|
Anlamak isteyenler, kaygı duyanlar, nefret besleyenler...

Türkiye büyük ve hızlı değişimler geçirdi, geçiriyor. Şimdi bu değişimin siyasi, sosyolojik ve ekonomik hazım sorunlarını yaşıyoruz. Bu çapta bir büyümeye toplumun adaptasyonu, kurumların entegrasyonu ve sosyal katmanların uyumu öyle kolay değil. Önümüzde çok büyük bir değişim hamlesi daha var tüm bunların üzerine: Yeni bir anayasa ve yeni bir yönetim şekli.

Tüm yaşamımız, düzenimiz ve geleceğimizi etkileyecek bir değişimden, toplumsal dönüşümden bahsediyoruz. Buna ihtiyacımız var artık. Ülke büyüdü ve elbise dar geliyor. Bunu yapmak için sadece karar vermek yetmez, sadece seçim stratejisi hazırlamak da yetmez. Toplum psikolojisinden siyasal iletişime, bürokratik alt yapıdan sosyal uyuma kadar her açıdan uzun süreli ve çok dikkatli bir planlamaya ihtiyaç var.

Ak Parti’nin seçim stratejisi henüz açıklanmadı ama Başbakan Davutoğlu, başkanlık sistemini de içine alan, yeni anayasayı merkeze oturtan bir seçim sürecinin sinyallerini verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Davutoğlu’nun henüz niyet aşamasında olan açıklamaları bile beraberinde yoğun bir tartışma başlattı, yeni anayasa ve başkanlık sistemini gündeme oturttu.

Anlamak isteyenler

Toplumda yeni Türkiye kavramını, yeni anayasayı ve yeni başkanlık sistemini anlamak isteyen büyük bir kitle var. Bunlar Ak Parti ve Erdoğan’a oy vermiş ya da verme ihtimali olan, siyasete güven duyan, ön yargısı olmayan, politize olmamış insanlar. Bu kişilerin iletişime açık, sorma ve öğrenme kompleksi olmayan, toplumumuzun temel taşını oluşturan insanlar olduğuna inanıyorum.

Ülkemizin nasıl bir değişim yaşayacağını, hayatlarımızın nasıl etkileneceğini bu insanlara en yalın şekilde anlatılması için sağlıklı planlamalar yapmak gerekir.

Kaygı duyanlar

Bu konu çok nazik ve netameli bir konu. Gerçekten doğal ve insani olarak kaygı duyanlarla, ideolojik nefretle olaya bakıp, masum, kaygılı insan görünümü verenler bir birine karışmış gözüküyor. Ayırmaya çalışmak lazım.

Bazı insanların, yaşanacak değişimden kendisi ve ailesinin nasıl etkileyeceğini bilmemesinden dolayı bir kaygı taşıması doğaldır. Ak Parti’nin 12 yıldır ülkeye ettiği hizmet ve insanların yaşam tarzlarına müdahale etmemesi onlar için garanti olmamış olabilir, bu da normaldir.

Edibali öğüdüdür, iktidar gücünü elinde tutan, insanların derdiyle dertlenir. Liderlik böyle bir şeydir, toplumun gölünü kazanacaksınız, onların korkularını, kaygılarını gidereceksiniz, hoş tutacaksınız. Biz imparatorluğumuzu bu anlayış üzerine kurduk.

İnsanlar siyaseten sizi tercih etmese de, aynı ülkede ve sizin yönettiğiniz bir iktidarda yaşamaya devam ediyorsa, artık onun yaşam hakkını savunmak ve korumak da sizin görevinizdir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın, insanların yaşam tarzlarını koruyacaklarına dair beyanatlarına çok şahit oldum. Demek ki yeterli olmamış, daha güçlü iletişim çalışmaları yapmaya ihtiyaç oluşmuş. Kaygı duyan bu insanların iyi niyetli ama etki altında kalmış, bilgilendirmeye ve desteğe ihtiyacı olduğuna inanıyorum.

Nefret besleyenler

Geçen hafta hayatımda ilk defa bir tartışma programına taraf olarak katıldım, önceki gün de ikincisine. Şirin Payzın’ın CNNTÜRK’te sunduğu iki programda da tartışma konuları aşağı yukarı aynıydı. Programdan sonra sosyal medyada öylesine nefret, kin, hakaret içeren mesajlar aldım ki, şaşkına döndüm. O kadar fazla Tweet atıldı ki, sonunda ismim dünyada Trend Topic listesine girdi. Beni hayatlarında ilk defa gören insanların, bana bu denli öfke ve nefret duymalarına çok şaşırdım. Gülümsememi bile başkalarına hakaret ve küçük görme olarak algılıyorlar.

Çoğu aşırı uçlardaki ideolojilere sahip, kimi muhalefet partilerine mensup bu insanların bana olan öfkeleri, sanırım sahip olduğum düşünce ve siyasi tercihimden geliyor. Bir de Erdoğan’la kişisel hesabı olduğu için nefret besleyenler var ki, onların öfke ve kini daha da yüksek.

Bu insanlarla ilgili bir şey yapılamaz diye düşünenleriniz vardır, ben de zaman zaman böyle düşünüyorum. Ancak geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez ile sohbet ederken, çok güzel bir tavsiyesini dinledim: “Allah alemi Rahmet sıfatıyla yönetir. Kendine isyan edenler de dahil, herkesin rızkını verir.”

Geniş yüreklerde kızgınlığı söndürmek

Geniş yürekli olmak, gönlünde tüm öfkeleri, nefretleri ve kızgınlıkları söndürebilmek ne büyük bir meziyettir. Zor, nefse ağır gelen, meşakkatli bir şey ama büyük insanlara yakışan bir davranış aynı zamanda. Affedici olmak, hoş görmek daha da büyütür liderleri.

Bir insanın nefret beslemesi vatan hainliğinden ya da ruhsal hastalıktan kaynaklanmıyorsa eğer ve şiddet uygulayarak topluma zarar vermiyorsa, değiştirilebilir bir durumdur. Bırakalım öfkelensin, kızsın, sinirlensin. Hakaret etmediği sürece, şiddete teşvik etmediği sürece, bunları hoş görmek çok mu zor olur?

“İç barış” terimini ilk defa ortaokuldaki tarih dersinde duymuştum. Tüm büyük imparatorluklar, büyümeye geçmeden önce topraklarında iç düzenlerini sağlarlarmış. Bunun için de iç barış yaparlarmış. Evin içinde huzur gerekir ki, o zaman büyüklerimiz güvenle dışarı çıksın, sefer etsin, fetihler yapsın, büyük devlet olsun.

Aklı evinde kalanın, gözü ufukta olmaz.

#Ak Parti
#Erdoğan
#Davutoğlu
#Şirin Payzın
9 yıl önce
Anlamak isteyenler, kaygı duyanlar, nefret besleyenler...
Gevşek AKP’lilerde ‘sancı’ büyük
Muhafazakarların eleştiri kültürü
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı