|
Ekonomide algı oyunlarında son perde

Geçtiğimiz hafta sonu ekonomi cephesi hareketli geçti. Önce Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal görevden alındı ve yerine Naci Ağbal atandı, ardından da sağlık sorunları nedeniyle görevden affını isteyen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yerine Lütfü Elvan getirildi. Kuşkusuz yeni isimlerle beraber yeni politikalar ve yöntemler gündeme gelecektir. Ancak Türkiye’de “piyasa” adına konuştuğunu ifade eden bir kesimin ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası üzerinde tahakküm kurma isteği hiç değişmiyor.

YABANCI PARA RİSKİ MESELESİ

Türk bankalarının yurtiçinde kullandırdıkları yabancı para krediler ağırlıklı olarak proje finansmanı şeklinde ve uzun vadelidir. Türkiye’nin altyapı yatırımlarının dünyada benzer ülkelerin halen altında olduğunu biliyoruz. Altyapı yatırımları tamamlandıkça üretim verimliliğinde önemli kazanımlar elde edilmektedir. Enerjide uzun soluklu projeler dış bağımlılığı giderek azaltmaktadır. Kalkınma odaklı ekonomi politikaları ile desteklenen projelerin teker teker hayata geçiyor olması Türkiye’nin geleceği açısından stratejik öneme sahiptir. İşte bu noktada bir kısım çevrelerin döviz kazandırıcı veya döviz kaybını azaltıcı tamamlanmış birçok projeyi yok sayarak, sadece döviz borçlarını gündeme taşıyor olması dikkat çekicidir. Konuyu basit bir dille ifade etmek gerekirse bir şirketin bilançosunu alıp sadece finansmana yönelik borçlarına bakarak bu finansman ile gerçekleştirdiği projeleri ve üretim faaliyetlerini yok saymak iyi niyetli bir yaklaşım değildir.

Öte yandan pandemi kaynaklı zorlu dönemde tüm ülkeler ilave tedbirler aldı. Türkiye’nin de bu dönemde döviz likiditesini destekleyici adımlar atmış olması şaşırtıcı değil. Bu adımların detaylarına bakıldığında bankacılık sisteminin döviz likiditesinin yaşanan tüm gelişmelere rağmen güçlü seyrettiğini görebilmekteyiz. Böyle bir analiz için “Likidite Karşılama Oranına” (LKO) bakarız. LKO yüksek kaliteli likit varlık stokunun, net nakit çıkışlarına bölünmesi suretiyle hesaplanmaktadır. Son hesaplama bankaların yabancı para likidite karşılama oranlarının, yükümlülüklerinin 1.5 katı kadar kaliteli likit varlığa sahip olduğunu göstermektedir. Kamunun da yabancı para borçları ağırlıklı olarak uzun vadelidir. Kısa vadeli borç projeksiyonu döviz ihtiyacının yönetilebilir olduğunu göstermektedir. Bütün bu gelişmeler ışığında algı yönetimine dayanan yönlendirmeler ile Merkez Bankası’nın politikalarının etkilenmeye çalışıldığını not etmeliyiz.

Sorunlara kalıcı çözümler önermek yerine paradan para kazandıran ve daha önce kullanıldığı halde işe yaramadığı defalarca tecrübe edilen yüksek oranlı faiz artışlarını tek kurtuluş yolu olarak göstermek reel ekonominin gerçekleri ile çelişmektedir.

YEREL PARALARLA TİCARET

Finansal sistemde borçlanma maliyetlerinin temel belirleyicisi risk fiyatlamasıdır. Türkiye’nin dünya ticaretinden aldığı payı ve ihracat gelirlerini artırması dış borçlanma maliyetlerini aşağı çekecektir. Bu bakımdan ticarette yerel para kullanılması ve yenilikçi finansman modellerinin geliştirilmesi her gün önemini artırmaktadır.

Mevcut uluslararası bankacılık sisteminin dolar sistemine bağımlılığı ekonomi güvenliği açısından da önemli riskler barındırmaktadır. Dış ticaretin finansmanının SWIFT ödeme sistemi ile aynı platformda gerçekleşiyor olması buna güzel bir örnektir. Peki, bunun alternatifi nedir? Dış ticarette blokzincir teknolojisi ile oluşturulan platformlar SWIFT sisteminin alternatifi olarak daha çok gündeme gelmeye başlayacaktır.

Çok yakın zamanda Çinli Alibaba akıllı kontratlar ile dış ticaret sipariş ve anlaşmalarının geliştirildiği bir platformu kullanıma açtı. Bu platformda dikkati çeken bir diğer husus ödemelerin de akıllı kontratların içinde yer alıyor olmasıdır. Platform üzerinde oluşturulan ticaretin finansmanında güvenilir bir yapı ortaya konulmuştur. Yerel para ticaretinin böyle bir platformda kullanılmaya başlanması SWIFT sistemine olan bağımlılığın ortadan kaldırılmasını mümkün hale getirecektir. Altına dayalı para sisteminin dünya ticaretindeki gelişmelere ayak uyduramaması gibi, dolar sistemi de değişen dünya dengelerine ayak uyduramamaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her seferinde gündeme getirdiği üzere yerel paralarla ticaret ile dış ticaret hedefinden vazgeçmemeli ve bu çalışmaları teknoloji ile sonuç alacak noktaya taşımalıdır. Bu ve benzeri teknik adımlar Türkiye’nin hapsedilmeye çalışıldığı faiz, kur, enflasyon döngüsünden kalıcı olarak kurtulması için stratejik adımlardır.


#Ekonomi
#algı oyunları
3 yıl önce
Ekonomide algı oyunlarında son perde
"İki Denizin Kavuştuğu Yer"
Başkomutan'dan çağrı: İstiklal nöbetlerine devam !
Altılı masanın başaramadığını altılı kasa başardı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!