|
Gözden kaçmaması gereken bir öneri: Özel üniversiteler

Türkiye’nin içerideki ve dışarıdaki yoğun gündemi bazı konuların gözden kaçmasına neden olabilir. Ancak gözden kaçmaması gereken önemli konular var. Malumunuz bir süreden bu yana halk arasında “özel üniversite” olarak tabi edilen ancak gerçekte özel değil vakıf kontrolünde olan üniversitelere ilişkin tartışmalar gündemde. Bu konunun dönem dönem iç siyasetin malzemesi haline getirilmeye çalışılan örnekleri de yakın zamanda oldu. Ancak konumuz bu değil. Geçtiğimiz haftalarda YÖK Bakanı Prof. Dr. Yekta Saraç gözden kaçmaması gereken, ilgililerin mutlaka değerlendirmesi gerektiğini düşündüğüm ve bana kalırsa oldukça cesur ve vizyoner bir yaklaşımla “özel üniversitelerin kurulması” konusunun tartışılması gerektiğini gündeme getirdi. Elbette bu özel üniversiteler halk arasında vakıf üniversiteleri için ifade edilen bir yapıyı değil gerçekten bir özel sektör iştiraki şeklinde olan bir model önerisini içeriyor.

YEKTA SARAÇ NE DEMİŞTİ?

Öncelikle olası bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek için bir noktanın altını çizelim. YÖK Başkanı Saraç, asla üniversitelerin özelleştirilmesinden bahsetmiyor. Bahsettiği, mevcut hali ile vergi muafiyetinin önemli bir kalem olduğu vakıf üniversiteleri yerine, elde ettiği gelirin vergisini ödeyen özel üniversiteler. Elbette burada oldukça net bir önerisi de var. Söz konusu üniversitelerden elde edilen gelir, yüksek tahsil yapabilmek için maddi zorluk yaşayan veya maddi imkanı olmayan öğrencilere harcansın.

Elbette bu tek başına YÖK’ün alabileceği ve uygulayabileceği bir karar değil. Anayasa’da değişiklik yapılması gerekiyor. Bu bakımdan konunun etraflıca tartışılması, getirisinin ve olası risklerin çok iyi hesaplanması gerekiyor. Zaten YÖK Başkanı da konunun mutlaka taraflarca tartışılması gerektiğini ifade ediyor.

VAKIF ÜNİVERSİTELERİNDE KARŞILAŞILAN TEMEL

SORUNLAR NELER?

Hemen belirtelim, Türkiye’de çok iyi işleyen, dünya sıralamasında kendine yer edinmiş, akademik başarısı yüksek, mezunlarının iş dünyası tarafından öncelikli tercih edildiği çok başarılı vakıf üniversiteleri var. Ancak bunun yanında kurumsal alt yapısını sağlayamamış, siyasi saiklerin öğretim faaliyetlerinin önüne geçtiği, bazı holding veya şirketlerin vergi planlaması kapsamında gördüğü vakıf üniversitelerine de rastlamak mümkün. Zaten bu tarz yapılar her ne kadar kanuni gereklerin tamamını yerine getirse de dönem içerisinde sadece öğrenci doluluk oranı ile övünen, öğretim kalitesini belirleyen esas unsur olan akademisyen tercihlerinde donanımı değil maliyeti ön planda tutan ve gün sonunda öğrencilerin geleceğini değil, vakıf mütevellisinin başkaca ticari operasyonlarını düşünen bir hale evrilebiliyor. Hal böyle olunca da üniversite bilimsel kriterlere göre değil vakıf mütevellisinin zihniyetine göre şekillenebiliyor. Dünyadaki değişim ve dönüşüm, bilimdeki ilerleme, kalite ve mezunlarını donanımlı yetiştirme gibi unsurlar göz ardı edilebiliyor. Yönetim, üniversitenin bilimsel getirisini önceleyen profesyoneller yerine mütevellinin bakış açısına göre değişebiliyor. Bazı durumlarda mütevelli çok iyi niyetli olsa bile de sorunlar çıkabiliyor. Mesela kendi ticari işlerine yoğunlaşan mütevelli heyet, yönetilmesi başlı başına bir maharet isteyen üniversiteyi ihmal edebiliyor.

TARTIŞMAYA NEREDEN
BAŞLAMAK LAZIM?

Aslında bakarsanız teknik olarak bir vakıf üniversitesine ücretli kayıt yaptıran bir öğrenci ile özel üniversiteye kayıt yaptıracak öğrencinin arasında bir fark olmayacak. Sonuçta ikisi de öğretim görebilmek için ödeme yapmış olacak. Bu bakımdan çok ciddi bir fark olmayacaktır. Bu hali ile her iki modeldeki üniversitede de öğretim görmek isteyen öğrenciler olacaktır. Peki bu tercihler neye göre şekillenecek? Biz konuyu amacı sadece diploma olmak olan öğrenciler için değil nitelik kazanmak isteyen öğrencilere göre tartışmalıyız. Bu kapsamda özel üniversitelerin diplomalarının geçerliliği için özel üniversitenin sahip olması gereken akademik, bilimsel ve ar-ge altyapısına ilişkin kriterlerinin çok iyi belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette daha pek çok başlık olacaktır. Bunlar zamanla şekillenecek, konuya itirazlar veya destekler olacaktır. Ancak ben tartışmalardan çıkacak sonuçtan bağımsız olarak YÖK’ün böyle bir konuyu tartışmaya açmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.

#Üniversite
#Vakıf
#Eğitim
#Öğrenim
4 yıl önce
Gözden kaçmaması gereken bir öneri: Özel üniversiteler
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler