|
Bu gidişle daha çok yanılırlar

Kuzey Irak''tan çekilme kararının ilan edildiği gün dahi köşelerinde Türk ordusunun ilelebet orada kalacağını, kalması gerektiğini savunan ''büyük'' yazarlar allak bullak oldu.

Böyledir işte. Çevrende, dünyada ne olup bittiğini doğru dürüst algılamaya çalışmak, Türk devletinin militarist yapısını, saplantılarını, yaklaşımlarını kavramak ve bunlardan bir sonuç çıkarmak yerine, devletçi söylemlere inananların hali budur.

Tabiri mazur görün, her konuda çuvallamak...

Üstelik de Türkiye''de bu gibi olayların örneği o kadar bolken...

28 Şubat''ı örnek verdik son olarak.

28 Şubat''ta devletin doğruları diye kamuoyuna medya aracılığı ile koskoca komutanlar, devlet adamlarının söylediği yalanlar nereye kadar devam etti?

O dönem devlet yetkililerinin yalan söylediğine inananlar, şimdi niye söylenen herşeye ''kesin doğru'' gözüyle bakıyorlar acaba?

Türkiye''nin artık o bölgeden çıkacağı, çıkmak zorunda kalacağı neredeyse kesinleşmişken hala, “Türkiye o bölgede istediği kadar kalacak, PKK''yı bitirmeden çıkmayacak” türünden yüksek analizler yapanların düştüğü durumdan söz ediyorum.

Bunların bazıları, Türkiye o bölgeden askerini çektikten sonra bile aynı şeyleri tekrarlamaya devam ediyor. Bazıları operasyonun bitirilmesine çok üzülmüş görünüyor.

“Dert değil, şimdi çıktık ama tezkere duruyor, asker yine gider” diyenler de var. Tıpkı Adalet Bakanı gibi.

O da, hükümetin, başbakanın bu çekilme işleminden haberdar olmamasını dert edeceğine yeni operasyonlardan söz etmeyi tercih ediyor.

“Bu operasyon, meselenin silah zoruyla çözülemeyeceğinin, sınıraşan harekatların bir çare olmadığının açık bir delili olmuştur. Öyleyse acilen meseleyi siyaseten nasıl çözeriz diye bakmak gerekir.” diyeceğine, yeni sınır ötesi operasyon haveslerini dile getiriyor.

“Asker daha uzun süre o bölgeden çıkmaz, çıkmamalı” diyenler şimdi de herkesin dönüp, “Asker niye bu kadar çabuk ve hızlı operasyonu kesti?” sorusuna cevap aramaya başlaması üzerine, ısrarda devam ediyorlar.

“Biz Ankara''nın verdiği bilgilere inanmaya devam edeceğiz” diyorlar.

“İstediğin kadar inanmaya devam et” verilen bilgiler gerçeği yansıtmadıktan sonra.

Bir gazeteci, tek bir resmi kaynaktan gelen bilgilere taparcasına inanabilir mi? En azından, “Acaba?” diye bir soru aklına gelmez mi?,

“Acaba bu anlatılanların ne kadarı doğruları yansıtıyor?” Kuşkusuna kapılmaz mı?

Üstelik de Türkiye''de devletin ve devlet yetkililerinin gerçekleri istedikleri gibi tahrif etme alışkanlıklarının örnekleri varken.

Şimdi Genelkurmay, alelacele son verdiği operasyonda muazzam başarılar elde edildiğini söylüyor. “Hedeflerimize ulaştık. Çıkmak istediğimiz zamanda çıktık”

300''e yakın PKK''lının saf dışı edildiğini söylüyor. 24 asker ve 3 korucunun da hayatını kaybettiğini açıklıyor.

PKK''nın o bölgedeki alt yapısının yerle bir edildiğini, lojistik destek yollarının tahrip edildiğini söylüyor.

Bu görevler yerine getirildiği için de askerin hemen geri çekildiği ifade ediliyor. Tabii, bu harekatla PKK''nın bitirilemeyeceğini bildiklerini de ekleyerek.

Harekatın başından beri izlediğim yabancı kaynaklar ve onların da başvurduğu yerel kaynakların verdiği bilgileri -taraflı olduğunu kabul ettiğimiz PKK kaynaklı bilgileri bir tarafa bıraksak dahi- verilen bu bilgilerle karşılaştırdığım zaman ortaya çıkan büyük farklılıklar beni şaşırtıyor.

Kuzey Irak Kürt kaynakları 80''in üzerinde Türk askerinin öldüğünü iddia ediyor. Bunların bir kısmının cesetlerinin kendileri tarafından Türk askeri yetkililerine teslim edildiğini ileri süren kaynaklar da var.

Aynı kaynaklar PKK''nın harekat bölgesinde bazı zararlara uğradığını ama gücünden bir şey kaybetmediğini de belirtiyor.

Bu durumda nasıl bir başarıdan söz edilebileceğini hükümet ve genelkurmay kamuyoyuna açıklamak durumunda değil mi?

Bu kış şartlarında, üstelik çok sınırlı netice alınacağı bilindiği halde böyle bir operasyona niçin gerek duyuldu?

Niçin alelacele operasyona son verildi?

Başarı bile kabul edilemeyecek bir netice için niçin onca insanın ölümüne göz yumuldu?

Normal bir demokrasi olsak bu sorular nedeniyle hem siyasi hem de idari bir soruşturma açılması gerekir.

Aslında soru şöyle olmalıydı:

Niçin bu operasyona son verildi değil, niçin bu operasyona baş vuruldu?

Türkiye''nin asıl meselesi işte böyle bir sorunun cevabında yatıyor olmalı.

Pek sevmem, “Ben ne demiştim?” demeyi ama Cuma günü yazımda,

“Gerçekleri yakında öğreneceğiz.” demiştim.

“Türkiye birkaç gün içinde bölgeden çekilirse yetkililer, komutanlar ne diyecek? “PKK hedeflerine ulaşıldı, görev tamamlandı, o nedenle çekildik” mi diyecekler? diye sormuştum. Aynen öyle oldu.

Ben her zamanki gibi, “Acaba?” diyorum. “Bu tamamlanmış görev PKK''yı daha da güçlendirmiş olmasın?”

Bu soruları sormak yerine Ankara''daki yetkililere inanmayı tercih edenler yollarına devam edebilir.

Bu gidişle daha çok yanılır, çok şaşırırlar.

16 yıl önce
Bu gidişle daha çok yanılırlar
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle