oysa bizde öyle mi? Şimdi Başbakan''ın ahvaline bakalım. Parti adına yaptığı bir çok konuşmada adından "teokratik devlet düzeni" olarak söz ettiği Osmanlı devletinin bir padişahının (Fatih) fermanını Clinton''a sunuyor. Ferman''da 1500''lü yılların ''Osmanlı''sındaki insan hakları anlayışını görüyoruz. Fikir çok basit: Bizim bu kadar eski bir insan hakları geleneğimiz var. Ne var ki tarih, batıp çıkmış ulusların hikayeleriyle dolu. Clinton''un elindeki dosyalar da Türkiye''deki insan hakları ihlalleriyle dolu. Gazeteler, dünya klasmanında Türkiye''yi Zimbabwe ile aynı sınıfa koyuyor. Clinton ister istemez bugünlerin yaygın söyleyişiyle "ne alaka?" diye kendi kendine sormuştur. Çünkü dünyaya kuşbakışı bakan bir devletin lideri olarak kendisine yalnız resmi dosyalar ulaşmıyor. Sivil kuruluşlardan ve medyadan da yeterince takviye alıyor.

Fatih ve Ecevit - "ne alaka?" diye milletimiz de soruyor. Rahşan Hanım''ın Bayan Clinton''a Türk kültürünü simgeleyen başörtüsü gibi şeyler hediye etmesi ise ayrıca ilginç. ''Ecevit''leri bu sahnelere hazırlayanlar, belli ki büyük bir kültürün karşısına büyük bir kültür olarak çıkmak istemiş. "Bizim de yüzlerce yıllık bir devlet geleneğimiz var". Fakat resmi görüşmelerle sınırlı kalan bu gibi gösteriler, aynı görüşmeyle sınırlı, kalıcı olmayan resmi açıklamalarla yetinmeye mahkumdur. Zaten Osmanlı üzerine konuşmak isteyen Clinton, Ecevit''in bu gibi konulara alışkın olmadığını, "kendisine yeterince bilgi ulaştırılmadığını" anlamakta gecikmemiş.

Türkiye''nin yaşadığı derin çelişkiler kuşkusuz Ecevit''in ziyaretiyle sınırlı değil. Mehmet Akif çevresindeki tartışmalar da aynı hastalığı su yüzüne çıkardı. "Bedr''in aslanları ancak o kadar şanlı idi" mısraının "ashab" açısından saygı kurallarına uymadığı söylenirdi. Bu defa Türk ordusuna saygısızlık olarak görülüyor. Türk ordusu dediği de Osmanlı ordusundan başkası değil. Konunun neresinden tutsanız, elinizde kalıyor. İsterseniz bir de Çeçenistan sorununa bakalım. Bazı gazeteler Rus güçlerin "Vehhabi" güçlere karşı saldırıları sürdürdüğünü yazıyor. Tam da Ruslar''ın iddia ettiği gibi. Yani bu Rus ağzı. Çeçenistan''ın son haftalarda yaşadığı kaotik durumu ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Ama sonuç olarak Ruslar en ağır silahlarıyla bir ulusu yok etmeye hazırlanıyor. Bombalanan, bir Vehhabi başkenti değil, Grozni. Kaçanlar sivil insanlar. Bu kadar olmaz. Ama Türkiye''de bunlar oluyor. Kafkaslar''la çok derin gönül ve kan bağları olan bir ülkenin medyası, bir Kafkas ulusunu adeta yok etmeye hazırlanan bir ülkenin haber ajansları gibi uslup takınabiliyor. Zaten haberlerin kaynağı da Rusya.

Başörtüsünü yasaklayan hükümetin first ladysi Bayan Clinton''a başörtüsü hediye ediyor, Osmanlı''ya teokratik düzen diyen Başbakan Clinton''a götürecek elde avuçta Osmanlı''dan başka bir tema bulamıyor. İstiklal Marşı Şairi resmen kabul görmüyor, Türk medyası Ruslar''ın Vehhabiler''e karşı savaştığını iddia ediyor.

Burası Türkiye. Çelişkilerin ortasındaki ülke.


25 yıl önce
Çelişkilerin ortasındaki ülke
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz