Apartmanı birlikte inşa ettiği, ikinci ve dördüncü katta oturan Almanya (ki kendisi apartman yöneticisidir) ve Fransa (ki kendisi apartman yöneticisinin yardımcısıdır) buna itiraz etti.
diye de eklediler.
Aslında sarsıntı üçüncü katta değil, daha derindeydi. Avrupa apartmanı, temelini modernizm zemini üzerine oturmuştu ve şimdi sarsılan oydu.
Modernizmin ürettiği sömürgecilik, emperyalizm, kapitalizm, globalizm, AB gibi kavramlar, tüm dünyayı sömürmüş, içini boşaltmış, şimdi kendi başlarına bela olmuştu.
Başlarına asıl bela olan şey,
gibi iki kirli kavramdı. Kurdukları sistem artık kendilerini bile sömürüp, fakirleştirecek hale gelmişti. Bunları dün tartışmıştık.
Cumhuriyetçi Parti'nin sembolü fildir. Trump da bir filin zücaciye dükkanına girmesi gibi, dünya sahnesine girdi ve dağıtmaya başladı. Trump'ın tahrip ettiği şey, sadece Müslüman ülkelerle ilişkiler değildi. ABD'nin tüm ilişkilerini etkileyecek ve büyük bir sarsıntı yaşatacak derecek hareket ediyordu bu fil.
NATO panikte. Avrupa Birliği ise açıktan tehdit olarak görüyor artık Trump'ı. Geçici olarak 'Avrupa Apartmanı' yöneticiliği yapan dönem başkanı Tusk, tarihinde görülmemiş bir tehdit tanımı yaptı
Bu öyle yenilir, yutulur bir söz değil ama nedense kimse ciddiye almadı adamcağızı. Erdoğan boşuna,
demedi Tusk'a herhalde.
Trump'ın Avrupa'ya bir tekme vuracağı ve apartmanın yıkımını hızlandıracağı; AB'den çıkan İngiltere Başbakanı Bayan May'in elini sıkı sıkı tutmasından belliydi. Geri kalan üyeler çatladı. Fransa'nın müstakbel Cumhurbaşkanı adayı Le Pen,
dedi zaten. Apartmanın yıkılacağını baştan kabullenmişler anlayacağınız.
Bu arada Trump, Çin'i, İran'ı ve Meksika'yı da tehdit etmekten geri durmadı. Sonunda dünyanın başına bir iş açacak bu turuncu kafalı fil ama bakalım ne yapacak.
Lakin benim 'büyük sarsıntı geliyor' dediğim şey, turuncu kafalı filin sağı solu dağıtmasından bağımsız bir şey.
Başlığımızın ikinci kısmına gelelim. Peki Türkiye bu savrulmadan, sarsıntıdan nasıl etkilenecek? AB çökerken, ABD tüm dengeleri bozarken, Ortadoğu ve Asya'da jeopolitik değişirken biz ne yapacağız, ne yapmalıyız?
Bu değişimi çok önemli bir fırsat olarak görüyorum şahsen. Ülkede bir arada yaşama, kenetlenme ve bir milli birlik oluşturmak için bundan daha iyi bir fırsat olamaz. Yaklaşan sarsıntı için bunu yapmak zorundayız zaten.
Şu anda da Türkiye'deki devlet kurumlarının hali hiç de iç açıcı değil. Hepsinde bir geri gidiş var. Sanırım bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan da görüyor olmalı.
Kısacası, dünyadaki büyük sarsıntıdan korkmak yerine, ülkeyi, milleti ve devleti buna hazırlamak gerek. Referandum da bunun için büyük bir fırsat. Haksız mıyım?