|
Ekonomide korumacılık ve yerel paralarla ticaret

19. yüzyılda yaşayan politik iktisatçı (Gerçi o dönemde ekonomi yerine politik iktisat tanımı hakimdi) Frederic Bastiat şöyle demişti: “Malların geçmesine izin verilmeyen sınırlardan askerler geçer.” Aslında bu cümle iktisadın çok eski tartışmalarından birisine de ışık tutar. Zira ekonomide korumacılığın mı yoksa serbest ticaret politikalarının mı faydalı olduğuna ilişkin tartışma neredeyse iktisat tarihi kadar eskidir.



KİMLER KORUMACILIĞI SAVUNUYOR?

Her ne kadar Trump yönetiminin işbaşı yapması ile beraber yeniden gündeme gelse de ekonomide korumacı politikalar çok eskiye dayanır. Korumacılığı savunanların temel argümanlarından birkaçına bakalım. Korumacıların önemli bir kısmının temel hareket noktası ulusal güvenliktir. Hatırlarsanız Trump da “Ekonomi güvenliği, ulusal güvenliktir.” demişti. Diğer yandan korumacılar ülke içindeki bebek endüstrilerin serbest rekabet altında ezildiğine inanır. Diğer taraftan korumacılar serbest ticaret yerine koşulların eşit olduğu bir ortama atıf yaparlar. Bu bakımdan koşulları eşitlemek için ekonomide korumacı politikalar uygulanmak zorundadır. Dahası ödemeler dengesi sorunu yaşayan ekonomilerde korumacı ve/veya ithal ikameci politikalar kurtarıcı bir reçete olarak sunulur. Argümanları artırmak mümkün. Belki ilk bakışta bir kısmı haklı gerekçeler olarak da görülebilir. Oysa korumacı politikaların geldiği noktanın bugün “ekonomik korumacılıktan ekonomik ırkçılığa” doğru evrildiği bir dönemde yaşıyoruz ve bu tüm dünyanın ekonomik dengelerini tehdit eder hale geldi.

PEKİ TARİFELER İŞE YARIYOR MU?

Korumacılık denilince en sık başvurulan uygulamalardan birisi tarifeler. Tarifeler yoluyla ithal ve yerli ürünler arasında adil rekabet sağlandığına inanılır ve bugün ABD’nin Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşında da en çok kullandığı enstrüman budur. Peki tarifeler gerçekten işe yarıyor mu? İki ülke arasındaki ticaret savaşı her ne kadar karşılıklı rakamlara olumsuz yansısa da iki ülke arasındaki ticaretin üçüncü ülkeler üzerinden devam ettiğine ilişkin bulgular yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Örneğin son dönemde Vietnam ve Tayvan gibi ülkelerin dış ticaretlerindeki artış dikkat çekici. Mesela Vietnam ve Tayvan Amerika’ya yapılan ek ihracatlar ile gündeme gelirken Şili, Malezya ve Arjantin ise Çin’e daha fazla satış yaparak öne çıkmış durumdalar. İlginç değil mi? Tarifler iki ülke arasındaki ticaret rakamlarına olumsuz yansımış durumda ama iki ülkenin ticareti üçüncü ülkeler üzerinden tüm hızıyla devam ediyor.

KORUMACILIKTAN DRAGHI DE KORKUYOR

Korumacı ekonomi politikalarından korkan bir diğer isim de Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi. Draghi Perşembe günü düzenlediği basın toplantısında içinde bulunulan ekonomik şartların normallikten çok uzak olduğunu belirterek; “Artan korumacılık tehdidi ve diğer faktörler mevduat faiz oranlarında herhangi bir artışa imkan vermiyor.” diyerek yaşadığı korkuyu bir kez daha dile getirdi.

YEREL PARALARLA TİCARET ADIMLARI

ABD’nin başlattığı ticaret savaşları ve Dolar’ın bir değişim aracından daha ziyade bir ekonomik silah olarak ön plana çıktığı bir dönemde, ülkelerin dolarizasyondan kurtulmak ve ticaretlerini yerel paralar üzerinden yapmak için yoğun çaba harcadıklarına şahit oluyoruz. Bunun en son örneklerinden birisi de Rusya Devlet Başkanı Putin ile Çin Devlet Başkanı Jinping’in Moskova’daki buluşmasında gündeme geldi. Çin ile Rusya ikili ticarette ruble ve yuan kullanımının daha da yaygınlaştırılması ve küresel piyasalardaki istikrarsızlık bağlamında bankacılık hizmetlerinde sürekliliğin sağlanması amacıyla hükümetler arası bir anlaşma imzaladı. Gelişmelerin hızına bakarsak Haziran sonundaki G20 Zirvesi’nde konu başlıklarından birisinin yerel paralarla ticaret olması şaşırtıcı olmaz.

#Frederic Bastiat
#ABD
#Çin
#Vietnam
#Tayvan
5 years ago
Ekonomide korumacılık ve yerel paralarla ticaret
‘Ve toprak bağırmadıkça kesilen bir kurban gibi’
İngiliz Yahudi medeniyetinin ölümü kimin eliyle olacak?
Ey iletişim!..
Sıkılaştırmanın reel kesim üzerindeki etkileri giderek belirginleşiyor!
Soykırımcıya ayakta alkışlar kime yarar?