Öfkemiz ve tepkimiz çok yüksek. Özgecan olayı hepimizi perişan etti. Türkiye bir acıyı böylesine ortak içselleştirmemişti. Özgecan’ı öldüren katilin annesinin konuşması dikkatlerden kaçmasın. Parçalanmış aile yapısı, anneden uzak, psikolojik sorunları olan babayla büyümemin oğlunu bu hale getirdiğini söyledi. O zaman sorunun kaynağı daha gerilerde ve derinlerde demektir.

Sıcak gelişmelere ve olaylara odaklanmış zihinlerin tepkileri ve sorunu çözme refleksleri lokal olur. İlk kararlar genellikle duygusaldır. Taciz ve tecavüzlere karşı önerilerden birinin minibüslere panik butonu koymak olması gibi. Psikolojik etkisi olan ama sorunun kaynağına inmeyen öneriler geçici rahatlamalar sağlar ama asla nihai çözüm değildir. Nitekim şiddet gören kadınlara verilen panik butonunun da bir işe yaramadığı ve sistemin değiştirileceği söylendi.

Hızlı büyüyen toplumlarda sosyokültürel problemler oluşur. Avrupa’nın Sanayi Devrimi’nden sonra ve Amerika’nın geçen yüzyılın başında yaşadığı süreçler aynıdır. Her iki ülkenin halkları da çok ciddi sıkıtılar yaşadı ve büyük travmalar geçirdiler. Modernizm önce toplumun sosyal dokusunu, sonra da temel hücresi, aile yapısını bozdu. Şimdi onun acısını yaşıyorlar.

Türkiye sanayi devrimini tam yaşayamadı ama sonuçlarıyla karşılaştı. Modernizmin yan etkilerini biz de gördük, bizim de sosyal dokumuzda bozulmalar oldu. En büyük avantajımız modernizmin panzehiri olan geleneksel yaşam biçiminin ülkemizde yaygın olmasıdır. Hepimiz üzülerek görüyoruz ki, gün geçtikçe geleneklerimiz kayboluyor ve toplumumuz Batı modernizmi karşısında hırpalanıyor.

Turgut Özal ve R. Tayyip Erdoğan dönemleri, Türkiye’nin ekonomik olarak çok hızlı büyüdüğü dönemlerdir. Kişi başına düşen milli gelirdeki artış, yaşam koşullarındaki değişim ve şehirleşme her ne kadar çok olumlu şeyler olarak görünse de, bunun beraberinde getirdiği sosyokültürel sorunlar da oldu. Hızlı büyüyen vücuttaki ağrılar gibi, toplum büyümeden kaynaklanan sorunlar ve sıkıntılar yaşıyor.

Sakin olmak ve doğru kararlar vermek zorundayız. Fotoğrafın tamamını görerek ve sorunların ana kaynağını tespit ederek, çok güçlü bir sosyal restorasyon çalışmasına ihtiyacımız var. Bu ertelenemez ve kaçınılmaz bir ihtiyaç artık. Ancak bunu, kadına karşı şiddet sorununa hapsetmeden, o şiddeti de doğuran nedenleri bulacak, daha geniş bir bakış açısıyla yapmalıyız.

Fotoğrafın tamamını görmek ve tartışmak durumundayız. Hepimizin bu konuda farklı görüşleri ve tespitleri vardır, tartışmalıyız. Aksi takdirde Özgecan cinayetinin acısı bitince, kendi gündemimize dönecek, yine tacizler ve cinayetler olacak ve yine minibüslere konan panik butonlarının bir işe yaramadığı anlaşılacaktır.

5 yıllık ekonomi ve kalkınma planları gibi, uzun vadeli restorasyon planlamalarına ihtiyaç var. Başbakan Davutoğlu, son büyük kongrede sosyal restorasyon fikirlerini açıklamıştı. Şimdi yakında açıklayacağı yeni seçim beyannamesi ve taahhütleri arasında bu fikirlerin projelere ve planlamalara dönüşmüş halinin konulacağını umut ediyorum.