Durumun ciddiyetini anlayalım.
Bu tepkiler öyle azınlık ırkçıların ve popülist siyasetçilerin tepkisi değil sadece.
Bu olaylar, sadece Hollanda, Avusturya, Almanya ile sınırlı kalmayacak.
Yasaklamalar, siyasetçilerin miting yapmasını, toplantı düzenlemesini sınırlamakla bitmeyecek.
Bu yıl seçimler bitince bu gerilim durmayacak, uzun süre devam edecek.
Yani mesele sadece bizim referandum sürecimizle ya da Hollanda, Almanya seçimleriyle sınırlı değil.
Bitmedi…
Ayrıca,
Bu tepki sadece Türklere değil, tüm Müslümanlara.
Sadece Müslümanlara da değil, kendinden olmayan tüm yabancılara.
Avrupa'nın tamamında, geniş halk kitlelerine yayılmış, kısık ateşte pişen ve uzun süredir demlenen bir olaydan bahsediyoruz.
Mesele özetle böyle benim açımdan.
Burada sonuna kadar haklı olduğumuz bir durum var: Avrupa ayrımcılık ve ırkçılık yapıyor, nefret söylemini körüklüyor ve hukuku çiğniyor. Yani uluslararası suç işliyor aslında.
Hollanda'nın atlar ve köpeklerle yaptığı şiddeti de ayrıca not edelim.
Peki buna nasıl tepki vereceğiz? Aslında birkaç gündür tepkinin her türlüsünü veriyoruz. Burada tepkileri ikiye ayırmamız lazım:
*Devlet aklıyla verilen tepkiler.
*Birey hakkı olan tepkiler
Devletin aklı başka türlü çalışır. Devlet adamları da başka türlü konuşur. Bizim gibi vatandaşlar, bireyler ağzına geleni söyler, istediği gibi tepki verir, lafını esirgemez, seviyesini düşünmez. Lakin devlet de, devlet adamı da böyle davranamaz. Onların sorumluluğunu ve omuzlarında yükleri vardır.
Ben bunları düşünüp huzursuzlanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki günkü konuşmasında yüreğime su serpecek bir açıklama yaptı:
Tam olarak yapmamız gereken şey budur.
Mesele artık Türkiye'nin meselesi değildir. Mesele ciddi boyutlarda, İslam dünyasını, sonra ABD ve Avrupa'da yaşayan tüm yabancıları etkileyecek bir sorunudur.
O zaman bu tehlikeyi, muhatap olacak herkese anlatmak, konuyu dünyanın gündemine getirmek, sonra stratejiler, ittifaklar oluşturmak gerek.
Kötümser olmak istemem. Ancak Avrupa, genetiğine işlemiş bu ırkçı nefret söylemini burada bırakmayacaktır. Bir süre sonra kendinden olmayanlara ekonomik, ardından fiziki yaptırımlar uygulayacaktır.
Bu konu, ABD'de Trump gibi agresif birinin elinde daha sert halde uygulanmaya başlandı bile. 6 İslam ülkesi için yasak getiren başkanlık kararnamesi yeniden çıkarıldı. Maalesef buna yeni bir tepki de olmadı. Yakında ülke sayısını arttıracak, yasakları genişletecek ve uygulamasını da sıkılaştıracaklardır.
Şimdi durumu daha net, daha berrak görmek ve buna göre planlamalar yapmak durumundayız.
Devlet aklı bununla ilgilenirken, Hollanda Başbakanına “lale” esprisi yapacak çok olur, merak etmeyin.