|
Yılmaz"ı hükümette kim dengeleyecek?

Biz eskiden sayın Mesut Yılmaz''ı demokratikleşmeye, Türkiye''nin Avrupa normlarına uymasına ve yasakların kaldırılmasına karşı bir devlet adama olarak bilirdik. Ama öyle değilmiş.

Hem AB''den yana hem de AB''ye, Diyarbakır üzerinden gidilmesi gerektiğini söylüyor artık. Demokratikleşmeden sık sık söz ediyor. Artık öyle eskisi gibi, ''devlet buna müsaade edemez'' gibisinden devletçi tavırlar içinde değil.

Ne bileyim belki artık 312''nin değiştirilmesini, Terörle Mücadele Yasası''nın 8''inci maddesinin kaldırılmasını bile istiyordur.

Şimdi de ortaklarının ve bizim ''yapıcı'' muhalefetimizin yardımlarıyla üzerindeki şaibelerden de kurtulduktan sonra, hükümete, AB ile ilişkilerden sorumlu başbakan yardımcısı olarak girdi.

Onun, bu son yaklaşımlarıyla hükümete girmesi, belki de AB ile aday üyelik görüşmelerine başladığımız bu günlere denk gelmesi açısından ayrı bir önem taşıyor.

Türkiye''nin, AB''ye girme konusunda ne kadar istekli olduğuna ilişkin bir mesaj sanki…

Yılmaz''ın hükümete girmesi ile hükümet içindeki bazı dengeler bozulmuş bile olabilir.

AB''ye girmemizden ve AB kriterlerini benimsememiz ihtimalinden ürken çevreler şimdi daha da rahatsız olmuş olmalılar.

Bu nedenle bence hükümette yeni dengelere ihtiyaç bulunuyor.

Bir kere Çakıcı da hapisten çıkar çıkmaz hükümete davet edilmelidir. Çünkü, ilişkileri nedeniyle suçlanan ve hükümetten düşen Yılmaz aklandığına göre, bu ilşkiler nedeniyle Çakıcı''nın da aklanması gereklidir. Adalet bunu gerektirir…

Sanıyoruz Ecevit onun için de uygun bir formül bulabilir.

Sonra Mehmet Ağar da hükümete alınmalıdır.

Eski, MİT''çi Mehmet Eymür''ün internetteki sitesinde, hakkında olmadık iddilar ortaya atıldığı halde Meclis Komisyonu''nda oy birliği ile aklandığına göre, o da bu hükümete layık demektir. Zaten kendisi de, " Bu memlekette bir tek vatandaş bile benden şikayetçi değildir" dediğine göre, o da bakanlık görevine dönmelidir.

Bunların yanısıra ben iki ismi daha önermek istiyorum.

Mesut Yılmaz gibi azılı bir AB ve özgürlükler yanlısı kabine üyesini dengelemek açısından bence çok yararlı olabilir.

Biri '' Militan Demokrasi'' adlı çok ''değerli'' bir kitap yazan Başsavcı Vural Savaş, öteki de Türkiye''ye benzemek konusunda son zamanlarda hayli geride kalan '' Yavru Vatan'' Kuzey Kıbrıs''ı hizaya sokma ve düşmanlarını hatırlatma konusunda, ''Ana Vatan'' daki meslektaşlarından geride kalmayan Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Ali Nihat Özeyranlı…

Tabii, Özeyranlı Paşa''nın Kıbrıs''tan çağrılarak kabineye dahil edilmesi, Kuzey Kıbrıs demokrasisi açısından bir kayıp olabilir ama, bunu Türkiye adına bir kazanç olarak değerlendirmek gerekir. Sonra Türkiye, onun kadar değerli başka bir generalini Kuzey Kıbrıs''a nasılsa gönderir. Bu bir sorun olmaz…

Bu isimlerin arasına, son zamanlarda dış düşmanlarımızı ve iç tehditlerimizi hatırlatarak, bizim AB''ye karşı özel şartlarımız olduğu gerçeğini yeniden dile getiren Ateş Paşa''yı da katmak gerekir diye düşündüm ama, o zaten MGK üyesi olarak daha etkili bir konumda bulunduğu için sonradan vazgeçtim.

Böylece Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Avrupa Birliği ile aday üyelik sürecindeki görüşmeleri daha sağlıklı gerçekleştirebilir…

Mesut Yılmaz''ın hükümete girmesiyle bozulan dengeler yeniden kurulabilir.

Haddimiz değil ama Sayın Ecevit''e öneriyoruz.

Tabii bu arada MHP kanadından da hükümete girmesi konusunda üzerinde ittifaka varılan isimler olabilir. Mesela çıkacak olan Af Yasası ile aklanacak olan ve devlete hizmetleri geçmiş bazı ülkücüleri bu arada düşünmek faydalıdır.

Bu '' istikrar'' döneminde toplumsal mutabakatı mümkün olduğu kadar geniş tutmakta yarar vardır…Geçmişi unutmanın tam zamandır.

Mesut Yılmaz''ı, Abdullah Çatlı, Çakıcı ve diğer ilişkileri, 28 Şubat Başbakanlığı gibi meselelerle anmak yerine, Diyarbakır üzerine söylediği vecize ile değerlendirmek daha doğru olur...

Ben şahsen, Yılmaz''ın hükümete girmesine, karşıtlarının bütün eleştirilerine rağmen sıcak bakmaktayım…

24 yıl önce
Yılmaz"ı hükümette kim dengeleyecek?
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...