|
Saltanatın kara delikleri

Hükümet yeni vergi yasasını da meclisten yani kendi üyelerinden kolaylıkla geçirdi. Çünkü yasada laikliğe aykırı hiçbir şey yoktu. Hükümetin elindeki yegane kriter bu.

Devlet bütçesi borç faizlerini ödemeye yetmiyor. Faizler katlandıkça katlanıyor. Hükümet, işin içinden çıkmak için sürekli yeni kaynaklar arıyor. Batı dünyasından olsa olsa yeni borçlar bulabiliyor. En güvenli kaynak, milletin ta kendisi. Millet malı deniz. Hiç ses çıkarmıyor. Çıkarsa bile başbakan bunu "normal" karşılıyor. "Dünyanın hiçbir ülkesi yoktur ki vergi kanunu tepki almasın". Şu farkla ki Türkiye''de henüz milletten vergiye ciddi tepki gelmiş değil. Başta iş adamları olmak üzere bir dizi sivil toplum örgütü tepkisini gösterdi.

Peki, sayın hükümet yetkilileri, ekonomiyi rayına oturtmak için bütün önlemleri aldılar da ondan sonra mı millete el açıyorlar ? Ekonomiyi yüzüne gözüne bulaştıran her hükümet, yeni vergiler koyarsa milletin hali nice olur ? Hükümet, depremi bahane gösteremeyecektir. Çünkü görünüşe göre deprem, çeşitli kaynaklardan para akışı sağladı. Dışarıdan, içeriden gelen paralar, ama gönüllü, ama bize özgü yöntemlerle hesaplara el konulmak suretiyle bir "fonda" toplandı. Bildiğimiz kadarıyla bu miktar, depremin maliyeti olan rakamlara ulaşmıştı. Ama insanlar, bu fonların akıbetini merak ediyor. Aldığımız haberlere göre buradan "âcil ödemelere" aktarmalar yapılıyor. Repo yapılıyor. Her halükarda, depremzedelere bir türlü aktarılmıyor.

Tarih kitapları, bu ülkede saltanatın 1922''lerde sona erdiğini yazıyor ama aslında biten Osmanlı saltanatıydı. Toplumsal geleneklerse öyle bir günde sona ermiyor. O günlerden bu güne iki gelenek bütün haşmetiyle varlığını sürdürüyor: Bürokrasi saltanatı ve devlet borçları. Bu ikisi birbiriyle çok yakından ilgili. Bizdeki devasa devlet çarkına ne para, ne insan dayanmıyor.

Bu noktada dünya devletleriyle küçük birkaç karşılaştırmada bulunarak Türkiye''deki kara deliklerin nerelerden kaynaklandığını göstermeye çalışacağım. Koskoca ABD''nin, Batı devletlerinin parlamentolarında Türkiye''dekinden az milletvekili var. ABD''yi 14, İngiltere''yi 12, Hollanda''yı 12, Fransa''yı 14, Japonya''yı 12 bakanlık yönetiyor. Bizdeki bakanlık sayısını da söyleyelim : 35.

Başka bir kritere geçelim : İngiltere''de 12 bin, Fransa''da 9 bin, Japonya''da 12 bin resmî makam otosu mevcutmuş. Türkiye''deki resmî makam otolarının sayısı 85 bin cevarında.

Türkiye''nin yurt dışında 7500 personeli var. Bilindiği gibi bunlara, uluslar arası normlara göre maaş ödeniyor. Peki karşılığı ne oluyor ? En fazla dış müşavir bizde. Türk dış işleri, en fazla makamı ve aracı olan dış işleri durumunda. Ayrıca "görgüsünü ve bilgisini artırma" başlığı altında çeşitli aralıklarla çeşitli devlet kurumları yurt dışına adam gönderiyor. Bunları da yüzer yüzer sayabiliyoruz ancak.

Lojman saltanatını karşılaştırmak lazım. Makamıyla, yardımcılarıyla, harcırahıyla bir vekilin, bir bakanın, başbakanın bu millete maliyeti nedir, karşılaştırmalı bir şekilde çıkarmak lazım. Tony Blair, İngiliz milletine kaça patlıyor? Türkiye Başbakanı kaça patlıyor. Hatta, bu rakamlar, İngiliz kraliyet ailesiyle da karşılaştırılmalı. Bütün bu karşılaştırmaların sonucunda hazinenin hazin durumu açıklığa kavuşacaktır.

Sizi bilmem ama ben her trafik kuyruğunda yanımızdan geçip giden, tercihli yol, ayrılmış yol, hatta taşıta kapalı yol dinlemeden giren makam araçlarından hep rahatsız olmuşumdur. Âcil bir durum olduğu için değil, kendilerini bizatihi "âcil" gördükleri için geçerler. Onlardan etrafımızda binlercesi var. Bizim vergilerimizle irili ufaklı makam sahipleri şoförlü, kara plakalı hatta işaret lambalı araçlarla ortalıkta dolaşıyor. Hiç de kamuya hizmet eder gibi görünmüyorlar. Aksine bütün kamu onların hizmetinde görünüyor.

Türkiye, yolsuzluklarıyla, saltanatlarıyla Ortadoğu devletleri görüntüsünden ne zaman kurtulacak? Kamu görevlileri kendilerine değil kamuya hizmet etmeye başladığı zaman. Bunu yapmak çok zor. Ama yeni vergiler çıkarmak bir oturumluk iş.

24 yıl önce
Saltanatın kara delikleri
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Din savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı