|
Cumhurbaşkanı, Yazıcı ve 24 Anayasası 88. madde

Taha Akyol"un "Eğrisi Doğrusu"nun son (?) konuğu Cumhurbaşkanı Gül"dü. Cumhurbaşkanı"nın açıklamalarının büyük bir bölümünü ben de dikkatle dinledim. Ancak hemen belirteyim ki, Gül"ün o programdaki açıklamalarını yakın zamanda kendisinden dinlediklerimize kıyasla zayıf buldum. Cumhurbaşkanı iyi bir gününde (akşamında?) değildi sanki…

Cumhurbaşkanı"nın konu "vatandaşlık" bahsine geldiğinde yaptığı açıklamalar özellikle dikkat çekiciydi. Konuya ilişkin sözlerinin en önemli kısmı şöyleydi:

"1924 Anayasası"nda yazılan tarif aslında iyi bir tarif. Çünkü o tarife baktığınızda hem yapısında hem ruhunda Türkiye"de farklı olanları tanıyor. Onları reddeden, inkâr eden bir anlayış yok orada."

Son yılların en gözde konularından birisi olan "Vatandaşlık" bahsine ilişkin bu sözler -benim açımdan- tartışılmaya çok açık bir nitelik taşıyordu doğrusu.

İsterseniz önce 24 Anayasası"nın 88. Maddesinin bizi ilgilendiren satırlarını (Türkçeleştirilmiş haliyle) hatırlayalım: "Madde 88- Türkiye"de din ve ırk ayırdedilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese "Türk" denir.

Türkiye"de veya Türkiye dışında bir Türk babadan gelen yahut Türkiye"de yerleşmiş bir yabancı babadan Türkiye"de dünyaya gelip de memleket içinde oturan ve erginlik yaşına vardığında resmi olarak Türk vatandaşlığını isteyen yahut Vatandaşlık Kanunu gereğince Türklüğe kabul olunan herkes Türktür."

Görüyorsunuz, bu "vatandaşlık" tanımı aslında 82 Anayasası"nın "Türk Devleti"ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk"tür" şeklindeki tanımından çok farklı değil. Değil, çünkü her iki tanımda da -sonuç olarak- belirtilmeye çalışılan "Türk" ve "vatandaşlık" arasındaki bağdır. 24"ün "din ve ırk farkı olmaksızın" notunu düşmüş olması sonucu değiştirmiyor.

24 ile 82"nin bu maddelerindeki temel fark, birincisinin "Türk babadan gelen" (orijinalinde: "Türk babanın sulbünden doğan") şartını getirmesine rağmen ikincisinde (61 Anayasası"nda olduğu gibi ) bu bahsin "Türk babanın veya Türk ananın çocuğu" olmak formülüne dönüşmüş olmasıdır.

24 ve 82"nin bu maddeleri karşılaştırıldığında dikkat çeken bir husus da birincisinin "başlığı" olmayan bir madde olmasına rağmen ikincisinin "Türk vatandaşlığı" gibi maddenin içeriğini daha baştan ilan etmiş olmasıdır. 61 Anayasası"nın konuya ilişkin 54. maddesinin "Siyasi haklar ve ödevler" gibi daha aklı başında bir başlık altında yer aldığını da unutmayalım.

Yeri gelmişken Sevan Nişanyan"ın 24 Anayasası"nın konula ilgili maddesi (88) hakkındaki yorumundan kısa bir bölüm de aktarayım:

"Burada dikkat çeken husus, 1924 metnine eklenen "vatandaşlık itibariyle" deyimidir. Virgüllerle ayrılmamış olan bu deyimin cümledeki fonksiyonu belirsizdir: "Türk" sözcüğünü mü, yoksa "ıtlak olunur" fiilini mi belirlediği anlaşılamaz. Acaba "vatandaşlık itibariyle Türk" diye –"asil Türk"ten ayrı- bir hukuki kavram mı yaratılmıştır."

Nişanyan"ın bu maddenin 1947"de bir askeri mahkemede nasıl yorumlandığına ilişkin verdiği bilgi de önemli. Bu mahkeme kararında 88. madde şöyle anlatılmaktadır:

"…"vatandaşlık bakımından" tabiri de, millet halindeki topluluğa "Türk" adının verilmesinin, ancak bu bakımdan (yani vatandaşlık bakımından S.N.) ibaret bulunduğunu anlatmaktadır. Türk vatandaşı olup kendisine "Türk" denilen bu kişiler, hakikatte Türk ırkından ve soyundan değildirler. (…) Bütün bu kanuni hükümler, Anayasa kanununun 88. Maddesi"nde yazılı "Türk denir" tabirinin, yalnız vatandaşlık bakımından olduğunu göstermektedir."

Demek ki ortada "vatandaşlık itibariyle Türk" ve "ırk ve soy bakımından ifade olunan Türk" gibi iki tür "Türk" bulunmaktadır. Demek ki, "TC vatandaşı olan herkes Türk"tür" demek uygun değildir…

Beni buraya kadar okuduğunuz satırları karalatan nedenlerden birincisi Cumhurbaşkanı"nın 24 Anayasası"nın "vatandaşlık" tanımına atıfta bulunmasıydı. İkinci nedene gelince:

Değerli anayasa hukukçusu Prof. Serap Yazıcı, Yeni Şafak"ta yayımlanan röportajda, Cumhurbaşkanı"nın sözlerine da atıfta bulunarak şu değerlendirmeyi yapıyor: "…1924 Anayasası sonuç olarak bugünkü CHP"nin tarihi köklerinin kabul ettiği bir anayasa ve o anayasada "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese dini kökeni ve ırksal temeli esas alınmaksızın Türkiye ahalisi denir" şeklinde bir ifade var. O zaman bu formülde birleşmek daha kolay olabilir."

Değerlendirmelerine her zaman değer verdiğimiz Yazıcı"nın bu sözlerinin bir "kayıt kazası" sonucu metne girdiğini sanıyorum. Çünkü Yazıcı"nın 24 Anayasası"nın 88. Maddesi"nin söylendiği şekilde kaleme alınmadığını -hepimizden iyi- bildiğini düşünüyorum.

Yazıcı"nın söz konusu röportajda "Yeni anayasada "vatandaşlık temel bir haktır, bu hak kanunun öngördüğü usûller çerçevesinde kazanılır" biçiminde bir formüle yer verilirse bu yeterli olur" şeklindeki açıklamasını ise tabii ki "en iyi formül" olarak değerlendiriyorum.

11 yıl önce
Cumhurbaşkanı, Yazıcı ve 24 Anayasası 88. madde
Levy’ye geçmiş olsun
Ne olacak bu küsurat partilerinin hali?
Üç Aylar’ın ulvî bestesi: Arındırıcı mânâ iklimi, diriltici bahar mevsimi...
Ciğerimiz yandı, artık kimse söndüremez
Şans G.Saray'dan yanaydı