|
İslam içinde iki ayrı din

İslam dünyasının bitmeyen savaşı: Şii-Sünni kavgası. Müslümanların kendi aralarında döktükleri ilk kan ve Peygamber torunlarının katledilmesiyle kesinleşmiş bir yol ayrımı. Kerbela''dan günümüze taşınan derin yas. Selçuklu-Fatimi, Osmanlı-Safavi ve nihayet İran-Irak savaşları.

Orijininde İslamı farklı algılamayı barındırmayan, Arap kavimlerinin iktidar mücadelesine dönüşen bir süreç sonraları itikadi ve ameli ayrışmalarla birbirinden uzaklaştı. Adeta iki ayrı din, iki ayrı millet ve birbirine en şedit düşman kesildiler. Asırlar boyu kardeş kanı akıtıldı.

Sanayi devrimi ve akabinde Batının ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarına sahip Arap İslam coğrafyası Sultan II. Abdülhamit''ten sonra üzerinde planlar yapılan bir coğrafya oldu. Dün olduğu gibi bugün de bölgenin petrol ve stratejik avantajlarına gözünü diken bölge dışı güçler mevcut iç çatışma dinamiğini kontrol ederek kardeş kavgasını körüklediler. Kendi kutsal (!) kanlarını akıtmadan her durumda petrol ve doğalgazı kontrol edebildiler.

Suriye iç savaşında adını daha bir duyuran IŞİD Irak''tan Şam bölgesine kadar uzanan bir Sünni İslam Devleti kuracağını ilan etti. Sünni Arap devleti özelliğini taşıyan Irak, Saddam''dan sonra içinden bir Kürt Devleti bir de Maliki Devleti çıkardı. Şii Arapların vücuda getirdiği/getirtildiği Maliki yönetimi mücadelesini Sünni Araplara karşı verdi. ABD''nin kontrolündeki bu süreçte binlerce insan öldü. Bunlar ABD askerleri değildi. Mücadele bir özgürlük mücadelesi olmadı. Bölgede işgal güçlerine karşı direnen Saddam taraftarı görünümünde bulunan Sünni Araplara karşı işgalciler Şiileri kullandılar. Cami bombalamaları, pazaryeri katliamları vs. sivil katliamlar Sünni ve Şiiler tarafından Irak halkının iç savaşı mahiyetine büründürüldü.

Afganistan''da Ruslara karşı verilen mücadelede ABD olayın içine girene kadar saflar netti. Hem Afgan halkı hem de dünya Müslümanları Hikmetyar''ın arkasında durdular, Filistin''de İsrail''e karşı verilen mücadelede iç hizipler kafa karıştırıcı olsa da düşman İsrail''di. Bosna çok net bir savaştı. Müslüman dünya safını Boşnakların yanında almıştı.

Ruslardan sonra Afgan iç savaşları, ABD bölgede işgalci iken Irak''da Sünni-Şii çatışmaları ve Suriye''de kimin kiminle savaştığı karışan Sünni-Şii savaşına döndürülen halkın özgürlük talepleri, Müslümanları taraf belirlemekte ve bir safta yer almakta da tereddüde düşürdü.

Irak''ta Maliki yönetimine karşı direnen IŞİD, adını Suriye''de Esed karşıtı savaşan bir gurup olarak duyursa da Suriye''de Esed karşıtlarının net olarak destekledikleri bir yapı olamadı. Bununla birlikte bölgede Sünni Arap gücü olarak varlığı şaşırtıcı değil. Irak''dan sonra oluşan Maliki iktidarı ve ayrışan Kürt Devleti çatılarının dışında kalan adeta buharlaşan Sünni Araplar bir şekilde vücut bulacaklardı. Başını kimin çektiği değişken olan lakin bölgede politika belirleyen İngiltere- Suudi Arabistan işbirliği ile şekillenen bu vücut IŞİD olarak belirginleşti. Fili olarak Musul işgalinden sonra Türkiye gündemine rehineler krizi ile giren IŞİD bölgenin eksik siyasi aktörüydü. Artık o da iyice gün yüzüne çıktı. Maliki''nin sıkıştırdığı Sünni kitle dışarıdan da destek alarak ete kemiğe büründü.

IŞİD yapısının homojen olmasını sanırım kimse beklemiyor. Bölgede kiminle uzlaşacağı, kimden destek alacağı, diğer aktörlerin tutumuna bağlı olarak değişecek/gelişecektir. Ülkemizi yakından alakadar eden bu oluşum sürpriz değil zaten var olan bir gücün yeni bir isimle yapılanmasıdır. Suriye savaşında İran''a karşı Sünni İslam dünyasının desteğini alan el-Kaide ve IŞİD Esed ve destekçisi Hizbullah''a karşı savaşmaktadır. Korkulan olmuş yeni bir Sünni-Şii savaşı başlamıştır. Belki de bölgede olabilecek en kötü senaryo İran''ın topyekun savaşa girmesi ve ülkemizin de bu savaşın içine çekilme planıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Türk şehri Musul''un rehineler alınarak IŞİD tarafından işgali tesadüfi bir zamanlama olamaz. Başbakan Erdoğan''ın Cumhurbaşkanlığı ABD ve bölgemizin asıl oyun kurucu aktörü İngiltere tarafından kesinlikle istenilmemektedir. Yarınların nelere gebe olduğu meçhuldür. Lakin bir hareket olacağının sinyalleri çoktan verilmiştir.

10 years ago
İslam içinde iki ayrı din
"Polise taş atmanın cezası 11 yıl hapis"
Bir ‘dil’in açtığı hasar
21. yüzyılın en önemli seçimini Erdoğan kazandı!
Ne mutlu, mutsuzum diyene
Hilmi Yavuz Müdafaanâmesi