|
"Oradaydın" ama "orası" anlatıldığı gibi değildi!

Bugüne kadar "âkil İnsanlar" konusuna ilişkin tek bir satır yazmadım. Nedeni "âkil" sıfatınının "hükümet kararıyla" ya da "atamayla" kazanılamayacağının -sizler gibi- ben de farkında olmamdı. Nitekim söz konusu grupların çalışmaları sırısında "âkiller" içinde yar alan bazı arkadaşlar kendilerinden "diyalog grubu" olarak söz edilmesinin daha doğru olduğunu belirttiler. Doğrusu bu önerileri ben de benimsiyor ve bu doğrultuda işimizin "moderatör" sözcüğüyle tarif edilmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum. Bu yöndeki tercihimin yerinde olduğunu toplantılarda sıkça karşılaştığımız " "Akil insanlar" olarak ne öneriyorsunuz, anlatın bakalım!" gibi sorularla karşılaşmamızdan da çıkarıyorum. Bu türden sorular karşısındaki cevabımızın "Bizim size anlatacağımız bir "yol haritası" yok, asıl siz anlatın bakalım!" şeklinde olduğunu da hatırlatmak isterim. Bu cevabın doğru olduğunu düşünüyorum, çünkü karşılaşmalarda yine sıkça vurguladığımız gibi, katılımcıların –pekâla- bizim yerimizde, bizim de katılımcıların yerinde olabileceğini ifade ediyoruz. Kendimizin "hükümet/devlet siyasi komiseri" olmadığını tekrar edip, amacımızın "toplum" olarak hepimizin bugüne kadar hükümetlerin-devletin bırakın çözmeyi sorunu (Kürt sorunu) daha da içinden çıkılmaz hale getirmeleri karşısında sesimizi yükseltmenin ve yakın geçmişte İspanya"da karşılaştığımız gibi "Basta ya!" (Yeter artık!) diyerek ülkenin başına gelen bir büyük felaketin gidişatına müdahil olmamızıı gerektirdiğini söylüyoruz. "Hele şu savaş bir bitsin, sonrasında toplum varoldukça silinmeyecek olan farklı siyasi, ideolojik, kimliksel cenahlar yollarına tabii ki şiddetten vazgeçerek devam edeceklerdir" diyoruz. Yeter ki şu savaş bir bitsin, sonrasında birbirimizle "siyaset" sahnesinde mücadele etmemizden daha tabii bir şey olamaz…Yeter ki şu savaş bir bitsin ve kimsenin sesinin kısılmadığı bir sulh ortamında sosyal ve siyasal mücadele başlasın…

Peki bugün "âkil insanlar"la ilgili bu yazıyı niçin kaleme alıyorum?

Sorunun cevabı yazının başlığında yatıyor: " "Oradaydın" ama "orası" anladığın gibi değildi!"

Radikal gazetesinin dünkü sayısında neredeyse iki sayfaya yerleştirilmiş bir haberle karşılaştık. "Endişe var yoğun tepki yok" başlıklı bu haberin alt başlığı da şöyle tasarlanmıştı: "Âkil insanlara Zonguldak"ta TGB ve İP üyeleri tepki gösterdi. Heyetin sivil toplum kuruluşları ile yaptığı toplantıya da katılan gruplar slogan attı".

Haberi sözü edilen protestoyu epeyce cömert biçimde görüntüleyen bir fotoğraf karesinin süslediğini de hatırlatayım. Haberin bir ara başlığı da "Sokakta protesto" olarak düşünülmüştü.

Radikal muhabiri Mesut Hasan Benli haberini "Oradaydım" etiketi altında toparlamıştı.

Haberde sözü edilen Zonguldak"taki toplantıya "âkil insanlar"ın Karadeniz Grubu"nun bir üyesi olarak ben de katıldım. Haberde verilen bilgi yanlış değil; gerçekten de söz konusu iki örgütün üyeleri söz alarak grubu kolayca tahmin edeceğiniz açıklama ve sloganlarla protesto edip salonu terkettiler.

Protestocular salonu terk ettikten sonra asıl görüşme-karşılaşma-tartışma başladı. "Oradaydım" diyen muhabir de mutlaka oradaydı. Zonguldak"ta toplantıya katılan diğer katılımcılar hakkında konuştuğumuz konuyu o kadar iyi anlattılar ki, eğer yakamızda "âkil insan" rozeti bulunsaydı bu rozeti bu son derece –herşeyden önce "sağduyu sahibi"- bu katılımcıların yakalarına takmak istediğimi söyledim.

Muhtarlar, öğretmenler, iş adamları, dernek ve Oda temsilcileri, madencilerin eskinin ünlü Zonguldak-Ankara yürüyüşünde yer alanlar (…) ülkenin içinde bulunduğu büyük felakete son verilmesi için "toplum"un güçlü bir "özne" olarak işe katılmasının zamanının çoktan geldiğini o kadar güzel açıkladılar ki, "orada" olan bir gazetecinin dikkatini bu sözlere vermesi gerekirdi. "Toplum"un yetişkinliğe yönelmesinin şahidi olan bu güzel manzaranın yanında salonu "Mustafa Kemal"in askerleriyiz!" sloganının kısaca zikredilmek dışında haber değeri yoktu.

Demek ki "Oradaydım" etiketi yanlış kullanılmış bir etiket. Demek ki "orada" olduğunu söyleyen gazeteci aslında "orada" değil, başka yerdeydi. Eleştirimizin sadece muhabire değil, gazetenin "orada olmayan" sorumlularına yönelik olduğunu da söyleyerek

bitireyim yazıyı.

11 yıl önce
"Oradaydın" ama "orası" anlatıldığı gibi değildi!
Ey Atina, takvime şöyle bir bak hele…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü