Bugün Merkez Bankası Para Politikası Toplantısı günü. Ekonomi medyasında ve ortodoks iktisatçılarda en az 75 en çok da 200 baz puan arası faiz artışı beklentisi ve söylemi var. Bu orantısız beklenti aralığı bile kafaların oldukça karışık olduğunun önemli bir göstergesi. Ancak ben lafı uzatmadan baştan söyleyeyim. Merkez Bankası’nın faiz artırmasına gerek yok. Hatta uygun bir zaman dilimi içinde indirimlere bile başlamalı.

Bloomberg, piyasadaki faizlerden yola çıkarak bir faiz beklentisi hesaplıyor. Mesela 3 ay sonraki faizi alıyor ve bugünle karşılaştırıyor. Eğer 3 ay sonrası faizi bugünden daha yüksek olarak işlem yapıyorsa bir faiz artışı beklentisi oluşabiliyor. Oysa Bloomberg’in hesabına göre 3 ay sonraki faizler ile bugünkü aynı görünüyor. Yani teknik olarak piyasada faiz artışı beklentisi olmamalı. Peki kredi yavaşlaması ne durumda?

Türk Lirası cinsinden kredilerde 4 haftalık ortalamaları aldığımızda yıllıklandırılmış kredi değişimi reel olarak daralmaya dönmüş görünüyor. Hem özel mevduat hem de kamu mevduat bankalarına baktığımızda daralmanın genele yayıldığını görüyoruz. Öte yandan hem ticari hem de tüketici kredi faizlerinde artış devam ediyor. Ayrıca mevduat faizlerinde kamu bankalarında yüzde 17,50’yi özel bankalar da ise yüzde 18’i şimdiden gördük.

Nihai kararı Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) verecek. Ancak ben piyasadaki algısal faiz artışı beklentilerinin aksine PPK’nın teknik bir karar alacağını ve pas geçeceğini öngörüyorum. Öte yandan anketlerdeki faiz artışına yönelik görüşlerin, pandemideki son “mutasyon” gelişmesinin ve kredi değişimindeki son durumun gözlemlenmemiş olmasının etkisi altında oluştuğunu düşünüyorum.