|
Ekonomik savaş, kur savaşları ve yeni küresel kriz
Bir soru ile başlayalım: Dünya ekonomisi 2008 Küresel Finansal Krizi’ni atlattı mı? 2020 yılında hala bu soruyu sorduğuma göre sanırım benim cevabımın
“hayır”
olduğunu anlamış olmalısınız. Dünya ekonomisi pek çok kriz gördü. Bu krizlerin bir kısmı makroekonomik göstergelerin algıyı bozması, bir kısmı da algıdaki bozulmanın makroekonomik göstergelere yansıması üzerine çıktı. Krizlerin çıktığı bölgeye veya sektöre göre isimler verdik. Asya Krizi, mortgage krizi veya borç krizi gibi. Ya da daha teknik yaklaştık, I. Nesil, II. Nesil krizler gibi. Kapitalizmi her hali ile kutsadık(!) ve kendi krizlerini çıkarmasının ne kadar normal olduğunu bile kabullendik. Kar elde etmek için yasal ve yasa dışı her şeyi (buna spekülatif ve manipülatif hareketler de dahil) kullandık. Türevin türevinin türevi ürünler çıkarttık. Bunun finansal derinleşmeye katkı sağlıyor olduğu yalanına bilerek inandık. Paradan para kazandıran reel sektörü ve üretimi yük olarak gören bir sistem inşa ettik. Bir de
“risk iştahı
” diye bir şey uydurduk ki bu bana kalırsa ekonominin özü ile tamamen çelişen ve ekonomiyi
“sıfır toplamlı bir oyun”
haline getiren bir kavramdır. Oysa ekonomi özünde karşılıklı kazanmaya dayanan ve gün sonunda herkesin kazandığı bir mekanizma olmalıydı. Maalesef öyle olmadı. Bugünkü yerleşik ekonomik sistem maalesef tek taraflı kazancı hedefleyen hatta kendisi kazanmasa bile karşı tarafın da kaybetmesini kazanç sayan ülkeler üretti. Hal böyle olunca da savaşlar artık ekonomi alanına kaymış durumda.
EKONOMİK SAVAŞ KUR
SAVAŞINA MI DÖNÜYOR?
Bir soru daha; ülkeler neden savaşırlar? Bu sorunun pek çok cevabı olabilir ancak savaşın tek bir motivasyonu vardır; çıkarları maksimize etmek. Elbette zamanla bu çıkar maksimizasyonun şekli değişti. Teknolojideki dönüşüm, piyasa mekanizmasının işleyişine de etki edince artık kaynaklara fiziki olarak sahip olmaya gerek kalmadan onların ticarileşmesini kontrol etmek yeterli hale geldi. Bu durum aynı zamanda savaşın meydanlardan bilgisayar ekranlarına geçişine neden oldu. Bu ekonomik savaşta ABD’nin işini kolaylaştıran en önemli gelişme de özellikle II. Dünya Savaşı bittikten sonra kurulan ekonomik sistemin Amerikan Dolar’ını küresel rezerv para haline getirmesiydi. Artık ülkelerin milli gelirleri Dolar üzerinden ölçülüyor. Yerel para birimlerinin Dolar karşısındaki değeri üzerinden hükümetler yıkılıyor. ABD kur gücünü uluslararası ilişkilerde bir silah olarak kullanıyor ve nihayet ABD’nin son 3 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde Başkanların da altını çizdiği üzere
“ekonomik yaptırımlar ve ekonomik güç”
ABD ordusunun gücü ile aynı cümlede yer alıyor. Bu aynı zamanda ABD Doları’nın değeri üzerinden yeni bir savaş alanı demek ki buna
“kur savaşları
” diyoruz. 2019 Ağustos’unda yine bu köşede şöyle yazmıştım; “Ülkeler birbirlerine karşı rekabette kendilerine avantaj sağlamak için kendi para birimlerinin değerlerini düşük tutmak isteyebilir. Bu durum aynı zamanda rekabetçi devalüasyon olarak da adlandırılır.” O yazın başlığı şuydu:
“Kur savaşları başlıyor.”
Salı günü haber portallarına bir haber düştü: “Trump yönetimi ‘kur tarifelerinin’ yolunu açıyor.” Zira bir önceki gün ABD Ticaret Bakanlığı; Trump yönetiminin, değerinin altında para birimi kullanmakla suçlanan ülkelerin ürünlerine yönelik yaptırım uygulamasını sürdürdüğünü açıkladı. Elbette bir ülkenin kur manipülasyonu yaptığını ispat etmek oldukça zor. Ancak bu şekilde bir uygulama ile resmi olarak ispat etmeye gerek kalmadan suçlanan ülkeye ilişkin adım atmak mümkün oluyor. Böylelikle ticaret savaşlarının sonlanmasına yönelik yeni faz görüşmeleri başlamadan önce Trump yönetimi başta Çin’e karşı olmak üzere
“kur savaşı”
üzerinden yeni bir cepheyi açmış oluyor.
YENİ KÜRESEL KRİZ NE ZAMAN?

Yazılarımı takip edenlerin de hatırlayacağı üzere 2008 Krizi’nin halen bitmediğini defalarca ifade ettim. Son 12 yılda her ne kadar küresel piyasalar bölge bölge bazı toparlanma emareleri gösterse de asla tam bir iyileşmeyi göremedik. Hatta bir süre ABD’nin resesyon ihtimalini, Brexit sonrası AB’nin ekonomik geleceğini, Çin büyümesindeki düşüşün yeni normal olup olmadığını, bazı gelişmekte olan ülke ekonomilerinin düştüğü zor durumu ve küresel borç miktarının oluşturduğu sorunları konuştuk. Bugün gelinen noktada hem küresel ticaret hacmini hem de küresel büyüme rakamlarını daha hızlı aşağı revize etmemize neden olacak değişkenlere koronavirüsü ile bir yenisini ekledik. 2003’teki SARS virüsü krizinin sonuçları ile bugünü kıyaslayıp çok ciddi etki bırakmayacağı yönünde düşünenler de var. Ancak dünya ekonomisinin büyüklüğü, hassasiyetleri, zayıflığı ve risklerinin seviyesine baktığımızda bugün durumun oldukça farklı olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Yeni küresel krizinin tarihini tam olarak bilmek zor ancak koronavirüsün yeni krizin başlangıcını öne çektiğinden emin olabiliriz.

#Küresel Finansal Krizi
#Kur
#Risk
#ABD
#AB
#Koronavirüs
4 yıl önce
Ekonomik savaş, kur savaşları ve yeni küresel kriz
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle