|
Ertekin"in farklı ve önemli analizi

“Neşe Düzel''in Taraf''ta yayımlanan röportajlarının sonuncusunda Demokrat Yargı Derneği''nin Eşbaşkanı, hakim ve öğretim üyesi Orhan Gazi Ertekin''i dinledik.

Ertekin''in bu röportajda yaptığı “Türk Yargısı” analizi, basında bazı köşe yazılarının da konusu oldu. Ancak görebildiğim kadarıyla, bu değerli hukukçu hakimimizin röportajda altını özellikle çizdiği bazı hususların hakkı yetirince verilmedi sanki.

Ertekin''in daha çok, bugüne kadar “yargılayanlar”ın da artık “yargılanma” dönemine girdiği, HSYK''nın 12 Eylül Anayasası''nı yapanlar tarafından nasıl “bir tür mikro milli güvenlik konseyi” olarak tasarlandığı, “yargıda bölünme süreci”nin niçin “Şemdinli savcısının meslekten ihracı” ile başladığı ve de özet olarak Yargı-Asker dayanışmasının nasıl tezahür ettiğine ilişkin açıklamaları öne çıkarıldı.

Ertekin''in bu açıklamaları tabii ki önemli ve yerindeydi. Anayasa değişikliğine ilişkin taslağın “en olumlu yönü, HSYK''nın geleneksel güvenlik konseyi niteliğini azaltması oluyor” derken de haksız sayılmazdı. (Benim açımdan taslağın “en olumlu yanı” siyasi partilerin kapatılması sürecine ilişkin yapılan değişikliktir. Çünkü, siyasi partilerin üstünden her zaman hissettikleri bu “kapatma tehditi” ortadan kalkmadığı sürece, “siyaset”in bu ülkede özerkliğini ilan etmesi imkansızdır. Her şeyden önce bunun kazanılması gerekiyor; HSYK''nın “konsey” niteliğini kaybetmesi -ya da tekrar kazanamamasının- ilk şartı da budur.)

Söylediğim gibi, Ertekin röportajında öne çıkarılmayan ama en az onlar kadar önemli başka analizler de vardı.

Mesela şu sözler: “Sürekli yargılayan konumda olan insanlar, bugün artık içerideler. Yani, yargılayanlar, yargılanıyor bugün Türkiye''de. Üstelik kendi gelenekleri, yöntemleri ve usulleriyle yargılanıyorlar. Hukuk devletinin hak ve özgürlüklere ilişkin hassasiyetine pek dikkat edilmeden yargılanıyorlar. Oysa yeni adlî perspektif, hukuka uygun doğru bir soruşturma geleneği yaratmak zorunda kendine.”

“Türk Yargı”sı konulu tartışmalarda söz alan –emekli ya da görev başında fark etmez- sayısız hakim, savcı, avukat ya da hukukçuların ağzından çıkmış bu derece “bağımsız ve tarafsız” ve meselenin “özüne” bu derece nüfuz eden yorumlarla -ne yazık ki – nadiren karşılaşıyoruz.

Bu gerçekten farklı ve önemli bir analiz. Bir taraftan “yargıdaki bölünme süreci”ni haklı olarak “Şemdinli” ile başlatan, HSYK''nın varlık nedenini çok iyi özetleyen, Yargı-Asker ilişkini olması gerektiği gibi açıklayan, Anayasa değişikliğine ilişkin taslağı destekleyen ama diğer taraftan da giderek kuvvetlenen bir “kavga”ya rağmen ülkenin bir türlü değişmeyen-değişemeyen “adlî perspektifi”nin nasıl hâlâ yerinde durduğunu altını çizerek hatırlatan farklı bir analiz bu.

Neşe Düzel, söz konusu “perspektif” meselesini “Ergenekon” örneğinde analiz etmesini de istiyor Ertekin''den. İşte cevabı:

“Ergenekon soruşturmasının kurgusu, 12 Eylül''den çok tanıdık, tipik bir kurgu. Terör tanımı üzerinden gelişiyor bu soruşturma. Ayrıca dinleme konusunda da ciddi problemler var bence. Kendi silahlarıyla vuruluyorlar. Terörizm tanımının uygulanmasının en kötü yanı, nedir, biliyor musunuz? (…) Bu uygulama, suç faaliyeti dışındaki bütün diğer eylemleri de terörizm tanımının içine sokar. Dolayısıyla her türlü siyasi faaliyeti ve varlığı yasaklar. Terör örgütünün barışçı bir eylemini bile terör eylemi olarak tanımlar. Mesela Cumhuriyet mitingleri de Ergenekon örgütünün terör eylemi gibi tanımlandı…”

Haksız mıyım; “farklı” bir analizle karşı karşıya değil miyiz?

Ertekin, tahmin ettiğiniz gibi, geçen günlerde yaşanan “savcı değiştirme” işlemini de (“Gerekçe tamamen hukuk dışı” diyerek) çok sert eleştiriyor. Ama bu eleştirisi onun “tutuklamalar” konusunda şu sözleri sarf etmesini engellemiyor: “Tutuklanmayanlar yargılanmayacak değiller. Bana sorarsanız, diğerlerinin tutuklanmaları da çok gereksiz. Delil karartma gerekçesini çok kullanmamak lazım.”

Sözü daha fazla uzatmadan, söz konusu röportajın tamamını –kaçıranlara- şiddetle önererek bitireyim yazıyı.

14 yıl önce
Ertekin"in farklı ve önemli analizi
Jeffrey Epstein da vaktiyle “Seçilbank Vurgunu” yapmış!
Gedikpaşa sarmalı
Tahran’da Kültür Sanat Haftası
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...